Bilim kurgu kitabı okumak hayal gücünü geliştirerek sizi farklı dünyalara götürdüğü için eğlencelidir. Sizin için en iyi bilim kurgu kitabı ise okumaktan en çok keyif aldıklarınızdır. İlk bilim kurgu kitabı Samsatlı Lukianos tarafından MS 200 yılında yazılan, aya yapılan yolculuğu anlatan "Gerçek Bir Hikaye" isimli kitabıdır. Bilim kurgu kitapları genellikle yazıldıkları çağların ilerisine dair teorileri, ütopyaları veya distopyaları anlatır. Daha önceki dönemlerde robotlarla insanların savaşı, başka gezegenlere yolculuk veya uzayda yaşam gibi konular daha çok dikkat çekerken günümüzde yazılan bilim kurgu kitaplarında yapay zeka ve alternatif gerçeklik gibi konular da yer alır. Bu tür kitaplar okuyucuya bugünün sınırlarını zorlayan fantastik senaryolar sunarak gerçek dünyadan kaçış ve keşif imkânı sağlar. Bu nedenlerle bilim kurgu kitabı yazmak geniş bir bakış açısına sahip olmayı gerektirir.
Bilim kurgu kitapları okumak aynı zamanda okuyucuya empati yeteneğini geliştirme fırsatı da sunar. Bu tür kitaplar genellikle farklı kültürlerden, türlerden ve gezegenlerden karakterleri içerir ve okuyucuyu bu karakterlerin dünyalarına ve deneyimlerine daldırır. Bu da okuyucunun başka insanların bakış açılarını anlama ve farklı perspektiflerden düşünme becerisini geliştirmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, bilim kurgu kitapları genellikle gelecekteki olası senaryoları ele alırken, günümüzdeki sosyal, politik ve çevresel meselelere de ışık tutar. Bu da okuyucuyu dünyadaki mevcut sorunları daha derinlemesine anlamaya teşvik edebilir. Sadece eğlenceli bir maceraya atılmak için değil, bakış açınızı daha da genişletmek için bilim kurgu kitapları okuyabilirsiniz. Başlangıç için hangi bilim kurgu kitaplarını okuyabileceğinize dair ipuçları edinmek için tüm zamanların en iyi 100 bilim kurgu kitabı gibi listelere göz atabilirsiniz. Biz de bu yazımızda sizler için bir liste hazırladık. İşte editörlerimizin sizler için seçtiği en iyi bilim kurgu kitapları.
1894 yılında İngiltere’de doğan Aldous Huxley yirmili yaşlarında şiir ve öyküler yazmaya başlamıştır. Edebiyat dünyası yazarı 1921 yılında yazdığı “Krom Sarısı” adlı romanıyla tanımıştır. Huxley’in çağdaş toplumun kusurlarını acımasızca hicveden zeki kurguları ve taşlamaları, kitaplarının ve kendisinin popülerleşmesini sağlamıştır. Yazar toplumun tehlikeli bir şekilde kontrolden çıkmakta olduğunu hissetmiş ve karmaşaya gösterdiği düşünsel tepkileri kaleme almıştır. Romanları dışında Kadim Felsefe gibi düşünsel eserleriyle de tanınan yazarın hayatı 1963 yılında Amerika’da son bulmuştur.
1932 yılında yayımlanan Cesur Yeni Dünya distopya edebiyatının en güçlü örnekleri arasında yer almıştır. Yazar kitapta eleştirel bakış açısını hayal gücü ile birleştirmiş ve ustaca taşlamalarla harmanlamıştır. Huxley’in kaleme aldığı bu eser Birinci ve İkinci Dünya Savaşı arasındaki dönemde hayat bulmuştur. Eserde o yılların karamsar atmosferini güçlü şekilde hissetmek mümkündür. Gelişen teknolojinin insanlık üzerindeki etkisine dikkat çeken ve savaşın olumsuzluğunu dile getiren yazar, kitabını İkinci Dünya Savaşı’ndan bir yıl sonra tekrar gözden geçirir ve yeni önsöz ekler. Süreç, kitabın dikkat çeken cümlesini doğrular şekildedir: “Şu an yeni bir takvimin içindesiniz!”. Bu cümle eskiden kesin bir kopuş anlamına gelmekle birlikte, uygulanacak yeni proje ve paradigmanın da ilanı olmuştur. Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya kitabını yazarken Rus yazar Zamyatin’in “Biz” isimli eserinden ilham almıştır. Huxley eserinin ismini koyarken de William Shakespeare’in Fırtına oyunundan esinlenmiştir.
