KIŞ Güneşi;yaşanmış bir göç hikayesi.
19.yüzyılda Kuzey Kafkasya, Rus birliklerinin zulüm,yıldırma ve savaş politikaları yüzünden zor zamanlar yaşanmaktaydı.Kafkasya halkı ise tedirgin bir bekleyişte. İyiden iyiye çığrından çıkan Ruslar, işgal ettiği Kuzey Kafkasya topraklarında yaşayanlar halka, ya göç edeceksin ya da dinini değiştirip Rus olacaksın diye baskı yapmaya başlamış. Bunu asla kabul etmeyen şerefli Kafkas halkı, vatanlarını terk etmek zorunda kalsalar da asla özkimliklerinden vazgeçmemişler. İşte bu kitap, Dağıstan'da yaşayadığı topraklardan,özkimliğini terketmediği için sürgün edilen Durak Bey ve onun gibi pek çok kişinin yaşamış olduğu bir göç hikayesini anlatmakta...
.
Otacı ailesi; Vatanı bildiği o çok sevdiği düşler diyarı Dağıstan topraklarından göç ederken, çıktığı bu sürgün yollarında bir sürü sıkıntılarla karşılaşır.Bu yolculukta açlık,yokluk,soğuk,endişe,gurbet,ayrılık,aşağılanmalarla karşılaşsalar da,onlar hiçbir zaman umutlarını ve gururlarını kaybetmez.Aileye yeni fertler katılmış olsa da onlar yine de vatan arayışıyla göçlerine devam etmişler. Kitabı okurken bu aileye bayıldığımı söylemek istiyorum.Sevgi,saygı,bağlılık,huzur hep onlarlaydı çünkü aile kavramını yazar öyle güzel anlatmış ki hayran olmamak elde değildi.Göçmen kuşlar gibi oradan oraya sürüklenen Otacı ailesi, nihayet köklerini salabilecekleri,bu benim vatanım diyebilecek bir yere kavuşacakken de kitap bitti. Kafamda deli sorular kaldı.
Aile Oltu'ya yerleşti mi? Recep Safiye'sine kavuştu mu? Kitabın başındaki yer alan Orhan Bey ve ailesine ne oldu ? Şimdi bunların cevabını öğrenebilmek için dört gözle ikinci kitabın çıkmasını bekliyorum.Ben çok etkilendim bu göç hikayesinden.Onlarla oradan oraya savrulup durdum. Onlarla ağladım,onlarla güldüm. Bazı yerlerinde gözyaşlarıma hakim olamadım. O kadar emek verdikleri konakta aşağılanmaları, o yaşlı Kafkas dedenin dans etmesi, Durak Bey'in canı kadar sevdiği Güneş'i için
ağlaması hele de bayram sabahlarını anlattığı o satırlar yok mu? Başka bir şey söyleyemiyorum. Okuyun okutun. Gerçeklere dayanan bu özel kitap okunmayı hak ediyor. Şiddetle tavsiye ediyorum. .
Kesinlikle mükemmel. Serinin 3. kitabı olarak göz dolduruyor. Şaşırtıcı süpriz bir sona sahip. Bana göre Labirent , Açlık Oyunları'na göre daha iyi tanımlanmış. Sıkmayan bir betimleme tarzı var. Eğer okumadıysanız ilk iki kitabı lütfen okuyun.