Tasavvuf-i İslami ve Fünun-ı Cedide ve Felsefe

Büyüyen Ay Yayınları

Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi

220,00 TL
160,60 TL
%27 indirim
Kazancınız
:
59,40 TL
Tasavvuf-i İslami ve Fünun-ı Cedide ve Felsefe Hakkında Bilgiler
Türü: Din Felsefesi Kitapları
Sayfa Sayısı: 224
ISBN: 9786257608725
Kapak: Ciltsiz
Kağıt Tipi: 2. Hamur
Basım Tarihi 2022
satis-icon
Satış Rakamları 1 adet satılmıştır.
Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi
Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi
Daha fazla bilgi Yazar Profili
Kampanya
  • Ürün Özellikleri
  • Tasavvuf-i İslami ve Fünun-ı Cedide ve Felsefe Kısa Özet

    “İnsan hayır ve şer istidadâtından her ikisini de câmidir. Yalnız bu iki istidattan birisinin üstün ve galip gelmesi, terbiye semeresidir. Nefs-i emmârede olan bir adamın hiçbir salâha istidâdı olmasaydı, tabii olarak asla ondan kurtulmaması lazım gelirdi.

    Emmâre sıfatları, hiçbir vakit “vicdân-ı ahlâkî” denilen ve seyr u sülûkta “ruh” lafziyle tarif olunan hüviyet-i insâniyyenin tamamen iptal ve imhâsına muktedir olamaz. Vicdân-ı ahlâkî, en iğrenç fenalıklar içinde dahi nefsine galebe edecek kudreti hâizdir. En fenâ bir adamın pişman olduğu kendi kendinden nefret ettiği dakikalar olur ki işte bu, vicdân-ı ahlâkînin muvakkat bir galebesi demektir. Vicdân-ı ahlâkî tabiri, eski mutasavvıflar nezdinde kullanılmış değilse de biz, bu tabiri pek lazım ve muvâfık buluyoruz. Zira “ruh” kelimesi pek muhtelif mânâlara geldiğinden ve esasen nefis ve ruh bir mânâya olduğundan nefse mukâbil düşen hayr işleyen ve şerri fark edene vicdân-ı ahlâkî demek pek muvâfıktır.

    Vicdân-ı ahlâkînin sıfât-ı mümeyyize ve kâşifesi şunlardır: İnsâf, adâlet, incizâb, hayr, ulviyet, îtirâf-ı hak. İşte nefs-i emmâre sahibi bir adamı, noksanlıklarını itiraf etmekle kemâle ermeye sevk eden şey, bu vicdân-ı ahlâkîdir.

    Vicdân-ı ahlâkî hakkında iki fikir vardır. Birtakımına göre vicdân-ı ahlâkî, asla Hak’tan sapmaz ve aldanmaz. Hiçbir vakit hayra şer, şerre hayr demez. Bu hususta her ne yapılsa, vicdân-ı ahlâkîyi iğfâl mümkün olamaz. O bir hâkimdir ki insanın idrakinin sadr-i ikbâlinde oturur ve daima kötü davranışlarını fâilinin yüzüne çarpar.

    Diğerlerine göre vicdân-ı ahlâkî dahi terbiyeye göre değişir. Bizâtihi hayır ve şerri fark etmeye muktedir olamaz. İnsanlık tarihinde birçok fenalıklar görüyoruz ki bunları yapanlar, hep hayır nâmına yapmışlar ve tebcîl edilmişlerdir. Mesela birtakım putlara insan kurban etmek gibi. Bunu yapanlar büyük bir hayır yapmış olmak inancında idiler ve bu fiillerini vicdânları tamamen takdir ediyordu…

    Vicdân-ı insanînin aldanmadığı cihet “hayır ve şerrin ayrı ayrı şeyler olduğuna ve bizâtihi hayır bulunduğuna imânıdır. İşte vicdânın aldanmadığı cihet budur. Lâkin hayır ve şerrin eşkâli hakkında aldanabilir. Din, ahlâk, sülûk işte bu aldanış sebebiyle lâzımdır. Eğer insanlar, bu hususta aldanmak tehlikesine maruz kalmasaydılar, vicdânlarının sadasından başka emir ve düstûra muhtaç olmazlardı.”

     
  • 2. Hamur

Tasavvuf-i İslami ve Fünun-ı Cedide ve Felsefe Hakkında Yorumlar

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.