Bazı kitaplar göz açıp kapayıncaya kadar biter. Kapağını kaldırıp ilk hecelerini okumaya başladığınız anda çekildiğinizi hissedersiniz. Çünkü bir solukta okunacak kitaplar ilk sayfalardan itibaren sizi çeker. Jane Austin “Bir kitap iyi yazılmışsa onu her zaman çok kısa bulurum.” der. Peki “iyi” kitapların ortak özellikleri nelerdir? Pozitif yorumlar ve incelemeler mi? Yazarın itibarı mı? Derinlikli karakterlerle iyi kurgulanmış bir anlatı mı? Tüm bunların ötesinde bir kitabın “iyi” olması için sadece onu sevmeniz yeter ve geçerli sebeptir. Bazı kitapların kapağını açarsınız ve ne zaman bittiğini bile anlamadan son sayfasını çevirirsiniz. İşte o kitaplar sizin için iyidir. Tıpkı Louisa May Alcott’un dediği gibi: “Bazı kitaplar o kadar tanıdıktır ki, onları okumak tekrar evde olmak gibidir.”.
Bu yazımızda sizi kendi içinizdeki eve döndürecek, hiç bilmediğiniz odalarınızı keşfetmenizi sağlayacak bir dizi kitap önerisi hazırladık. Aklınızın derinliklerindeki koridorların ışığını açmaya hazırlanın. İşte bir solukta okunacak yerli ve yabancı kitaplar.
19. yüzyılın en önemli edebiyatçılarından biri olan Ukrayna asıllı Rus yazar Nikolai Vasilievich Gogol (1809-1852) eserlerinde bürokrasiyi, toplumdaki eşitsizlikleri ve insan ruhunun karanlık yönlerini ele alır. Yazar, gerçekçi ve fantastik unsurları harmanlayan özgün üslubunu mizah ve hiciv ustalığı ile birleştirir. Eleştirel bakış açısı ve keskin gözlemleri Rus edebiyatındaki önemli değişimi ateşleyen kıvılcım olmuş, Dostoyevski gibi yazarları derinden etkilemiştir.
1842 yılında yayımlanan ve Gogol’un en bilinen eserlerinden biri olan Palto dokuzuncu dereceden, fakir bir devlet memuru olan Akakiy Akakiyeviç Başmaçkin’i anlatır. Akakiy Akakiyeviç bir palto satın almaya karar verir ve hayatı değişir. Kitap bürokrasideki yozlaşma, toplumdaki hiyerarşi ve statüye verilen önem gibi temaları ele alır, düşük statülü insanların zorluklarını ustalıkla kullandığı hicivli anlatımıyla gözler önüne serer.
Türk roman, hikaye ve tiyatro yazarı Kerime Nadir (1917-1984), 20. yüzyılın ilk yarısında Türk edebiyatına önemli katkılarda bulunmuş ve eserleriyle geniş kitlelere ulaşmıştır. Yazar romanlarında genellikle toplumdaki kadın-erkek ilişkilerini, aile içi çatışmaları ve bireyin iç dünyasını ele almıştır.
1936 yılında yayımlanan “Samanyolu” Kerime Nadir'in en bilinen romanlarından biridir. Kitap tahsilini yarım bırakmış Nejat’ın mağrur ve şımarık teyze kızı Zülâl'e olan büyük aşkını konu eder. Zülâl başka birisiyle evlenmek üzereyken Nejat’ın aşkını öğrenir ve büyük bir kararsızlık içine düşerken kendini sorgulamaya başlar. Toplumsal yaşamdan çok bireylerin yaşamlarına odaklanan kitapta kadın ve erkeklerin yaşamları, evlilik, aşk temaları işlenir.
19. yüzyıl Rus edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Ivan Sergeyeviç Turgenyev eserlerinde insan psikolojisini derinlemesine analiz eder ve toplumdaki eşitsizlikleri cesurca eleştirir. Etkileyici atmosferlerdeki güçlü karakterleri sade ve akıcı bir dille anlatan yazar romanlarında genellikle aşk, ihanet, aile içi ilişkiler ve bireyin ahlaki ikilemleri gibi temaları işlemiştir.