Amerikalı bilim kurgu yazarı Frank Herbert, 8 Ekim 1920’de Washington’da dünyaya gelmiştir. Üniversiteden mezun olduğu 1938 yılı ve sonrasında gazeteci, kitap eleştirmeni, akademisyen ve çevre bilimci olarak çalışmıştır. İlk bilim kurgu öyküsü “Looking for Something” 1947 yılında aylık periyotta yayımlanan Startling Stories dergisinde yer almıştır. Yazarlık kariyeri bu öyküyle birlikte başlayan Herbert çevrebilim ve disiplinlerarası çalışmalarla ilgili eğitimler vermiş, 1972’de Vietnam ve Pakistan’da ekolojik kriz danışmanlığı görevini yapmıştır. Yazarın en dikkat çeken kitabının yaratım süreci, kendisinin çevre bilime verdiği önemle doğrudan ilgilidir. Yazar 1986 yılında Madison Wisconsin’de hayata gözlerini yummuştur.
Yazar, dünya çapında tanınmasını sağlayan Dune serisinin ilk kitabını 1965 yılında yayımlamıştır. Hem Hugo hem de Nebula ödüllerini alan altı ciltlik seri, Dune gezegeninin tanıtımı ile başlar. Beyazperde de izlediğiniz Dune birçok bilim kurgu romanı ve Star Wars da dahil olmak üzere birçok filme ilham kaynağı olmuştur. Okur kitabın ilk sayfasından son satırına kadar her yerinde derin bir susuzluk hissi ile baş başa kalır. Bu özellikle çevre bilincine dikkat çeken önemli bir vurgudur. Gezegen insanları, günümüzde düşünülmeden zarar verilen orman, akarsu ve yemyeşil çayırlar için kendilerini feda etmekten çekinmemektedir. Dune evreni yazar tarafından detaylı şekilde işlenerek destansı bir yapıt olarak ortaya çıkmıştır.
19. yüzyıl sonları ve 20. yy başlarında yaşamış İngiliz yazar Herbert George Wells (1866-1946) bilim eğitimi almış ve bilimsel çalışmalara ilgi duymuştur. Akademik uyumu olmayan, kendine has yazma ve çalışma stili ile gazetecilik ve yazarlık da yapan Wells, bilimsel sosyalizm düşüncesine sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. Ütopya türünde yazdığı eserlerde bu çizgiden hiç ayrılmayan yazarın kitapları kendisinden sonraki yazarları da etkilemiş ve bazı sinema filmlerine de konu olmuştur.
Wells’in Zaman Makinesi eseri “Bütün insanlar doğal olarak bilmek ister” cümlesinin, geçmişte olan ve gelecek zamanda olacak her şeyi bilmekle ilgili olduğu bir kurgu üzerinden yürümektedir. Eser teorik temel olarak geometrik boyutlara konumlanmıştır. Başkahraman zaman gezgini, bilimsel ve entelektüel tartışmalar yaptığı arkadaşlarına zamanın uzayın bir boyutu olduğu fikrini anlatmaktadır. Zaman gezgini bu fikrin ispatı olarak “Zaman makinesi”ni ortaya çıkarır ve zamanda yolculuğu ispatlar. Heyecan verici kitap okurun akıl, algı ve bilimsel keşiflerle ilgili sınırlarını zorlamış, yeni ufuklar açmıştır. Wells araştırmaları uzmanı Patrick Parrinder yazarın bu kitapla hem kendisinin hem de toplumun ölümünün ötesine geçme fikrini göstermeye çalıştığını savunmaktadır. Hem ütopik hem distopik olan kitap birbiri içinden umut ve umutsuzluğu yaratan ince kurgusuyla da okunması gereken en iyi 10 bilim kurgu kitabı arasında yer almıştır.
