Başınızı göğe kaldırdığınızda tüm yıldızlarda yer alan yörüngelerinizi aşkla buldurmayı öğreten adam, şair Turgut Uyarın hayat hikâyesidir bu söz dizeleri.
Aşkın ve çok sancılı şiirlerin ölümsüz şairidir Turgut Uyar. Çocukken kalbinde izi kalmış baba özlemi ile önce kendini tanımış daha sonra annesine duyduğu derin saygıdan ötürü genç yaşta evlenmiştir. Okurken bizi alıp başka yerlere sürükleyen şiirlerinin hepsini yaşanmıştır Turgut Uyar bu yüzden etki bırakır okuyucularda.
Hepimiz aşk dolu bakıyoruz Turgut Uyarın tüm mısralarına. Uyar hayatını Tomris Uyar ile birleştirerek mutlu şekilde gitmiştir bu yaşamdan. Yıllarca içinde kalan yürek kırgınlığı, yaralarının ödülü gibidir ona Tomris Uyar.
İkinci yeni şiirin temsilcilerinden olması her ne kadar kabul etmese de şiirlerinde kullandığı dil bunu göstermektedir.
Hüzünlü şair Turgut Uyar eğitim hayatını hep ailesinden uzaklarda tamamladı ve kendisi için alışılagelmiş duyguları ile babasını özlemeye devam etti. İkinci yeni akımın temsilcilerinden olan Turgut Uyar şiire düşkündü fakat sanatın kendisine daha fazla düşkündü. Müziğe duyduğu derin sevgiden doğdu şiire olan hisleri. Müziğe bu kadar ilgi duymasının nedeni müzikle beslenen bir aileden geliyor oluşuydu. Evlerinde daima ud, keman ve saz sesleri çınlardı. Sevgi ile dinlediği notalarda aşk vardı mutluluk vardı.
İşte sanata olan bu tutkusu ve bağlılığı küçük yaşlarda şiir yazma yetisinin gelişmesine neden oldu. Şiire ilk başladığında belki de aklına bile gelmeyecekti isminin büyük imza olacağının. Şiir yazma hissini yıllar sonra şöyle anlatmıştı büyük şair;
“Daha ilkokulda vezin ve kafiyeden haberim olmadığı çağlarda manzumeler yazardım. Sonra ortaokul ve lise devresinde boyuna yazdım. Günde üç beş şiir, haftada on beş, günde bir roman yazıyordum. Ama ne şiirler ve romanlar. Liseyi bitireceğim yıl, Hayyam, Nedim, Yahya Kemal, Tevfik Fikret, Hamit ve Haşim kıskıvrak tutmuşlardı. Taklit ettiğimi bile bile onlara özenerek, bildiğim ve becerdiğim kadar terkipli filan gazeller mazeller yazardım. Hatta Makbere Mezar adıyla bir nazire bile yazmıştım”.
İçgüdüleri ile yazan Turgut Uyar bu alanda iyi kaleleri, takip etti hep okudu ve bu anlamda kendini geliştirdi. Sonraları ise kendine özgü tavrını buldu ve tuttuğu kalemin hakkını vermeye başladı.
Turgut Uyar iyi şair olma yolunda ilerlerken sadece yazmıyordu yazdığı şiirler gibide yaşıyordu adeta. İlk şiiri 1947 yılında Yenigün dergisinde Yayınlanan Yad isimli eseri olmuştu.
1948 yılında ise Kaynak dergisinin şiir yarışmasına katılmıştı onu bu yarışmaya yönlendiren ise Türk edebiyatının değerli kalemlerinden olan Nurullah Ataç olmuştu. Arz-ı Hal isimli, şiiri ile bu yarışmada birinci olmuştu.
Kendi iç dünyasında doğan şiirleri ile sevdiği şairlerin fikirlerine tutuyordu. Şiirlerinde Nazım da oluyor yeri geliyor Atatürk’ten de esinleniyordu.
Şiirlerine çok yönlü bakmayı doğru olarak gördüğü için batı ve divan şiirinin etkilerini kullandı. Bu anlamda örnek alması gereken şair çok fazlaydı. İlk başlarda Garip akımının izlerinden gitti. Zaman içinde kendini geliştirerek ikinci yeni akımın etkisine girdi bu alanda öncü listeye adını yazdırdı. Bu tercihinden sonra zaman içinde kendine has bir tarz yakalamayı başardı. Açık ve anlaşılır şiirler yazdı.
