Menü
Hesabım
Şifremi Unuttum
Kayıt Ol
Sepetim
Yunus Emre Kimdir
23.12.2025

Yunus Emre Kimdir

Yunus Emre (1240/41, Sarıköy – 1320/21, Sarıköy) Türk tasavvuf şiirinin kurucu isimlerinden biri; derviş, mutasavvıf şair, geçimini başlangıçta çiftçilikle sağlayan bir Anadolu Türkmenidir. Öğüt kitabı niteliğindeki Risâletü’n-Nushiyye ile şiirlerinden oluşan Divan, iki önemli eseridir. Şiirlerinde tasavvufî ilahiler, hikemî söyleyişler ve dinî-didaktik manzumeler öne çıkar.

Yunus Emre’nin genç yaşlarda yaşanan kıtlık ve sıkıntılar üzerine Hacı Bektaş-ı Velî’ye buğday istemek için gittiği ancak nasibini Tapduk Emre’den alması gerektiği söylenince Tapduk Emre dergâhında kırk yıla yakın hizmet ettiği aktarılır. Bu dönemde “eğri odun taşımamak” gibi sembolik davranışlarla hem ahlaki hem de ruhi terbiyeden geçmiş, dergâhın karanlık odunluğunda değil; Anadolu’nun dört bir yanında yaptığı yolculuklarda pişmiş, olgunlaşmıştır. Rivayete göre Tapduk Emre’nin “gönül kilidini açmasıyla” birlikte şiir söylemeye başlayan Yunus, sade, duru ve içten Türkçesiyle hem döneminde hem de sonraki yüzyıllarda büyük bir etki bırakmıştır.

Yunus Emre’nin mezarının Eskişehir Sarıköy’de olduğu kabul edilir ancak Anadolu’nun pek çok yerinde adına türbe bulunması, onun bu toprakların ortak hafızasında bıraktığı güçlü izlerin göstergesidir. Yunus Emre, “gelin tanış olalım” diyen üslubuyla, insanı merkeze alan tasavvuf anlayışıyla, Türkçeyi incelten ve derinleştiren şiirleriyle hem manevi kültürümüzün hem de Türk dilinin en büyük mimarlarındandır.

 

Yunus Emre Eserleri Nelerdir?

Yunus Emre’nin günümüze ulaşan iki temel eseri vardır: Divan ve Risâletü’n-Nushiyye. Bu iki eser, hem içerik hem de dil özellikleri bakımından Anadolu’da Türkçenin bir edebiyat dili olarak yerleşmesinde büyük rol oynamıştır. Şair, sade ve anlaşılır bir Türkçe ile tasavvuf düşüncesini halka ulaştırmış; gönül, aşk, hoşgörü, insan, varlık ve hakikat gibi kavramları şiirlerinin merkezine yerleştirmiştir. Yunus Emre’nin eserleri hakkında bilgi aşağıdaki listede verilmiştir:

 

  • Divan: Yunus Emre’nin ilahilerinden, koşma tarzındaki şiirlerinden ve tasavvufî-didaktik manzumelerinden oluşur. Divan’daki şiirler, onun hem derin bir mutasavvıf hem de güçlü bir şair olduğunu gösterir. Farklı nüshalarda şiir sayıları değişse de yüzlerce ilahi ve hikmetli beyit Yunus’a atfedilir. Bu eser, yüzyıllar boyunca tekkelerde, meclislerde ve halk arasında dilden dile dolaşarak Yunus Emre’nin etkisini genişletmiştir.
  • Risâletü’n-Nushiyye: 1307 yılında mesnevi tarzında yazılmış didaktik bir eserdir. Yaklaşık 573 beyitten oluşan bu eser yaratılış, nefis terbiyesi, dünyanın geçiciliği, iyi-kötü mücadelesi, ahlaki davranışlar ve insanın iç yolculuğu gibi konuları işler. Tasavvufun ahlak merkezli yorumunu sade ve açık bir üslupla anlatan eser hem bir öğüt kitabı hem de Yunus’un düşünce dünyasının anahtarı niteliğindedir.

 

Yunus Emre’nin Kaç Tane Eseri Vardır?

Yunus Emre’nin günümüze kesin olarak ulaşmış iki eseri bulunmaktadır: Divan ve Risâletü’n-Nushiyye. Bu iki eser dışında, bazı yazmalarda Yunus adına kayıtlı başka şiirler veya manzum parçalar bulunsa da bunların bir kısmı Âşık Yunus, Kul Yunus gibi aynı mahlası kullanan diğer şairlerle karışmış durumdadır. Bu nedenle akademik çevreler tarafından kesin eser listesi olarak sadece bu iki temel eser kabul edilmektedir.