Yazarın kısa roman türündeki eseri İlk Aşk, 1860 yılında yayımlanmıştır. Eser 16 yaşındaki Vladimir adındaki gencin komşu evdeki kız Zinaida’ya olan tutkulu aşkını ve bu aşkın yarattığı duygusal karmaşayı anlatır. Turgenyev romanda ilk aşkın tutkulu ve sancılı doğasını ustalıkla tasvir eder. Aynı zamanda genç bir insanın yetişme döneminde yaşadığı kimlik arayışı ve toplumdaki yerini bulma çabasına da ışık tutar.
Kolombiyalı yazar ve gazeteci Gabriel Garcia Marquez büyülü gerçekçilik akımının öncülerindendir. Marquez, eserlerinde fantastik ögeleri gerçekçi bir kurgu ile harmanlayarak özgün bir dünya yaratmıştır. Marquez'in eserleri şiirsel dili, etkileyici atmosferleri ve unutulmaz karakterleriyle tanınır.
Marquez’in 2004 yılında yayımlanan son romanı Benim Hüzünlü Orospularım, 90 yaşındaki Floriberto Marquez adında bir köşe yazarının hikâyesini anlatır. Romanda Marquez yaşlılık, ölüm, cinsellik ve aşk gibi konulara farklı bir bakış açısıyla yaklaşır. Aynı zamanda modern toplumdaki bireyin yalnızlığını ve yabancılaşmasını da gözler önüne sererek okura insan ruhunun derinliklerini sorgulatır.
Avusturyalı kitap ve oyun yazarı Stefan Zweig (1881-1942), eserlerinde insan psikolojisini derinlemesine analiz etmiş ve savaşın yıkıcı etkilerini ustalıkla yansıtmıştır. Zweig'in eserleri sade ve akıcı dili, güçlü karakterleri ve etkileyici atmosferleri ile tanınır. Yazar romanlarında genellikle aşk, ihanet, kayıp ve insan ruhunun karanlık yönleri gibi temaları işlemiştir.
Zweig’in en bilinen eserlerinden Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, 1922 yılında yayımlanmıştır. Novela türündeki bu eser, bir kadının hayatı boyunca sevdiği adama yazdığı mektup aracılığıyla geçmişte yaşadığı tutkulu aşkı ve bu aşkın yarattığı derin izleri anlatır. Aşkın insan hayatındaki önemini ve bu duygunun yarattığı karmaşık duyguları ustaca aktaran Zweig’in bu eserini elinizden bırakmak istemeyeceksiniz.
1955 yılında İstanbul Suriçi’nde doğan İlhami Algör, eserlerinde kültürel zenginliklerinden beslendiği İstanbul’u sıkça işleyen önemli bir yazardır. Algör, kendine özgü anlatım tarzıyla Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Gerçekçi ve samimi üslubuyla okurlarını etkileyen yazar, modern Türk edebiyatına yeni bir soluk getirmiştir.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku romanı derin bir tutkuyu anlatır. Kitabın ana karakteri Arif, Müzeyyen’e aşkla bağlıdır ve bu aşkın getirdiği karmaşık duyguları yaşar. Arif'in iç dünyasındaki gelgitler ve aşkın insan üzerinde bıraktığı etkiler, okuyucuya derin bir içsel yolculuk sunar. Bir solukta okuyacağınız kitap sayesinde aşkın farklı yüzlerini keşfedecek, kendi deneyimlerinizi de sorgulamadan edemeyeceksiniz.