1952 yılında Birleşik Krallık’ta doğan Douglas Noel Adams çağımızın mizahi bilim kurgu türünün en önemli temsilcileri arasında yer almıştır. Yazar 24 yaşındayken radyo metinleri yazmaya başlamıştır. Otostopçunun Galaksi Rehberi de Adams’ın 1970’li yılların sonunda BBC’de radyo oyunu olarak kaleme aldığı eserler arasında yer almaktadır. Yazarın otostopla yaptığı ve içinde Türkiye’nin de yer aldığı Avrupa yolculuğu, kitabın temellerinin atıldığı bir süreç olmuştur. Radyo oyununun ilk bölümü 8 Mart 1978 günü sabah saatlerinde yayınlanmış ve daha ilk bölümlerinden itibaren büyük bir hayran kitlesi kazanmıştır. Altıncı bölümden sonra kült olan Rehber için yayınevleri ve kayıt stüdyoları Douglas’a baskı yapmaya başlar. Adams bu süreçte BBC’den prodüktörlük teklifi alır ama çok kısa sürede bu işten sıkılır. Birkaç ay sonra kült bilim kurgu dizisi Dr. Who’da iki yıl boyunca senaryo müdürlüğü yapmaya başlamıştır.
Otostopçunun Galaksi Rehberi 1979 yılında Pan Books tarafından yayımlanmış ve çok kısa sürede en çok satanlarda ilk sıraya yükselmiştir. Üç ayda 250 bin kopya satan kitap, ikinci seri radyo programını da beraberinde getirmiştir. 1980 yılı Ocak ayında yayına giren bu seriden sonra, türünde bir öncü olan kitap piyasada birçok kişi tarafından alıntılanarak kullanılmaya başlanmıştır. Yazar 1981 yılından sonra kara film havasında, paranormal olayların ve absürt komedi içerikli korku temalı kitaplar yayımlamıştır. Douglas Adams Mayıs 2001 tarihinde egzersiz yaparken kalp krizi geçirerek yaşama veda etmiştir.
Yazar Andy Weir için parçacık fizikçisi ve elektronik mühendisi ebeveynleri sayesinde bilim ve teknoloji dünyasının içine doğmuştur demek mümkündür. Çocukluk ve gençlik dönemi boyunca Isaac Asimov, Arthur C. Clarke, Robert Heinlein gibi bilim kurgu duayenlerinin kitaplarını okumuştur. Kitapların yanı sıra fazlasıyla Doctor Who izleyerek de büyüyen Weir, 20 yaşlarındayken yazılımcı olarak AOL şirketinde, popüler oyun Warcraft II’nin kod yazımında çalışmıştır. 1999’da AOL başka bir şirketle birleşince işini kaybeden Weir, aldığı kıdem tazminatını hayalini gerçekleştirmek için kullanır: Kurgu yazmak. Yazdığı romanlar defalarca reddedilir ancak o yazmaya devam eder. Belli bir süre sonra yayınevlerine dosya göndermek yerine hobi olarak kendi web sitesinde yazılarını yayımlamaya başlar.
