Kitabın sonuna eklenen açıklamalar bölümü çok faydalı olmuş. Şiirlerin Türkiye Türkçesine çevrilmiş olması da okurken büyük kolaylık sağlıyor...Divan şiiriyle ilglenenlere şiddetle tavsiye edebileceğim bir kitap.
Eserde ki baş karakter olan Suzanne'nin manastırda geçen yaşam öyküsü ve Diderot'un bu durumu baş karakterin ağzından anlatması ilginç denilebilir .Aslında Diderot Suzanne'yi okuyucu ile konuşturarak kilise hakkında ki düşüncelerini ifade ediyor ,bu durumun normal sayılması gerekir ;çünkü Diderot o dönemde kilise ile büyük bir kavga içerisinde ve kendisini aydınlanmanın bir düşünürü olarak görüyor .
Türk tarihi açısından çok önemli bir eser olmasına rağmen islamla beraber kadının eski Türklerdeki değerini kaybettiğini görüyoruz bu eserde. İslam öncesi Türkler kadına ne kadar değer veriyorsa bu kitabın yazıldığı dönemde o değerin azaldığı ve başka bir hale geldiğini görüyoruz. Ben eseri o açıdan incelemek istemezdim ama çok dikkatimi çektiği için belirtmeden geçemeyeceğim bunu.
Mezopotamya uygarlıklarından biri olan Babil'in evren tasavvurunu ve düşünme sistemini anlamak için birincil kaynaklardan. Evrenin ve insanın yaratılış mitosu okunurken eski çağ uygarlıkları arasındaki mitik geçişkenlik daha da göze çarpıyor...
Felsefeye ilgi duyuyorsanız , delilikle aranızda samimi bağlar besliyorsanız onu tanımalısınız, tanımanın yolu daa bu kitaptan geçiyor. Çok zevk alarak okudum ben şahsen. Eskilerin görüşlerini öğrenmek bana ayrı bir haz veriyor :)
Her ne kadar sıkılmadan okumaya çalışsam da pek çok yunanca terim karşısında sıkılmadan edemedim. İnsanoğlunun bencilliğini ve nankörlüğünü delilik kelimesiyle açıklamış kanımca.
alexandre dumas pere'in hasta olduğu için bitiremediği romanı. şimdiye kadar fransız milli kütüphanesinde saklanan roman, zamanında, alexandre dumas'nın diğer pek çok romanı gibi bir gazetede tefrika halinde yayınlanmış. kitabın eksik kısımları biyografi ve edebiyat uzmanı claude schopp adlı biri tarafından tamamlanmış.
Sophokles in Oidipus üçlemesinin 2. kitabıdır. Kral Oidipus'un Thebbaiden malum olaydan dolayı sürgün edilişinden sonraki dönemi anlatır. Üçlemenin son kitabı ise Antigonedur. Kral Oidipus, Oidipus Kolonos'ta ve Antigone gerçekten güzel bir üç seridir. Hepsininde çevirisi mükemeldir. İyi okumualar.
Tek bir cümle ile özetle deseniz "At sahibine göre kişner" derdim herhalde. Sahibi nasılsa kendisi de o şekilde oluyor bunu çok net bir şekilde görebiliyoruz bu kitapta. İster at olsun, ister ağaç, ister insan fark etmiyor. Nasıl yetiştirir, nasıl eğitirseniz öyle oluyor veya olmaya çalışıyor. Yine insanların acımasızlığı, zalimliği gözler önüne seriliyor bu kitapta. Ayrıca sevginin, ilginin, merhametin ne derece önemli olduğunu bir kez daha görebiliyoruz. Tabii bunların ne kadar önemli olduğu herkes tarafından biliniyor ama uygulama konusunda o kadar istekli olunmuyor maalesef. Yer yer çalışma koşulları, mesai saatleri kavramları ele alınmış bunun üzerinden de mesajlar verilmiş almak isteyene tabii. Yazarın okula giderken sakatlanıp koltuk değneklerine muhtaç kalması ve gideceği her yere at arabaları ile gitmesi atlara olan duyarlılığını arttırdığı kesin. Ben sevdim bu kitabı eminim okursanız siz de seveceksiniz.