Yunus Emre Şiirleri

Yunus Emre’nin şiirleri, Türk tasavvuf edebiyatının en berrak ve en etkili örneklerini oluşturmaktadır. O, sade bir Türkçe ile derin hakikatleri anlatmayı başarmış; karmaşık tasavvuf kavramlarını halkın anlayabileceği bir gönül diliyle ifade etmiştir. Şiirlerinde en çok aşk, insan, gönül, yaratılış, tevazu, ölüm, varlık, birlik ve nefis terbiyesi gibi temaları işler. Bu yönüyle Yunus, yalnızca bir şair değil, aynı zamanda bir irfan öğreticisi, bir manevi rehberdir.

Yunus Emre’nin şiirlerinin önemli bir bölümü Divan’ında yer alır. Bu şiirler ilahi tarzında, hece vezni ya da aruzla yazılmış olup Anadolu’da yüzyıllarca tekkelerde, meydanlarda, köy odalarında ve halk toplantılarında sözlü kültür aracılığıyla dilden dile aktarılmıştır. Şairin şiirlerinde içtenlik ve yalınlık o kadar belirgindir ki, bazı beyitler zamanla atasözü gibi halk hafızasına yerleşmiştir.

Bugün elimizde bulunan Divan nüshalarında şiir sayısı farklılık gösterse de yüzlerce şiirin Yunus’a ait olduğu kabul edilir. “Bana seni gerek seni”, “İlim ilim bilmektir”, “Ben gelmedim dava için”, “Aşkın aldı benden beni” gibi pek çok eser, Yunus’un düşünce ve duygu dünyasını en güçlü şekilde yansıtan metinlerdir. Onun şiirleri, yalnızca kendi döneminin değil, aradan yedi yüzyıl geçmesine rağmen bugünün insanının da ruhuna dokunan evrensel bir çağrı niteliği taşır.

 

Yunus Emre’nin her biri birbirinden kıymetli şiirlerinden 5 tanesi aşağıda verilmiştir:

 

İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin ya nice okumaktır

 

Okumaktan ma’nâ ne kişi Hakk’ı bilmektir

Çün okudun bilmezsin ha bir kuru ekmektir

 

Okudum bildim deme çok taât kıldım deme

Eri Hak bilmez isen abes yere yelmektir

 

Dört kitabın ma’nâsı bellidir bir elifte

Sen elifi bilmezsin bu nice okumaktır

 

Yiğirmi dokuz hece okusan uçtan uca

Sen elif dersin hoca ma’nâsı ne demektir

 

Yunus Emre der hoca gerekse var bin hacca

Hepisinden iyice bir gönüle girmektir

 

Aşkın aldı benden beni bana seni gerek seni

Ben yanarım dünü günü bana seni gerek seni

 

Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim

Aşkın ile avunurum bana seni gerek seni

 

Aşkın âşıklar öldürür aşk denizine daldırır

Tecelli ile doldurur bana seni gerek seni

 

Aşkın şarabından içem Mecnun olup dağa düşem

Sensin dün ü gün endişem bana seni gerek seni

 

Sûfîlere sohbet gerek ahîlere ahret gerek

Mecnun’lara Leylî gerek bana seni gerek seni

 

Eğer beni öldüreler külüm göğe savuralar

Toprağım anda çağıra bana seni gerek seni

 

Yunusdurur benim adım gün geçtikçe artar odum

İki cihanda maksudum bana seni gerek seni

 

Yalancı dünyaya konup göçenler

Ne söylerler ne bir haber verirler

Üzerinde türlü otlar bitenler

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

Kiminin başında biter ağaçlar

Kiminin başında sararır otlar

Kimi masum kimi güzel yiğitler

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

Toprağa gark olmuş nazik tenleri

Söylemeden kalmış tatlı dilleri

Gelin duadan unutman bunları

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

Kimisi dördünde kimisi beşinde

Kimisinin tacı yoktur başında

Kimi altı kimi yaşında

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

Kimisi bezirgân kimisi hoca

Ecel şerbetini içmek de güç a

Kimi ak sakallı kimi pîr koca

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

Yunus der ki gör takdirin işleri

Dökülmüştür kirpikleri kaşları

Başları ucunda hele taşları

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil

Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil

 

Kanı erenler geldi geçti bunlar yurdu kaldı geçti

Pervâz urup Hakk’a uçtu hüma kuşudur kaz değil

 

Yol oldur ki doğru vara göz oldur ki Hakk’ı göre

Er oldur alçakta dura yüceden bakan göz değil

 

Doğru yola gittin ise er eteğin tuttun ise

Bir hayır da ettin ise birine bindir az değil

 

Yunus bu sözleri çatar sanki bala yağa katar

Halka mata’ların satar yükü gevherdir tuz değil

 

Canım kurban olsun senin yoluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed

Şefaat eylesin kemter kuluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed

 