2009 yılında uzaya duyduğu ilgiyi ve konuyla ilgili araştırmalarını kurguya yansıtarak, Mars’a yapılacak insanlı bir yolculuğun nasıl olabileceğini hayal etmiş ve bu hayaller zamanla, alaycı başkarakter Mark Watney’e evrilmiştir. Böylelikle Marslı ortaya çıkmaya başlamıştır. Yazar öncelikle Marslı’nın bölümlerini web sitesinde sırayla yayımlamış ve kısa sürede bilim insanlarından oluşan birkaç bin takipçi kazanmıştır. Serinin bölümleri tamamlanınca tamamını e-kitap şeklinde web sitesinde yayımlamıştır. Hayranlarının baskısıyla Marslı Kindle versiyonu olarak Amazon’da mümkün olan en ucuz fiyata, 99 sente satılmaya başlamış ve üç ayda 35 bin kopya satışa ulaşmıştır. Bu başarının hemen ardından yayıneviyle anlaşma yapan Weir aynı zamanda kitabın film hakları için de ünlü bir şirketle anlaşmıştır. Böylelikle yazar, basılı versiyonu bir milyondan fazla satan kitabın ve 2015’in en geniş bütçeli filminin fikir babası olmuştur.
Ursula K. Le Guin 1929’da ABD Kaliforniya’da doğmuştur. Kültürel çeşitlilik fikrinin hâkim olduğu bir ortamda üç erkek kardeşi ile birlikte büyüyen Le Guin, Massachusetts-Radcliffe College’da lisans eğitimini tamamlamıştır. Daha sonra Columbia Üniversitesi’ni bitirmiş ve yüksek lisansını “Fransa ve İtalya’da Orta Çağ ve Rönesans Dönemi Edebiyatı” üzerine yapmıştır. Yazar 2018 yılında Oregon’da hayata gözlerini yummuştur. Le Guin 1960’lı yıllarda bilim kurgu türünde eserler yazmaya başlamış, ilk öyküsü 1962’de yayımlanmıştır. 1969 yılında yazdığı Karanlığın Sol Eli romanıyla Hugo ve Nebula ödüllerinin sahibi olmuştur.
Le Guin’in 1974 yılında yayımlanan ütopik bilim kurgu romanı Mülksüzler ile de Hugo ve Nebula ödüllerini kazanmıştır. Dünya tarihi boyunca var olan sistemsel çatışmaları bütüncül bir bakış açısıyla eleştirmiştir. Roman ABD ve Rusya arasındaki Soğuk Savaş eleştirilerinden dolayı dikkat çekmiştir ve günümüzde de büyük bir ilgiyle okunmaktadır. Kitabın iki farklı yönetim sistemine sahip gezegenlerde kurguladığı olay örgüsü, siyasi ve sistematik eleştirilerini ortaya koyduğu için önem taşımaktadır.
1975 yılında Kuzey Carolina, ABD’de doğan Hugh Howey bilim kurgu serisi Wool ile tanınmıştır. Yazar, bu serinin bir kısmını Amazon’un “Kindle Direct Publishing” sistemi aracılığı ile bağımsız olarak yayımlamıştır. Daha sonra yayıncılık ve tüm e-kitap haklarını koruyarak, farklı ülkelerdeki büyük yayınevleri ile dağıtım anlaşmaları imzalamıştır. Yazarın başarısını bir kez daha ispatladığı Kum romanı, bir kıyamet sonrası eseridir. Roman dünya yüzeyindeki kum ve toz bulutu nedeniyle insanlığın yer altında yaşamaya zorlandığı bir gelecekte geçmektedir. Eserde kumun altında kalan eski dünyaya ulaşarak kendini kanıtlamak ve hayatını kazanmak isteyen Palmer’ın, diğer kardeşleri ve yaşadıkları kasaba üzerinden kurgulanmış etkileyici hikâyesi yer almaktadır.
Feminist edebiyatın önde gelen temsilcilerinden Charlotte Perkins Gilman 1860 yılında ABD’de doğmuştur. Dönemin hümanist ve kadın hakları savunucuları arasında yer alan Gilman, kadınların görünmeyen emeğini reddederek uzmanlaşma, eğitim ve kamuda çalışma haklarını savunmuştur. Kadın hakları eylemcisi olarak toplantılarda, mitinglerde konuşmalar yapmıştır. Kadınların ekonomik bağımsızlıklarını elde etmeleri için çalışan, özgün sosyal reform teorilerini içeren “Kadınlar ve Ekonomi” makalesi, Türkçeye henüz çevrilmemekle birlikte birçok dile çevrilmiş ve ders kitabı olarak da okutulmuştur.
