Tek bir cümle ile özetle deseniz "At sahibine göre kişner" derdim herhalde. Sahibi nasılsa kendisi de o şekilde oluyor bunu çok net bir şekilde görebiliyoruz bu kitapta. İster at olsun, ister ağaç, ister insan fark etmiyor. Nasıl yetiştirir, nasıl eğitirseniz öyle oluyor veya olmaya çalışıyor. Yine insanların acımasızlığı, zalimliği gözler önüne seriliyor bu kitapta. Ayrıca sevginin, ilginin, merhametin ne derece önemli olduğunu bir kez daha görebiliyoruz. Tabii bunların ne kadar önemli olduğu herkes tarafından biliniyor ama uygulama konusunda o kadar istekli olunmuyor maalesef. Yer yer çalışma koşulları, mesai saatleri kavramları ele alınmış bunun üzerinden de mesajlar verilmiş almak isteyene tabii. Yazarın okula giderken sakatlanıp koltuk değneklerine muhtaç kalması ve gideceği her yere at arabaları ile gitmesi atlara olan duyarlılığını arttırdığı kesin. Ben sevdim bu kitabı eminim okursanız siz de seveceksiniz.
Kitap yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Kitabın konusu 1920’li yıllarda Londra ve Hong Kong’da geçen Boyalı Peçe, bir kadının ruhani uyanışının hikâyesidir. Kitty, annesi tarafından sosyal merdivende yükselmesini sağlayacak bir evlilik yapmak üzere yetiştirilmiştir. Ancak yaşı ilerlerken ufukta böyle bir evlilik gözükmemektedir.Ben kitabı büyük bir zevkle okudum. Herkesinde keyifle okuyacakları bir kitap.
sadece ismiyle bile cezbeden bir kitap. Nietzsche'nin "böyle buyurdu zerdüşt" kadar olmasa da yine önemli olan bir başka düşünsel eseri. Sırasıyla Ecce Homo ve böyle buyurdu zerdüşt okunduktan sonra bu eser de okunabilir.
okuldaki hocamın tavsiyesi üzerine aldım. yazım dili beklediğimden daha sade. konuşmalar sohpet havasında ve gayet tatlı ilerliyor.antik yunan mitolojisine ilgi duyanların kesinlikle okunması gereken bir yapıt
Christopher Marloweun shakespearele aynı tarihte doğmaları tesadüf mü? sanki aynı derin lisan duyuluyor ama yazıda başka iki insanlar.Christopher Marloweun ölümünü takiben shakespeare yazmaya yayınlamaya başlıyor daha kibar daha lirik .Christopher Marlowe böyle biri diğil en azından yazılarında
Üç tane öyküden oluşan kısacık bir kitap fakat kesinlikle okunması gerekiyor.Hem klasik olması sebebiyle hem de kitabın verdiği mesaj açısından...Öykülerde iyilik, doğruluk, sevgi ve sefkat duyguları o kadar hoş anlatılmış ki iyiye ve guzele olan inancınızı tazeliyor.Hepimize keyifli okumalar dilerim.
Aşk bedende değil ruhta yaşanmali ve aşk, geçici değil sonsuz olmali tüm benliğiyle. Ve de çokça ve de çocukça olmalı tüm saflığıyla. Iste Balzac tamda boyle anlatıyor, asla birlikte yaşayamacakları iki sevgilinin hikayesini. Sürükleyici, bir solukta okumak isteyeceğiniz güzel bir yapıt olmuş