1906 yılında Adapazarı’nda doğan Sait Faik Abasıyanık, Türk edebiyatının en önemli öykücülerinden biridir. Sade ve akıcı dili, şiirsel betimlemeleri ve özgün karakter yaratımları ile sıradan insanın yaşadığı günlük hayatı edebiyata dâhil etmiş, böylelikle Türk öykücülüğüne yeni bir bakış açısı kazandırarak yerel edebiyatta çığır açmıştır. Sait Faik modern edebiyata hizmetleri sayesinde 1953 Mayıs’ında Mark Twain Cemiyeti Şeref Üyeliği’ne seçilmiş ilk Türk yazarıdır.
1948 yılında yayımlanan Lüzumsuz Adam, Sait Faik Abasıyanık'ın en bilinen eserlerinden biridir. Kitapta anlattığı 14 hikâye her gün karşılaşabileceğiniz kişilere aittir. Tüm hikâyeler İstanbul’da geçer ve karakterlerin iç dünyaları ustalıkla anlatılır. Henüz okumadıysanız Lüzumsuz Adam’a hemen başlamanızı öneririz.
19. yüzyılda Fransa'da yaşamış, Romantizm akımının önde gelen temsilcilerinden biri olan Victor Hugo şair, oyun yazarı ve politikacıdır. Eserlerinde adalet, özgürlük ve insan hakları gibi temalara yer vermiştir. Hugo’nun eserleri şiirsel dili, dramatik anlatımı ve karakterlerinin derinliği ile tanınır. Romanları ve oyunları dünya çapında büyük bir üne kavuşmuştur. Eserleri birçok dile çevrilmiş ve sinemaya uyarlanmıştır.
1829 yılında yayımlanan Bir İdam Mahkumunun Son Günü idama mahkum edilmiş bir adamın son 24 saatini anlatan önemli bir romandır. Romanda idam mahkumunun adı ve suçu yer almaz. Eser mahkumun son gününe dair duygu ve düşüncelerini, pişmanlıkları ve umutlarını anlatır; ölüm cezasının insanlık dışı yönünü ve adalet sisteminin kusurlarını sorgular. Roman, cezalandırmanın etik yönlerini sorgulayabileceğiniz ve bir solukta okuyacağınız önemli bir eser.
İtalyan yazar Italo Calvino 1923 yılında doğmuştur. Felsefi derinliği ve özgün tarzıyla bilinen yazar romanları, öyküleri ve masalları ile dünya çapında büyük bir üne kavuşmuştur. Alegorik ve deneysel bir tarza sahip olan eserlerinde fantastik ögeler ile gerçekliği birleştirir. Dil oyunları, mizah ve meta kurgu gibi unsurları ustaca kullanarak okurlarına farklı bir okuma deneyimi sunar. Calvino'nun eserleri, İtalyan edebiyatını ve dünya edebiyatını derinden etkilemiştir.
1963 yılında yayımlanan Marcovaldo ya da Kentte Mevsimler 20 kısa öyküden oluşur, Marcovaldo adında bir işçinin ve ailesinin şehirde yaşadığı mevsimleri konu alır. Kısa öykülerin her biri bir mevsime adanmıştır. Dolayısıyla mevsimsel döngü beş kez yinelenir ve kahramanımız özlem duyduğu dünyaya kavuşmak için her yeni mevsimde tekrar tekrar umutlanır. Bir solukta okuyacağınız kitapta Marcovaldo’nun asla tükenmeyen umudunu paylaşmaya hazırlanın.
Ünlü Moby Dick romanıyla akıllara kazınan yazar Herman Melville karmaşık karakterler, sembolizm ve alegori kullanımıyla dikkat çeken eserlerinde okura denizcilik deneyimlerini ve gözlemlerini yansıtır. Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Melville’in eserleri dünya çapında büyük bir üne kavuşmuştur.
Kısa roman türündeki Katip Bartleby, aynı isimli kâtibin ve onu işe alan avukatın hikâyesini anlatır. Bartleby gizemli bir geçmişe sahip olan ve ondan istenen işleri yapmayı reddeden bir kâtiptir. Avukat, Bartleby'nin bu tuhaf davranışına anlam vermeye çalışırken, toplumdaki bireyin yeri ve özgür irade gibi temaları sorgular. Eser, modern bireyin yalnızlığını ve yabancılaşmasını da ele alır.
