Tükendi
Gelince Haber VerSecde, kulluğun en temel şeklidir ve insanın Allah karşısındaki hiçliğini/mahviyetini ifade eden en anlamlı tavırdır. Secde, kıyam edip rükûya eğildikten sonra gittikçe küçülerek kendini Allah’a verişin/fenânın en son basamağıdır. Secde, bir aşk ve yakınlık makâmıdır. Başka bir ifâde ile secde, insânın en değerli duyuları kendinde toplayan yüzünü/vechini, Allah’a teslimiyetin, şükrün, sevgi ve saygının en ileri aşaması olarak yere koymasıdır. Secde *Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz* âyetinin tecellî ettiği bir tevhîd eylemidir. Secde, bedenen alçalırken rûhen yükselmenin yani bir anlamda *mi‘râc*ın başlangıç noktasıdır.
Secde, *yok*luğun farkındalığıdır ve Allah ile kul arasında perdenin kalktığı andır. Secde insanın kendi varlığının bir vehim olduğunun idrâki ve yalnızca Allah esmasının var olduğunun itirafıdır. Secde, *Ezeli Ahd*e yani *Elest Bezmi*ne geri dönmenin adıdır. Secde, yeryüzünü bize mescid kılan Allah ile bütünleşmek, *Sâcid, Mescûd, Secde*, bir olmaktır. Namazın secdesi alnı yere koymak, gönlün secdesi ise hep Allah ile olmaktır.
Secde, gece boyunca kendini Allah’a adayanların ve Rabblerinin rahmetini dileyenlerin alâmetidir. Secde, *bilenlerle bilmeyenlerin bir olmayacağının* işaretidir. Secde, kişinin *kendi kadrini* bilmesidir. Secde, *Ahsen-i takvîm*, yani en güzel kıvamda yaratılmış olan insânın, kendi derûnundaki bu özellikleri keşfetmesidir. Secde, Hz. Peygamber’in *el-Fakru fahrî* yani *Fakirlik övüncümdür* şeklindeki kutlu sözünün sırrına ermektir. Kısaca secde, ancak secde edenlerin yaşayacağı bir yakınlıktır. Secdelerini *Ubûdiyyet mertebesinde, ulûhiyyeti idrâke* dönüştürenlere selâm olsun…