Gilman tarafından kaleme alınan Kadınlar Ülkesi, yazıldığı günden bu yana sıkça okunan feminist ütopyanın ilk örneklerinden sayılan özel bir kitaptır. Kitapta üç erkeğin bir şekilde kendilerini içinde buldukları “Kadınlar Ülkesi”nde yaşadıklarını ve erkeklerden uzak bir dünyada kavganın, çekişmenin olmadığı barışçıl ve paylaşımcı toplum modeli anlatılmaktadır.
Birçok yazarın esinlendiği için gurur duyduğunu söylediği yazar Yevgeni İvanoviç Zamyatin 1884 yılında Rusya’da doğmuştur. 1905 Rus Devrimi zamanlarında devrim yanlısı hareketlerde yer alan yazar ilk büyük edebi başarısını 1911 yılında yayımlanan “Uezdnoe” ile kazanmıştır. 1914 yılında savaş karşıtı hikâyesi nedeniyle tutuklanan ve yargılanan Zamyatin, çağdaşı Maksim Gorki’nin iltifatlarını kazanmış bir yazardır.
Yazarın 1920 yılında kaleme aldığı kitabı Biz kendi ülkesinde ancak 1988 yılında yayımlanmıştır. Roman daha sonraki yıllarda, aynı tarzda yazılan eserler için prototip niteliğindedir. 26. yüzyılda geçen hikâye totaliter rejimle yönetilen, kendi benliğinden ve doğadan koparılmış, “biz” hâline dönüştürülmüş insanı anlatır. İsimleri bile olmayan, sayılarla çağrılan insanlar “sistem” tarafından sürekli denetlenmektedir. Teknoloji ve toplum düzeni açısından ütopik olarak yorumlansa da yaşayanların üzerindeki dikta rejimi karanlık bir distopyadır. Sovyetler Birliği’nde 1921 yılında yasaklanmış olan romanın İngilizce tercümesi 1924 yılında Birleşik Krallık’ta yayımlanır. Eser Aldous Huxley'in “Cesur Yeni Dünya” (Brave New World) ile George Orwell'ın “1984” isimli romanlarına esin kaynağı olmuştur. Günlük türünde yazılan roman, sistem üzerine distopik bir hicivdir.
1920 tarihinde ABD’nin İllinois eyaletinde doğan Ray Bradbury çocuk yaşta sinema ve kitap sevgisini kazanmıştır. Tam adı Raymond Dougles Bradbury olan yazar ekonomik olarak zor koşullar içinde yaşayan bir aileye sahip olmuştur. Liseye devam ederken fanzin ve çeşitli dergilere yazılar göndermiş ve Los Angeles Bilim Kurgu Derneği’ne katılmıştır. 1938 yılında resmi olarak liseden mezun olmasıyla akademik hayatı son bulan yazar gün boyunca LA’de gazete satar, gecelerini ise kütüphanede geçirir. Böylelikle kendi üslubunu oluşturmak için dönemin sağlam yazarlarının kitaplarını okumaya başlamıştır. 1942’de yazdığı “The Lake”, Bradbury’nin özgün üslubunun görüldüğü ilk eserdir. 1945 yılında “The Big Black and White Game” En İyi Amerikan Öyküsü seçilir. 1950 yılında yayımlanan Mars Yıllıkları romanı Ray Bradbury’nin başarısını tesciller.