19. yüzyılın sonlarında Rusya'da yaşamış ve eserleriyle dünya edebiyatına damga vurmuş usta yazar Anton Çehov, kısa öyküleri ve tiyatro oyunlarıyla tanınır. Eserlerinde gerçekçi tasvirler ve incelikli psikolojik analizler yer alır. Toplumun farklı katmanlarındaki insanların günlük yaşamlarına yer veren Çehov modern öykücülüğün ve tiyatronun kurucularından biri olarak kabul edilir.
Çehov’un 1904 yılında yazdığı dört perdelik oyun türündeki eseri Vişne Bahçesi, Ranevski ailesinin malikanesini kaybetme sürecini ve bu durumun aile üyeleri üzerindeki etkisini anlatır. Aile geçmişe özlem duyarak ve geleceğe dair belirsizlikle boğuşarak değişen dünya karşısında kendi yerini sorgulamaktadır. Bu sorgulama okura da geçmişe bağlılık ve değişime açıklık arasındaki dengeyi sorgulatır ve kişisel değerlere dair farkındalık yaratır.
1913 yılında Cezayir’de doğan Fransız yazar Albert Camus, varoluşçuluk akımının önde gelen temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Camus'nün edebiyat dünyasında büyük yankı uyandıran yazıları, insanın varoluşsal sorgulamalarını derinlemesine incelerken özgürlük, adalet gibi temaları sorgular. Yazar yalın ve akıcı dili, felsefi derinliği ve güçlü imgelemiyle tanınır.
1957 yılı Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Camus’nün kitabı Düşüş 1956 yılında yayımlanmıştır. kitap roman türündedir. Eser Jean-Baptiste Clamence adında bir avukatın hikâyesini anlatır. Clamence geçmişine dair pişmanlıklar ve suçluluk duygularıyla boğuşurken, varoluşunun anlamını sorgular. “Düşüş”, insanın içsel çelişkilerini ve suçluluk duygusunu irdeleyen önemli bir eserdir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşamış dünyaca ünlü yazar Richard Bach özgürlük, kendini gerçekleştirme ve insan ruhunun potansiyeli temalarını işleyen eserleriyle okurlara ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Gerçekmiş gibi hissedeceğiniz kurmacaları ile hayata dair çok önemli mesajlar veren Bach 20. yüzyılın en çok okunan yazarları arasında yer alır.
1970 yılında yayımlanan Martı Jonathan Livingston, Bach’ın en bilinen eseridir. Kısa roman, Jonathan Livingston adında bir martının sıradan hayatından koparak uçma tutkusunun peşinden gitmesini anlatır. Bu tutkusu onu diğer martılardan dışlar ve yalnızlığa sürükler. Fakat Jonathan pes etmez ve zamanla uçmanın özgürlük ve kendini gerçekleştirmenin bir yolu olduğunu keşfeder. Eser, pes etmeden hayallerinin peşinden gitmenin ve kendi potansiyelini keşfetmenin önemini vurgular.
1922 yılında Portekiz'de doğan ve 2010 yılında hayatını kaybeden Jose Saramago, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bir Portekiz yazarıdır. Eserlerinde dil oyunları, alegoriler ve fantastik ögeler kullanarak okurlara farklı bir okuma deneyimi sunar. Saramago, kendine özgü dili ve akıcı anlatımıyla kaleme aldığı eserlerinde adalet, özgürlük ve insan varoluşu temalarını sorgular.
Saramago’nun 1997 yılında yayımlanan Bilinmeyen Adanın Öyküsü romanı dünya çapında büyük bir üne sahiptir. Roman bir denizcinin yeni bir ada bulma gayretiyle kraldan tekne istemesi, kendi isteklerinden başkasını önemsemeyen kralın bu isteği mecburen yerine getirmesi ile açılır. Denizci, artık keşfedilmeyen bir ada kalmadığı inanışına karşı durduğu fikrine ve umuduna sahip çıkar. Kral tekneyi verir ancak denizcinin temizlikçi bir kadın dışında hiç tayfası yoktur. Eser, temizlikçi kadın ve denizcinin yeni bir ada bulma umuduyla yola çıkışlarıyla tamamlanır.
