BKM Kitap olarak hayata açılan ilk kapıdan elimizi sımsıkı tutarak geçmemizi sağlayan öğretmenlerimizin ve öğretmen adaylarımızın varlığını çok önemsiyoruz, Türkiye’nin geleceğinin onların elinde büyüyen çocuklarımız ve gençlerimizin başarılarında daha da aydın ve güçlü olacağını biliyoruz. Bu bakımdan onlara özel hazırladığımız okuma listesi ile birbirinden değerli öğretmenlerimizin meslek yaşamlarına duyduğumuz saygıyı bir defa daha dile getiriyor, kendilerine kucak dolusu sevgilerimizi sunuyoruz.
Eğitim Felsefesi – Mustafa Günay
Öğretmenlerimizin eğitim hayatlarındaki önemi ve anlamı bir defa daha altını çizmek ve derinlemesine bir okuma yapmak için akıcı diliyle dikkat çeken bir kitapla başlayalım. Eğitim felsefesinin temel kavram ve sorunlarıyla birlikte bu alanda düşünce tarihinde ve çağımızda etkili olmuş eğitim anlayışlarını ele alan eser, tam da bu bakımlardan son derece okunmaya değer. Kitapta özellikle savunulan konulardan biri, eğitim sorunlarını inceleyip değerlendirirken insan felsefesinden kaynaklanan bir açıdan yola çıkılmasıdır. Eğitimin insan için önemi, kitabın sonunda yer alan önemli filozofların eğitimle ilgili metinleriyle daha da net olarak vurgulanmakta.
Etkili Öğretmenlik Eğitimi – Thomas Gordon
İşte kaynak niteliğinde bir meslek kitabı. Daha çok öğretmen adaylarının dikkatini çekecek kitapta, eğitim sırasında her yaştan öğrencinin en iyi özelliklerini, potansiyellerini ve yeteneklerini ortaya çıkarmaları için son derece yardımcı bir eser karşımızda. Yazar ve eğitmen Dr. Thomas Gordon’un sıra dışı eğitim programına dayanan Etkili Öğretmenlik Eğitimi (EÖE)ile kitapta, öğrenciler problem getirdiğinde ne yapılması gerektiği, dinlenmediğinizde bunun nasıl önüne geçilebileceği, öğrencileri incitmeden çatışmaları nasıl çözülebileceği ve öğrencilerin yaratıcılık ve öğrenme kapasitelerinin nasıl geliştireceği konuları da aktarılıyor.
112 Öğretmenliğime Notlar – Müjdat Ataman
Yıllarını eğitim hayatına veren yazar Müjdat Ataman kitabında şöyle diyor: “Öğretmenlik; her günü bir diğerinden farklı, tekrarı olmayan muhteşem bir meslek ve uzun bir öykü. Öğretmenliğe yeni başlayanlar için yaşanmışlıklardan, örnek olaylardan yola çıkarak akılda bulunsun diyerek yazıyorum.” Ataman, en değerli mesleklerden öğretmenliği uzun bir yolculuk olarak değerlendiriyor ve bu yolculuğun paylaştıkça güzelleşeceğine inanıyor. Öğretmenliğin “öğretmek ve öğrenmek” olduğunu söyleyen Müjdat Ataman, 112 Öğretmenliğime Notlar adlı kitabında deneyimlerinden gelen önerilerini paylaşarak öğretmenlere adeta rehberlik ediyor.
Otizmi Olan Çocuklara Zihin Okumayı Öğretmek – Patricia Howlin, Simon Baron Cohen, Julie Hadwin
Günümüzde bir hastalık değil, bir farkındalık olan otizm ile ilgili bilinçlendirme çabalarına gerek sosyal sorumluluk projeleriyle gerekse kamu spotlarıyla dikkat çekiliyor. Eğitimin eşit bir hak olarak kabul edildiği anayasamızdan yola çıkarak otizmli öğrencilere özel eğitim için öğretmen ve öğretmen adaylarına yardımcı olacak bir kaynak karşınızda. Çünkü bir gün sınıfınızda bir otizmli öğrenciniz olabilir ve ona sahip çıkarak nasıl gerçek bir öğretmen olduğunuzu ortaya koymak durumunda kalabilirsiniz. Diğer öğrencileri ve onların ailelerini otizm ile ilgili bilgi vererek aydınlatmak sizi gerçek bir öğretmen yapacaktır. Buradan yola çıkarak otizm ve benzeri güçlükler çeken çocukların başkalarının düşünceleri, inançları, istek ve niyetlerinden anlam çıkarabilmelerine yönelik çok sayıda ve nitelikli çalışmalara yer veren bir kitap karşınızda. Otizmi olan çocuklara zihin okumayı öğretme, yani “zihin kuramı”, yoksunluğunun çocukların diğer alanlarda gösterdikleri işlevleriyle ilişkisini araştırmakta ve aynı zamanda başkalarının zihinsel durumlarını anlamayla ilişkili becerileri artırmak üzere birçok deneysel çalışma tanımlamaya çalışan bir alan olmuştur. Bu rehber kitap, sınıfında otizmli öğrencisi olan öğretmenlere, özel eğitim öğretmenlerine, eğitim ve klinik psikologlarına, konuşma ve dil terapistlerine ve otizmi olan çocuklara bakım veren kişilere yönelik hazırlanmış kapsamlı bir araştırma içermetedir.