Rad Bradbury’nin 1953 yılında yayımladığı Fahrenheit 451 distopik bilim kurgu türündedir. İsmini, kâğıdın 451 Fahrenheit’ta yanmasından alan eser, insanların düşünmesine ve sorgulamasına neden olabilecek her şeyin yok edildiği bir dönemi anlatır. Ateşi söndürmek yerine kitapları yakmakla görevlendirilmiş itfaiyeciler, kitabın atmosferinin ne kadar karanlık olduğuna dair bir bilgi vermektedir. İtfaiyeci Montag’ın sisteme sorgulamadan biat eden hayatı, komşusu Clarisse McClellan ile tanışana kadar devam etmiştir. Genç kız ile sohbet ettikçe içinde bulunduğu ideolojiyi, eşini, işini ve düzeni sorgulamaya başlar. Sayısız onur ödülü kazanan kitap kahramanın bu soruların yanıtlarını aramasıyla gelişmektedir.
1970 yılında New York’ta doğan Adam Fawer lisans ve lisansüstü derecelerini Pennsylvania Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Strandford Graduate School of Business'da İşletme Yüksek Lisans (MBA) eğitimini tamamlamıştır. Yazarın ilk romanı Olasılıksız 2005 yılında yayımlandığında oldukça çok ses getirmiş ve 18 dile çevrilmiştir. Eser aynı yıl International Thriller Writers Ödülünü kazanmıştır.
Eserin baş kahramanı bir epilepsi hastası olan David Caine’dir. Olasılık konusunda uzmanlığı olan akademisyen Caine bir gün ders esnasında kriz geçirir ve hastaneye kaldırılır. Böylelikle akademik kariyeri sona erer. Para kazanmak için uzmanlığını kumarda kullanmayı dener ancak işler istediği gibi gitmez. Bu arada bir bilimsel deneye katılarak olasılıkları ön görebilme yeteneğine sahip olur. Bu yeteneği sayesinde geleceği de görebilen Caine çeşitli kişiler tarafından ölüm tehditleri alır. Olasılık tahmini ile kendi kaçış planını kurgular.
George Orwell 1903 yılında Hindistan’ın Bengal eyaletinde dünyaya gelmiştir. Gerçek adı Eric Arthur Blair olan Orwell, İngiltere’de büyümüştür. Hindistan İmparatorluğu’nda çalışan İngiliz memur babası nedeniyle Hindistan’ın farklı bölgelerinde de yaşama ve bu bölgelerdeki yaşama doğrudan tanık olma fırsatına erişmiştir. 1911 yılında Eton Koleji’nde eğitimine devam eden Orwell, öğrencilik yılları boyunca edebiyata ve yazıya yoğun ilgi göstermiştir. Toplumda yaşanan adaletsizlikler hakkında bilinçlenen yazar sosyalist ideolojilere ilgi duymaya başlamıştır. Eğitiminden sonra Imperial Polis Koleji’ne katılarak Burma’da polis memuru olarak görev almıştır. Bu dönemde, Britanya İmparatorluğu’nun baskıcı politikalarını gözlemleyen Orwell, yaşadığı toplumsal adaletsizlik ve totaliter sistemden etkilenmiş ve eserlerinde bu sistemin eleştirilerine sıkça yer vermiştir.
Orwell’in 1949 yılında yayımlanan alegorik, distopik romanı 1984, “Büyük Birader” tarafından kontrol edilen totaliter bir dünyada geçmektedir. Bu dünyada bireysel özgürlük ve gerçeklik manipüle edilmiştir. İnsanların düşünceleri, geçmişleri ve hareketleri sıkı denetim altındadır. Oceania’nın gizemli ve diktatör lideri Büyük Birader her yeri gören göz olarak betimlenir. Bu göz düşünceleri kontrol ederek gerçeği manipüle eder ve bunun için devletin tüm kaynaklarını kullanır. Eserde totaliter rejimlerin baskısını, propaganda ve manipülasyonun etkilerini görmek mümkündür. İnsan hakları ve özgürlüklerle ilgili vurguladığı eleştiriler günümüzdeki yönetim sistemleriyle de bağdaştırılmaktadır. Bu nedenle eser her zaman güncelliğini korumaktadır.