20. yüzyılın en önemli Amerikan yazarlarından biri olan John Steinbeck, 1902 yılında Kaliforniya'da doğmuştur. Büyük Buhran döneminde geçen romanları ve öyküleri ile tanınır. Güçlü karakterler ve canlı tasvirleriyle dolu eserlerinde toplumdaki alt sınıfların yaşamlarını ve mücadelelerini gerçekçi bir şekilde tasvir eder. İnsan psikolojisi üzerine farklı bakış açılarıyla yaptığı analizler okurda yeni ufuklar açılmasını sağlar. Nobel Edebiyat Ödüllü yazarın eserlerinin her biri farklı bir yolculuktur.
Steinbeck’in 1937 yılında yayımlanan Fareler ve İnsanlar romanı Büyük Buhran döneminde Kaliforniya'da gezgin tarım işçisi olarak çalışan George Milton ve Lennie Small adında iki dostun hikâyesini anlatır. George ve Lennie, kendi topraklarına sahip olma hayalini kurarak farklı çiftliklerde çalışırlar. Fakat Lennie'nin zihinsel engelli olması ve istemeden yaptığı hatalar ikilinin sürekli sorun yaşamasına neden olur. Bir solukta okuyacağınız roman dostluk, umut ve hayallerin yıkılışı gibi temaları işlerken merhamet duygularınızı ön plana çıkaracak.
19. yüzyılın sonlarında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nda doğan ve 20. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Stefan Zweig romanları, öyküleri ve biyografileriyle tanınan bir yazardır. Eserlerinde psikolojiyi ustalıkla kullanır ve karakterlerinin iç dünyalarını derinlemesine analiz eder. Zweig yalın ve akıcı dili, incelikli gözlemleri ve duygusal yoğunluğa sahip eserleri ile tanınır. Kitaplarında insan ruhunun derinliklerini, sevgi, kayıp ve varoluş gibi evrensel temaları sorgular.
1922 yılında yayımlanan Ay Işığı Sokağı, Stefan Zweig'ın en bilinen eserlerinden biridir. Zweig’in kendi yaşamından kesitlerin de yer aldığı kitap derin kişilik çözümlemeleri ve saplantılı yaşamların umarsız sonlarıyla harmanlanır. Hızla okuyacağınız roman sizi uzun süre etkisinden kurtulamayacağınız duygusal sorgulamalarla baş başa bırakacak.
Edebiyat dünyasında önemli bir etki bırakan Stefan Zweig yaşamı boyunca Avrupa’nın hızlı değişimine tanıklık eder. Nazilerin baskısı onun önce İngiltere’ye sonra Brezilya’ya göç etmesine neden olur. Psikolojiye ve Freud’un öğretisine büyük ilgi duyan yazar kitaplarında derin psikolojik analizlere yer verir. Zweig Avrupa’nın Hitler’e köle olduğunu görerek umutsuzluğa kapılmış ve 1942’de eşiyle birlikte intihar etmiştir.
Yazarın en bilinen eserleri arasında yer alan Bir Çöküşün Öyküsü 1912 yılında yayımlanmıştır. Kitap XV. Louis döneminde Fransız sarayında epey etkili olmuş ve sonra Normandiya’ya sürgüne gönderilmiş Madame de Prie’nin yavaş yavaş aklını kaybetmesini anlatır. Zweig, bu eserde insanın güç ve şöhret arayışının trajik sonuçlarını gözler önüne sermektedir.
1883 yılında Çek Cumhuriyeti’nde doğan Franz Kafka eserlerinde absürdizm, varoluşçuluk ve bürokrasi gibi temaları ele alırken insanın yabancılaşmasını ve toplum tarafından dışlanmasını ustalıkla tasvir eder. Kendine özgü yazın tarzında karanlık atmosfer ve fantastik ögeleri kullanmasıyla tanınan yazar okurları rahatsız eden ve düşündüren bir deneyim yaşatır.
