Modern Türkiye’nin Oluşumunda Devrimler

Türkiye Cumhuriyeti’nin hikâyesi bir anlamda Mustafa Kemal Atatürk’ün hikâyesidir. Dolayısı ile devrimler, inkılaplar ve toplumsal çalışmalar dile getirilirken iki hikâyenin birbirinden çok da bağımsız olmadığı akılda tutulmalıdır. Bu çalışmada Mustafa Kemal Atatürk’ün “Modern Türkiye” inşası için attığı adımlar, kişisel özellikleri ve dönemin şartları da gözetilerek ortaya konulmaya çalışılmıştır.
İlgili konuların öncelikle kanun ve arşiv belgeleri künye ile paylaşılıp daha sonra 1919-1927 yılları arasında Nutuk’tan bazı örnek dipnotlar verilip özellikle yeni nesil araştırma tarzında öne çıkan makale merkezli bir kaynakça oluşturulmuştur. Her konu ile ilgili olarak derinlemesine tetkik yapmak isteyenler için örnek makaleler kullanılmıştır. Öz, özet, damıtılmış veri olarak kullanılan makaleler epeyce yol gösterici olacaktır.
Özellikle Atatürk devrimleri merkeze alındığında, gerçekleştirilen inkılapların, değişimin başlangıcı olduğu söylenebilir. Bu değişimin iç dinamikleri ve paydaşları ile birleşen yapısı ile kendine özgü bir dönüşüm yarattığı görülmektedir. Burada özellikle toplumsal alandaki inkılapların değişimin merkezi olduğu akılda tutulmalıdır. Değişimin ve dönüşümün birlikte gözlemlendiği bu süreç muasırlaşma hedefinin temelini oluşturmuştur. Birbirinden bağımsız olmayan bu iki etken (Değişim-dönüşüm) devam eden bir süreç olarak Türkiye Cumhuriyeti’nde akisleri ile devam etmektedir. İnkılaplar ekseninde görünür hale gelen bu yeniden yapılanma topyekûn bir içerikle (İnkılaplar bütünü) zenginleştirilmiştir
 
Konu ve içerik çok geniştir. Ancak kitap formatında, Atatürk’ün bakış açısının nasıl şekillendiği, eğitimi özet olarak, ülkesi için gerçekleştirdiği devrimler mümkün olduğunca genel olarak ele alınmıştır.
Bütün bu içerikte; azimle, özveri ile dolu bir ömrün nasıl vatan uğruna çalışıp, savaşıp, üretip, dopdolu geçirildiği, sonunda da çok değerli bu liderin, ülkesini hak ettiği yere nasıl taşıdığı ortaya çıkmaktadır.
Dolayısı ile Modern Türkiye’nin inşası bir tesadüf değil, bir şans değil tam anlamı ile zekice ele alınmış ülkesel ve ilkesel bir seferberlik halidir. Bu bütüncül yaklaşım ile hiçbir şey es geçilmemiş; siyasi, sosyal, ekonomik, toplumsal içerik düzenlemeleri yapılmıştır.