Turgut Uyar yaşamının son demlerinde olduğu bildiği için inzivaya çekildi. Alkol alışkanlığının hediyesi olan siroz onu yakalamıştı. Bu teşhisin onun elinden birçok şeyini alacağını bildiği için uzunca bir süre hastaneye gitmeyi erteledi fakat Tomris Uyarın ısrarı ile hastalığının teşhisini doktorlarından duydu.
Hastaneleri hiç sevmezdi Uyar fakat Hastaneye yatmaktan başka çaresi yoktu. Dalağının iflas etmiş olması Karaciğerinin tek başına savaşamayacak duruma gelmesi durumunu kötüleştirmişti. Tek serumla beslenen Uyar’ın şuuru da bir gidip bir geliyordu artık. Daha fazla yapılacak bir şey kalmadığı için eve çıkmasına izin verildi Tomris Uyar her anında yanındaydı.
Ölüm sanki sıradan ve her gün yaşanan bir şeymiş gibi yaşadı Turgut Uyar. Bir sevdiğinde bir de içtiğinde dozunu ayarlamamıştı. 22 Ağustos 1985 yılında evinde vefat etti Turgut Uyar. Oğlu arkasından söyle demişti babası için; “Sevmek ve içmek, ikisini de sonuna kadar kullandı. Ama sevdiği için değil, içtiği için öldü”.
İçinde yer alan baba özlemi, müzikten etkilenerek şiire âşık olması, Tomris’e duyduğu derin aşkı ile Turgut Uyar geçti bu dünyadan.
En eski dönemlerden günümüz çağına kadar birçok alan üzerinde tecrübelerin ve deneyimlerin bilgi olarak derlenerek bir araya getirilmesi ve bir araya getirilen bu bilgilerin ciltli ya da ciltsiz olarak basım aşamasından geçerek bir yapıt haline dönüştürülmesine kitap denmektedir. Çoğu zaman kitaplar yardımı ile sorunlara ışık tutulmakta ve bu ışık sayesinde adım adım yol alınmaktadır. Çok sayıda bilgi içerikli kitap bulunmaktadır. Bütün alanlar üzerinde bir tecrübe veya deneyim vardır. Turgut Uyar kitapları bu deneyimlere örnek olarak verilebilecek kitaplardır. Yazmış olduğu ilk şiirlerde aşk, ölüm ve ayrılık temalarına yönelmişken sonraki şiirlerinde İkinci Yeni'nin en iyi savunucusu haline gelmiştir. Hayatı boyunca vermiş olduğu eserler ile günümüzde de hala isminden söz ettirmeyi başaran bir şairdir. Sanat üzerinden medet ummayan şair, şiirin de tıpkı insanlar gibi çıkmaz içerisinde olduğunu betimlemiştir. Şiir ile düzyazının arasındaki farkı ortadan kaldıran şair uzun şiirler yazarken lirik şiirin sınırlarını da zorlamıştır. Böylelikle Turgut Uyar şiirleri büyük bir önem kazanmıştır. Güzel bir dizeyi yanlışlıkla yazdığında dahi mütevazi olmak gerektiğini vurgulamaktadır.
Turgut Uyar, 1927 yılında Ankara’da altı kardeşten oluşan bir aile içerisinde beşinci çocuk olarak dünyaya gelmiştir. Babası, ordu mensubu harita binbaşısı olarak görev yapmakta ve bu görev esnasında Ankara’nın ilk Latin alfabeleri ile oluşturulan levhaları üzerinde çalışmalar sergileyen biridir. Annesi o dönemin şartlarında ev hanımlığı yapmıştır.
İlkokul çağlarında babasının mesleği yüzünden çeşitli okullarda okusa da ortaöğretim hayatına yatılı askeri okul bünyesinde devam etmiştir. Bursa Askeri Işıklar Lisesi’nden 1946 yılında mezun olmuştur.
Yükseköğretim olarak Askeri Memurlar Okulunda okumaya devam ederken 1947 yılında Yezdan Şener ile annesi vasıtasıyla tanıştırılarak evlendirilmiştir. Evliliğinin ilerleyen dönemlerinde Semiramis, Tunga ve Şeyda isminde üç çocuğu olmuştur. Mezuniyeti sonrasında kura yardımı ile memur olarak Posf’a gönderilmiştir. Samsun Terme Askerlik şubesi ve sonrasında üsteğmen olarak Ankara Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Başkanlığında görev almıştır. Askeri görevinden 1958 yılında ayrılmıştır. Türkiye Selüloz ve Kağıt Sanayisi Ankara şubesinde çalışarak 1967 yılında emekli olmuş ve İstanbul’a taşınmıştır. 1966 yılında Yezdan Şener ile yollarını ayırmış olan şair 1969 yılında Tomris Uyar ile hayatını birleştirmiştir. İkinci evliliğinden de Hayri Turgut Uyar dünyaya gelmiştir.
