Mevlânâ’nın İzinde Öze Dönüş

Tasavvuf, insanın hakikati arayış yolculuğudur. Bu yolculuk, yalnızca bilgiyi edinmekle kalmaz; aynı zamanda kalbin incelmesi, ruhun olgunlaşması ve insanın kendi içindeki derin sırları keşfetmesiyle anlam kazanır. Tasavvuf, bilginin ötesinde bir hal ilmidir; akıl ve kalbin, aşk ve marifetin, sabır ve teslimiyetin bir dengesidir. 
Bu kitap, tasavvufun kadim öğretilerine bir pencere açmayı amaçlamaktadır. Yolunu arayanlara bir rehber, hakikate susamış gönüllere bir su, kendi özüne dönmek isteyen ruhlara bir ayna olmayı hedeflemektedir. Sayfalar arasında ilerlerken, yalnızca kelimelerle değil, kalbinize dokunan manalarla da karşılaşacaksınız. Mevlânâ’nın aşkından Yunus Emre’nin sadeliğine, Hallâc-ı Mansûr’un feryadından Hacı Bektaş-ı Velî’nin hikmetine uzanan bu yol, sizi bir anlam denizine davet ediyor.
Bu kitabı yazarken, tasavvufun derinliklerinde bir yolcu olmanın sorumluluğunu ve heyecanını hissettim. Kaleme aldığım her satırda, bir hakikat kırıntısını aradım; gönüllerde bir huzur, düşüncelerde bir ufuk açılmasına vesile olmayı diledim. Eğer bu kitap, okuyanın kalbine bir damla aşk, bir nebze hikmet, bir zerre huzur katabiliyorsa, amacına ulaşmış demektir.
Bu eserin, tasavvufa ilgi duyan her gönüle bir dost, bir yoldaş olmasını temenni ediyorum. Hakikate giden bu ince yolda, Mevlâ her birimizi sabır, aşk ve irfanla yürüyenlerden eylesin.