Mümin olanların çoktur cefası

Ahirette olur zevk u safâsı

On sekiz bin âlemin Mustafâ’sı

Adı güzel kendi güzel Muhammed

 

Yedi kat gökleri seyran eyleyen

Kürsüsün üstünde cevlan eyleyen

Miracında ümmetini dileyen

Adı güzel kendi güzel Muhammed

 

Dört çâryâr onun gökçek yâridir

Onu seven günahlardan beridir

On sekiz bin âlem sultanıdır

Adı güzel kendi güzel Muhammed

 

Sen hak peygambersin şeksiz gümansız

Sana uymayanlar gider imansız

Âşık Yunus n’eyler dünyayı sensiz

Adı güzel kendi güzel Muhammed

 

Yunus Emre Kaç Tane Şiir Yazmıştır?

Yunus Emre’nin kaç tane şiir yazdığı kesin olarak bilinmemektedir; farklı dönemlerde ve farklı yazıcılar tarafından derlenen Divan nüshaları ile modern baskılar incelendiğinde şiir sayısının yaklaşık 100 ile 450 arasında değiştiği görülür. Bu sayısal farklılıkta, Yunus, Âşık Yunus, Kul Yunus gibi aynı mahlası taşıyan başka şairlerin şiirleriyle karışmalar, şiirlerin yüzyıllar boyunca sözlü kültürle dolaşması ve bölgesel nüshaların birbirinden bağımsız çoğaltılması etkili olmuştur. Bu nedenle araştırmacılar, ancak dil, üslup ve tasavvufî bütünlük bakımından Yunus Emre’ye aidiyeti güçlü olan şiirleri “kesin” kabul ederek değerlendirmektedir.

Bugün elimizdeki başlıca kaynaklarda Yunus Emre’ye ait şiir sayıları şöyledir:

 

  • Fatih Nüshası: 203 Şiir
  • Raif Yelkenci Nüshası: 182 Şiir
  • Ritter Nüshası: 98 Şiir
  • Yahya Efendi Nüshası: 268 Şiir
  • Nuruosmaniye Nüshası: 219 Şiir
  • Karaman Nüshası: 218 Şiir
  • Bursa Nüshası 115 Şiir
  • Burhan Toprak Neşri: 115 Şiir
  • Abdülbâki Gölpınarlı Neşri: 299 Şiir
  • Faruk Kadri Timurtaş Neşri: 192 Şiir
  • Cahit Öztelli Neşri: 273 Şiir
  • TDV İA Maddesi (C. 43): 417 Şiir

Yunus Emre Divanı’nın Önemi Nedir?

Yunus Emre Divanı hem Türk tasavvuf edebiyatının hem de Türk dilinin gelişim sürecinin en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir. Divan, Yunus’un şiirlerini bir araya getiren temel kaynak olup onun düşünce dünyasını, insan ve varlık anlayışını, aşk merkezli tasavvuf yaklaşımını bütüncül biçimde sunar. Sade, duru ve içten Türkçesiyle Divan, 13. yüzyıl Anadolu’sunda halkın konuştuğu dili edebî bir kimliğe kavuşturan eserlerin başında gelir. Bu nedenle Türkçenin kendi imkânlarıyla derin anlamlar üretebileceğini gösteren tarihsel bir dönüm noktasıdır.

Yunus Emre Divanı’nın önemi yalnızca dildeki berraklığıyla sınırlı değildir. Eserdeki ilahiler ve manzumeler, insanı merkeze alan hoşgörü, sevgi ve merhamet anlayışıyla tasavvufun halkla buluşmasını sağlamış; böylece Yunus'un irfanı yüzyıllar boyunca Anadolu’nun manevi dokusunu şekillendirmiştir. Divan, hem derviş meclislerinde hem de toplumsal hafızada nesilden nesile aktarılan bir hikmet hazinesi hâline gelmiş, Türk kültürünün temel ruhunu besleyen kaynaklardan biri olmuştur.

 

Yunus Emre Şiirlerinin Özellikleri Nelerdir?

Yunus Emre’nin şiirleri, Türk tasavvuf edebiyatının en sade fakat en derin örnekleri arasında yer alır. Şiirlerinin en temel özelliği, karmaşık tasavvuf kavramlarını bile halkın anlayabileceği yalınlıkta bir Türkçeyle ifade etmesidir. Yunus, konuşma dilinin doğal akışını şiire taşıyarak Eski Anadolu Türkçesinin yerleşmesinde öncü bir rol üstlenmiş, böylece Türkçenin hem edebî hem de düşünceyi taşıyıcı bir dil olarak güçlenmesine büyük katkıda bulunmuştur.