1915 yılında yayımlanan Dönüşüm, Franz Kafka'nın en bilinen eserlerinden biridir. Eser Gregor Samsa adında bir adamın bir sabah kendini dev bir böceğe dönüştürülmüş olarak bulmasını ve bu durumun aile ve iş hayatı üzerinde yarattığı etkileri anlatır. Bu çarpıcı kitabı bir solukta okurken toplumun dayattığı kurallar ve bireyin özgürlüğünün çelişkisi üzerine düşünmeden edemeyeceksiniz.
Bir solukta okuyacağınız kitaplar listesindeki en genç yazar Alejandro Zambra 1975 yılında Şili'de doğmuştur. Günümüzün en önemli İspanyolca yazarlarından biri olarak kabul edilen Zambra, kısa öyküleri ve romanlarıyla tanınır. Yazar yalın ve akıcı bir dille kaleme aldığı eserlerinde keskin gözlemleri ile modern insanın yalnızlığını, yabancılaşmasını ve kimlik arayışını sorgular.
2004 yılında yayımlanan Ağaçların Özel Hayatı, Julián adında bir gencin üvey kızı Carla'yı uyutmasıyla başlar ve Julián'ın geçmişine dair anılarla devam eder. Julián, üvey kızı Carla'yı uyuturken ona geçmişte yaşadığı bir aşktan bahseder. Bu hikaye Julián'ın geçmişine dair anılarla iç içe geçer ve Julián'ın kayıp aşkının, yalnızlığının ve kimlik arayışının bir portresini çizer.
1955 yılında Arjantin'de doğan Carlos María Domínguez, eleştiri başta olmak üzere birçok yazınsal türde eser kaleme almış bir yazardır. Eserlerinde dil oyunları, metaforlar ve fantastik ögeler kullanarak okurlara farklı bir okuma deneyimi sunarak insan ruhunun derinliklerini, sevgi, kayıp ve varoluş gibi evrensel temaları sorgular.
2002 yılında yayımlanan Kâğıt Ev, Carlos María Domínguez'in en bilinen eserlerinden biridir. Eserde büyük bir kitap tutkunu olan Carlos Brauer ile bir edebiyat profesörü olan Bruma Lennon'nın gizemli ilişkisi ve bu ilişkinin gün yüzüne çıkışı anlatılmaktadır. Kitap tutkunlarının kendinden birçok şey bulduğu bu kitabı elinizden bırakamayacak ve tek solukta okuyacaksınız.
1949 yılında Japonya'da doğan Haruki Murakami günümüzün en önemli yazarlarından biridir. Romanları ve öyküleri ile tanınan Murakami gizemli atmosfer ve fantastik ögeler kullanarak yazdığı eserlerinde rüyalar, yalnızlık, yabancılaşma ve şehir yaşamı gibi temaları işler.
1992 yılında yayımlanan Uyku, yazarın en bilinen eserlerinden biridir. Eserde ismi verilmeyen bir kadının 17 gündür uykuya dalamaması anlatılır. Bu durum onu hem fiziksel hem de ruhsal olarak yıpratmaktadır. Kadın, uykusunu geri kazanmak için farklı yöntemler denemeye başlar. Farklı bir dünyaya ışınlandığınızı hissedeceğiniz kitabı soluk almadan okuyacaksınız.
1938 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde doğan Joyce Carol Oates, günümüzün en üretken ve saygın yazarlarından biridir. Romanları, öyküleri, şiirleri ve denemeleriyle tanınan Oates, eserlerinde Amerikan toplumunun karanlık yüzünü, şiddeti, cinselliği ve psikolojiyi ustalıkla tasvir eder. Yazar gerçekçi ve cesur üslubu, karmaşık karakterleri ve sürükleyici kurgusuyla tanınır. Oates, birçok ödüle layık görülmüştür ve dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilir.