Bilim kurgu kitabı okumayı sevenler için hazırladığımız listemizde Adam Fawer’in Empati isimli romanı da yer alıyor. Yazarın 2008 yılında basılmış kitabında hakikate dair bilgiye ilham ve keşifle ulaşılabileceğini savunan mistik gnostisizm felsefesi ve duyu - uyarım olan sinestezi konularını okumak mümkün. Kitap karşısındakine dokunarak onun istek ve arzularını kontrol edebilen özel yeteneklere sahip kişiler arasında geçen olayların kurgulanmasıyla oluşturulmuştur.
1973 yılında Connecticut, ABD’de doğmuş olan Stephenie Meyer Brigham Young Üniversitesi'nden İngilizce Edebiyatı derecesiyle mezun olmuştur. En bilinen eseri Alacakaranlık serisi ile uluslararası üne kavuşmuştur. Seri, dünya genelinde 50’den fazla dile çevrilmiş ve milyonları aşan satış rakamlarına ulaşmıştır. Kitaptaki karakterlerin popülaritesi, beş filmlik bir Hollywood serisini beraberinde getirmiştir.
Meyer’in kaleme aldığı ve 2008’de yayımladığı “The Host” da 2013 yılında sinemaya uyarlanmıştır. Türkçeye Göçebe olarak çevrilen kitap dünya dışı bir ırkın insanları ele geçirmesi ve dünyayı istila etmesini konu almaktadır. Varlıklar insan bedenlerine girerek bilinçleri silmektedir. Başkarakter Melanie kendi bedenindeki göçebe Wanda’ya direnir ve göçebe ruh, insanlık hakkında birçok şey öğrenir.
1972 Amerika doğumlu James Dashner spekülatif kurgulardan oluşan kitaplarıyla tanınmaktadır. Genel olarak bilim kurgu çocuk kitabı türünde eserler yazan Dashner’in en bilinen eserleri arasında yer alan Labirent: Ölümcül Kaçış kurgusu 5 kitaplık serinin içinde yer almaktadır. Seriden yola çıkılarak yapılan ve 2014, 2015 ve 2018’de yayınlanan filmlerin toplam gişe gelirleri genç yetişkin kitapları serilerine göre dördüncü en yüksek gişeli film olmuştur.
Yazarın kaleme aldığı “Labirent: Ölümcül Kaçış” kitabı distopik bilim kurgu tarzında yazılmıştır. Kitap güneş patlamaları ve ABD laboratuvarlarından yayılan bir virüsün insanlığın büyük kısmını yok ettiği dünyayı sahnelemektedir. Virüse bağışıklığı olan insanların bir araya toplanarak Labirent Deneyleri isimli bir projede kullanılması ile gelişen olayları anlatmaktadır.
Bilim kurgu yazarı Cixin Liu, 1963 yılında Çin’de doğmuştur. Edebiyat dünyasına ilk romanı olan “China 2185” ile önemli bir giriş yapmıştır. Yazar Çin’in en prestijli roman ödülü olan Galaksi Ödülünü 9 kez kazanmış, 2015 yılında “Üç Cisim Problemi” kitabıyla Hugo Ödülünü kazanmıştır. Liu 2017 yılında Ölümün Sonu adlı eseriyle de Locus En İyi Bilim Kurgu Romanı ödülünü kazanmıştır.
Çin’in en popüler bilim kurgu kitabı olan Üç Cisim Problemi 2006 yılında Science Fiction World’de serileştirilmiş ve 2008 yılında kitap olarak yayımlanmıştır. Kitap uzaylılarla iletişime geçmek için sinyal gönderen gizli bir askeri proje ve bu sinyali alan, yıkımın eşiğindeki bir uygarlığın dünyayı ele geçirmek istemesi üzerine kurgulanmıştır. Yazar, bilimsel ve felsefi tartışmaları da ustalıkla harmanladığı kitabıyla birçok ödüllü eser sahibinin beğenisini ve övgüsünü kazanmıştır. Eser 2006 yılında Çin Bilim Kurgu Yinhe Ödülü’nü almış ve 2024 yılında dizi uyarlamasının ilk sezonu ile TV izleyicileriyle de buluşmuştur.