Şiire olan ilgisi ortaokul ve lise yıllarına dayanmaktadır. Lise hayatının sonlarına doğru birçok şairi örnek almış hatta taklit ederek şiir yazmaya başlamıştır. Şiir hayatı gün geçtikçe gelişmiş ve son haline bürünmüştür.
Turgut Uyar, şiire olan ilgisini keşfederek üzerine gitmiş ve hayatı boyunca birçok esere imza atmıştır. Özel bir teknik ile eserlerini okurlarına sunan şair İkinci Yeni’nin en sevilen şairler arasında yerini almıştır. Popülerliği artan şair yazmış olduğu kitaplar ile Turgut Uyar şiirleri olarak bir kategorinin oluşmasına sebep olmuştur. Ünlü yazar Turgut Uyar, şiirlerinde kullandığı üslup ile birlikte anlatmak istediği her konu hakkında büyük yol kat etmiştir. Bu nedenle de günümüzde hala popülerliğini korumakta olan bir şair olarak isminden söz ettirmeyi başarmaktadır. Ünlü şair Turgut Uyar tüm kitapları aşağıdaki gibi listelenebilmektedir.
Ben de günahkar kullarındanım Allah’ım
Bir "Kulhuvallahi" bilirim dualardan,
Bir de "Yarabbi şükür" demeyi doyunca,
Bir kere oruç tutmam ramazan boyunca,
Ama çekmediğim kalmadı sevdalardan.
Ben de günahkar kullarındanım Allah’ım!
Benim gibi kulun çok dünyada, Allah’ım!
Eğer bilmiyorsan işte, haberin olsun.
Ekmek derdi, aşk derdi unutturdu seni.
İnsan hatırlamıyor dün ne yediğini.
Zaten yediğimiz ne ki hatırda dursun.
Benim gibi kulun çok dünyada, Allah’ım!
Seni boydan boya sevmişim,
Ta Kars'a kadar Edirne'den.
Toprağını, taşını, dağlarını
Fırsat buldukça övmüşüm.
Sen vatanımsın, ekmeğimsin
Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca.
Zonguldak'ta 63 numara
Nazlı sahiller Akdeniz'de.
Sevdasın ciğerlerimde parça parça
Yarı kalmış dileğimsin.
Öteyi Beriyi Omuzluyorum şiiri:
Ağaçlar sol yanımdaydı, tralalla
Deniz yüz mil ötede, tralalla
Şehirler çarpa çarpa büyüyordu
Eskiden hiçbir şey bilmezdim, tralalla
Bir kadın iki kadın elli iki kadın
Bir iyi bir güzeldi gökyüzünde
Gökyüzünde tralalla
Duramaz oldum durduğum yerde
Bir kaşıntı tralalla
Karanlığımı yitirdim.
Kaçak Yaşama Vergisi Şiiri:
Günlerden o gün alıp başımı evin yolunu şaşıracağım
Taze ekmeğim eski kanlarım benim ellerim şaşıracak
Ya da tek başına acıkacaksın sen tek başına gözlerin
Hiç umurumda değil ya şundan şundan şundan korkuyorum
Kim uydurdu bu haziranı bu temmuzları bu yaşamaları gizli kapaklı bu yulafları oğlakları bardakları bu bütün puştlukları bu şarkıları
Hiç umurumda değil yoksa yalnızlıklar, bozuk paralar uzun boylu ay ışıkları, gelip gelip giden sarhoşluklar, sabahleyin yalnız yatakta az az üşümek, hani insanın kendi kendini bulamadığı, hatırlayamadığı saatler olur ya, işte onlar. Bir keresinde böyle saatlerin birinde bir şarkı duymuştum da çıkmıştım. Sonra bulamamıştım. Bir iğrenmiştim nedense, gidip bir köşede kusmuştum.
Akşamları eve hep arka sokaklardan dönüyorum
Pencerelere bakmıyorum dükkanların mostralarına bakmıyorum.
Sularsa akmak birgün birgün birgün
Birgün dağlara çıkmak birer birer dağlara çıkmak birgün
Çıkmak çıkmak birer birer birgün dağlara dağlara birgün
Birgün birer dağlara
Ah nasıl dağlara birgün
Ey yorgun atlar, ey geri dönenler, sayı bilmiyen çocuklar
Ey birgün
Çiçek açmak birgün
Dağlara dağlara birer birer dağlara
Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum ya da:
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Ama sizin adınız ne?