Yazarın gençlik yapıtlarından biri olan İlk Aşk, “gotik bir hikâye” alt başlığını taşır. Romanın anlatıcısı küçük bir kasabada, kısıtlı bir çevrede yaşayan on beş yaşında bir kızdır. Genç kız aşkı tanırken talihsiz serüvenler yaşar. Cinsel tutkuların keşfi doğa ve coğrafya bilgisine karışır.
1927 yılında Kolombiya'da doğan ve 2014 yılında hayatını kaybeden Gabriel García Márquez, Nobel Edebiyat Ödülü'nü de kazanan dünyaca ünlü bir yazardır. Romanları, öyküleri ve gazetecilik çalışmalarıyla tanınan Márquez, eserlerinde büyülü gerçekçilik akımını kullanarak okurlarını büyülü bir gerçekliğe taşır.
1981 yılında yayımlanan Kırmızı Pazartesi, yazarın en bilinen eserlerinden biridir. Roman Santiago Nasar adında bir gencin işleyeceğini herkesin bildiği halde engellenmeyen bir cinayete kurban gitmesini ve bu olayın kasabanın sakinleri üzerinde yarattığı etkiyi anlatır.
Eser, şiddet, namus, töre ve toplum baskısı gibi temaları işlerken bu temaların yıkıcı etkilerini, toplum ve birey üzerindeki baskısını ustalıkla tasvir eder.
Çocuk ve gençlik edebiyatının önemli yazarları arasında yer alan Natalie Babbitt 1932 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde doğmuştur. Gerçekçi ve fantastik öğelerin harmanlandığı romanları ve öyküleriyle tanınan yazar, eserlerinde çocukların duygusal dünyasını, aile ilişkilerini ve yetişkinliğe geçişi ustalıkla tasvir eder.
Yazarın 1974 yılında yayımlanan Ölümsüz Aile romanı ölümsüz olan ancak sonsuz yaşamın getirdiği sıkıntı ve yalnızlıkla başa çıkmaya çalışan bir ailenin hikayesini anlatır. Eser, ölüm ve ölümsüzlük, aile ve sevgi, varoluş ve anlam arayışı gibi temaları işler. Ölüm ve ölümsüzlüğün doğasını ve anlamlı bir yaşam sürmenin değerini usta bir dille tasvir eder.
16. yüzyılda İngiltere'de yaşamış ve dünya edebiyatının en önemli oyun yazarlarından biri olarak kabul edilen William Shakespeare eserlerinde insan ruhunun derinliklerini, sevgi, kayıp, intikam, ihanet ve güç gibi evrensel temaları ustalıkla işlemiştir. Şiirsel dili, dramatik kurgusu ve güçlü karakterleriyle tanınan yazarın oyunları, yüzyıllardır sahnelenmeye ve farklı dillere çevrilmeye devam etmektedir.
1611 yılında yazıldığı düşünülen Fırtına, Shakespeare'in son oyunlarından biridir. Trajikomedi türündeki bu oyun, Prospero adında bir büyücünün ıssız bir adaya sürgün edilmesi ve burada intikam planları kurmasını konu alır. Eser, intikam, affetme, aile ve sevgi gibi temaları işler.
Günümüzün en önemli Türk şair ve yazarlarından biri olan Ferit Edgü 1936 yılında doğmuştur. Şiirleri, romanları, öyküleri ve denemeleriyle tanınan Edgü eserlerinde insan psikolojisini, yalnızlığı, yabancılaşmayı ve kent yaşamının karmaşıklığını ustalıkla tasvir eder.
2018 yılında yayımlanan Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı, Ferit Edgü'nün son romanlarından biridir. Eser Çakır adında bir adamın İstanbul'da geçirdiği bir yaza ve bu yazda yaşadığı değişimlere odaklanır. “Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı” romanı yalnızlık, dostluk, sevgi ve kayıp gibi temaları işler.