Öğretmenliğin Dönüşümü – Ahmet Yıldız
Ekonomi merkezli yaklaşımın eğitim alanında özellikle merkezi standart sınavlarla kendini gösterdiğini ileri süren kitap, merkezi standart sınavların pedagojik mantığına soru işareti getirmektedir. Kitap ayrıca, anaakımı savunan bilim insanlarının öğretmenlere getirdiği "öğretmenler okumuyorlar, kendinilerini geliştirmiyorlar, yaşam boyu öğrenme çağına uygun davranmıyorlar, az çalışıyorlar, çok tatilleri var, ilgisizler vs." gibi ifadelere de değinerek öğretmenlik mesleğine yönelik saldırıları ve mesleğin dönüşümünü ele almaktadır. Az sayıdaki Türkçe kaynaklardan biri olan kitap, bu boşluğun doldurulmasına yönelik bir katkı olması amacıyla hazırlanmıştır.
Duygusal Zeka –Bircan Yıldırım
Çevremizdeki birçok insan gibi öğretmenlerin de sıkıntı, stres, endişe ve kaygı yaşadıklarını bilmeyen yoktur. Bu sorunlar daha çok günlük yaşamın ve belirsizliklerin getirdiği sorunlardır. Yaşamda her sorunu çözümleyemeyiz ancak çözümleyemediğimiz bu sorunlarla baş etmeyi öğrenebiliriz. Öğretmenlerinde yoğun iş yaşamlarındaki zor süreçleri göz önüne alarak ayakta kalabilmeleri için duygularına yönelmekte fayda olduğunu düşünüyoruz. Bu kitap, bilinçaltı inançlarını yeniden yapılandırma teknikleriyle kodlayabileceğini, yaşamını bilinç seviyesinde duygusal zekânı geliştirerek yeniden nasıl şekillendirebileceğini armağan olarak veriyor.
Aptallaştıran Eğitim – John Taylor Gatto
ABD eğitim sistemi içinde yıllarca öğretmenlik yapmış bir eğitimcinin itiraflarından oluşan kitap, bir vicdan hesaplaşmasının adeta dışa vurumu. Kitap, tam da adının çağrıştırdığı şeyi söylüyor: Okul eğitiminin işlevi ve doğası gereği aptallaştırdığını. Yazar John Taylor Gatto’ya göre, eğitim reformu gereksiz çünkü okullar kendilerine biçilen rollere uygun olan işlevi ve tam da kendilerinden bekleneni yerine getiriyor. Kitap boyunca ABD tarihinden birbirinden ilginç örnekler verilmesiyse son derece dikkat çekici. Kitabı okurken ABD ve eğitim sistemi hakkında anlatılanları düşünecek, bir yandan da ülkemizin eğitim pratiğini irdelemekten kendinizi alamayacaksınız.
Kişilik Gelişiminde Cezasız Eğitim – Adem Güneş
Birçok yetişkin cezasız çocuk eğitimi olamayacağına inanır ve çocuğun neyin doğru, neyin yanlış olduğunu öğrenebilmesi için cezanın iyi bir eğitim yöntemi olduğunu düşünür. Cezanın çocuk psikolojisindeki yeri ve yetişkinliğe etkisini konu alan kitap, Pedagog Adem Güneş’in çocukluktan yetişkinliğe kişilik gelişimini inceleyen yönüyle öğretmenler için son derece faydalı bir çalışma.
Jacques Rancièr, Cahil Hoca kitabının hikayesinde hem eğitim üzerine özgün bir düşünce sunuyor, hem de zekâların eşitsizliğini ve bilgi hiyerarşisini bahane eden toplumsal eşitsizlik algısına önemli eleştiriler getiriyor. Cahil Hoca, eğitimciler ve eğitim sistemi üzerine kafa yoranlar için olduğu kadar siyaset felsefesiyle ilgilenenler için de ufuk açıcı bir kitap. Eserin konusu ise şöyle: 1818'de sürgünde bir devrimci olan Jacotot Belçika'da Fransız edebiyatı okutmanı olarak yarı-zamanlı bir iş bulur. Tek kelime Fransızca bilmeyen Flamanlara, kendisi de tek kelime Flamanca bilmediği halde hocalık etmek zorunda kalır. İki dilli bir Fénelon baskısı koşar imdadına; öğrencilerinin kendi kendilerine Fransızca ve Telemak'ı öğrenmelerine kılavuzluk eder. İnsanın bilmediğini de öğretebileceğini gösteren bu tuhaf deneyin sezdirdiği kaçınılmaz sonucu anlamakta hiç gecikmez Jacotot; bilen ile bilmeyenin, öğreten ile öğrenenin, kol emekçisi ile zihin emekçisinin, kısacası zekâların eşitliği.
Duygusal Eğitim – Gustave Flaubert
Öğretmenlerimize ilgilerini çekecek bir roman önerisiyle listemize son veriyoruz: Dünyaca ünlü yazar Gustave Falubert’in 19. yüzyıl Fransız edebiyatının başyapıtlarından biri sayılan ve 20. yüzyıl romanını şekillendiren eseri karşınızda. Çağdaş romanın öncüsü olma niteliğini taşıyan Duygusal Eğitim, arka planında Flaubert'in en ince ayrıntısına kadar gözlemleyip analitik bir zekâyla kusursuzca aktardığı Temmuz Monarşisi, 1848 Devrimi ve II. Cumhuriyet dönemiyle tarihçilerin de başvuru kitaplarından biri olmayı başarmış bir yapıt olarak kabul ediliyor. Konusu ise son derece ilgi uyandırıcı: Paris'e eğitim almak üzere gelen on sekiz yaşında taşralı bir genç olan Frédéric Moreau'nun, sanatı, siyaseti, dostluğu, iktidar hırsını ve saf aşkı öğrenip deneyimlemesinin; monarşi, cumhuriyet ve imparatorluk arasında gelgitler yaşayan Fransız toplumunda kendine bir yer edinme arayışının, başka bir deyişle kayıp bir gencin hikâyesidir.