Benim dengemi bozmayınız.
Büyük Saat kitabı içerisinde yer verilen bir diğer eserin ilk mısraları ise şöyledir;
Söylenir ve yarım kalır
Bütün aşklar yeryüzünde
Bir kaktüs bol sudan nasıl
Nasıl çürürse öyle
En sevdiğim temmuzdu aylardan
Hazirana benzediği için biraz
Biraz da kendiliğinden
Belki de müşteriye iyi davranan
Efendi bir bakkal kimliğinde
İlk oluşturmuş olduğu şiir kitabında yer alan şiirleri, uzun şiirler olarak bilinmektedir. Ancak sonrasında yazma tarzında değişiklik yapmış, farklı tarzda eserler kaleme almıştır. Eserlerin içeriği 20.yüzyılda dahi karşılaşılabilecek gelenekleri ve kuralların yapılarını ele aldığından günümüzde de okuyucular tarafından benimsenmektedir.
Şair Turgut Uyar, ilk yayımladığı şiir sonrasında değişim yaşamıştır. Bu sayede yazdığı eserleri ile günümüzde dahi anılmaktadır. Birçok eserde imzası bulunan şair Turgut Uyar kitap tavsiyeleri oluşturacak zenginlikte olan eserlerin sahibidir. İlk eserlerinde Ömer Hayyam, Divan edebiyatının önemli isimlerinden Nedim, Yahya Kemal Beyatlı, Tevfik Fikret ve Ahmet Haşim gibi şairlerden ilham almış hatta bir dönem onları taklit etmiştir. İlk kitabı olan “Arz-ı hal” en çok tavsiye edilmekte olan ve Turgut Uyar'ın ilk şair kimliğini oluşturan eserdir. Şiir yolculuğunda Turgut Uyar Büyük Saat şiiri de büyük ilgi toplamaktadır. Okurların odak noktası olarak bilinen bu şiir birçok kişinin olumlu tepkisini almıştır. Turgut Uyar şiirleri arasında tavsiye edilmekte olan şiirler denildiğinde şöyle bir sıralama ile karşılaşılması mümkündür;
Türk edebiyatı üzerinde büyük bir öneme sahip şair Turgut Uyar, aynı zamanda edebi kişiliği ile de dikkat çeken bir isimdir. Turgut Uyar, hayatı boyunca sanat içerisinde bulunmuştur. Şiirde farklı bir boyut oluşturmuş bir kişiliğe sahiptir. Turgut Uyar edebi kişiliği hakkında bazı bilgiler aşağıda listelenmiştir.
Turgut Uyar, 20.yüzyıla bırakmış olduğu eserleri ile tanınmakta olan bir şairdir. Hayat şartlarının elverdiğince okurlarına eserler bırakmayı hedeflemiştir. En çok satan Turgut Uyar Kitapları nelerdir denildiğinde tüm seçilmiş eserlerinin de yer almış olduğu Turgut Uyar Büyük Saat kitabı akla gelmektedir. Geniş bir ölçekte derlenen bu kitap, şairin yaşamı boyunca üretmiş olduğu eserleri kapsamaktadır. Seçili eserlerin yer aldığı bu eser okurların ilgisini üzerine çekmiştir. En çok satılan kitaplarından bir tanesi de Turgut Uyar Göğe Bakma Durağı’dır.
Şair Turgut Uyar’ın “Elele Okuyalım” isimli bir söyleşi kitabı da bulunmaktadır. Kitap günümüzde Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanmaktadır. 276 sayfadan oluşmaktadır. Turgut Uyar’ın 1978-1984 yılları arasında Elele dergisinde yayımlanan tanıtım yazıları ve söyleşilerinden oluşmaktadır. Okuyucuya seçeceği kitaplar konusunda yardımcı olmayı amaçlayan şair, dönemin önemli şair ve yazarları hakkında yorumlarda bulunmuştur. Melih Cevdet Anday, Yaşar Kemal, Adalet Ağaoğlu, Cemal Süreya, Edip Cansever, Sevim Burak, Selçuk Baran, Ahmet Oktay ve Orhan Pamuk gibi yazarların yeni çıkan kitaplarını ele almıştır. Ayrıca yayıncılık sorunlarını, edebiyat ödüllerini ve edebiyat dergilerini de değerlendirmiştir.