Yunus Emre’nin şiirlerinde, tematik açıdan, ilahi aşk, insan, gönül, tevazu, birlik, varlığın hakikati, ölüm ve nefis terbiyesi gibi kavramlar öne çıkar. Bu temalar hem derin bir tasavvufî tecrübeyi hem de insanı merkeze alan bir irfan anlayışını yansıtır. Yunus’un şiirlerinde sıkça görülen “kendini bilme”, yani insanın kendi varlığını ve nefsini tanıma düşüncesi, onun tüm şiir dokusunu belirleyen ana damardır.

Yunus Emre şiirlerinde hem hece vezni hem de aruz veznini kullanmış, ancak asıl etkisini sade söyleyişli hece şiirleriyle bırakmıştır. Tekrarlar, iç ritimler, ilahi formu ve derviş söyleyişini yansıtan ezgisel yapı, onun şiirlerinde belirgin bir yer tutar. Dili mecazlarla yoğunlaşsa da bu mecazlar çoğu zaman doğrudan doğruya duyuşu ve sezgiyi ifade eder. Bu nedenle Yunus’un şiirleri hem anlaşılır hem de çok katmanlı bir derinlik taşır.

Yunus Emre’nin şiirlerinin temel özellikleri sadelik, derinlik, tasavvufî hikmet, halka yakın dil, güçlü ritim ve evrensel bir insanlık çağrısıdır. Bu yönleriyle onun şiirleri yedi yüz yıldır hem edebiyatı hem de gönülleri beslemeye devam etmektedir.

 

Yunus Emre Hangi Dönem Yazarıdır?

Yunus Emre, tarihî kaynakların işaret ettiği şekliyle 13. yüzyılın ortaları ile 14. yüzyılın ilk çeyreği arasında yaşamış bir mutasavvıf şairdir. Bu dönem, Anadolu’da Moğol istilalarının etkisiyle siyasi karışıklıkların yoğunlaştığı ancak aynı zamanda Türk tasavvuf hareketlerinin güç kazandığı bir süreçtir. Yunus’un hem Risâletü’n-Nushiyye’si hem de Divan’ı bu çalkantılı çağın manevi ikliminde ortaya çıkmış, Anadolu halkının yaralarını saran bir dil ve düşünce anlayışını yansıtmıştır.

Kaynaklar, Yunus Emre’nin Risâletü’n-Nushiyye’yi 1307 yılında yazdığını ve şiirlerinin 14. yüzyıl başlarında yaygınlaştığını belirtir. Bu nedenle Yunus Emre, genel olarak Eski Anadolu Türkçesi döneminin en güçlü temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, Hacı Bektaş-ı Velî, Gülşehrî ve Âşık Paşa gibi isimlerle aynı kültürel çevrede yer alan Yunus Emre, halkın konuştuğu dili tasavvufî bir derinlikle işleyerek hem edebiyat hem düşünce tarihinde bir dönüm noktası olmuştur.

 

Yunus Emre Sanat Anlayışı Nedir?

Yunus Emre’nin sanat anlayışı insanı arındırma, güzelleştirme ve hakikate yöneltme idealine dayanır. Onun için şiir, yalnızca estetik bir ifade değil insan ruhunu olgunlaştıran, gönülleri birleştiren bir irfan dilidir. Yunus, sanatını “gönülden söyleme” üzerine kurar. Bu sebeple sözleri yalın görünse de derin anlamlarla örülüdür. Ona göre şiirin asıl değeri, okuyanın gönlünde uyandırdığı hale, yani sevgiyi, merhameti ve hikmeti taşıyabilmesine bağlıdır.

Yunus Emre, sanatın kaynağını ilahi aşk olarak görür. Şiirlerindeki tüm söyleyiş, bu aşkın insanda meydana getirdiği yanışı, arayışı ve teslimiyeti anlatır. Bu nedenle mecaz, sembol ve teşbihleri sık kullanmasına rağmen dili hiçbir zaman ağırlaştırmaz; halkın konuştuğu Türkçeyi esas alarak sanatını herkesin erişebileceği bir düzeye indirir. Bu tercih hem onun sanat felsefesinin özü hem de Türkçeyi bir edebiyat dili hâline getirmesinin en önemli göstergesidir.

Yunus Emre’nin sanat anlayışında tevazu, doğruluk, kendini bilme ve birlik duygusu temel ilkelerdir. Şiirin amacı, okuyucuyu etkileyerek övgü toplamak değil insanı iç yolculuğuna çağırmak, gönlünde bir ışık yakmaktır. Onun sanatını benzersiz kılan da bu samimiyet ve irfan kökenli estetik duyarlılıktır. Böylece Yunus Emre, sanatını hem halkın diliyle hem de hakikatin derinliğiyle yoğurarak yüzyıllar boyunca etkisini koruyan evrensel bir söyleyiş oluşturmuştur.

 

Yunus Emre Hangi Edebi Akımdan Etkilenmiştir?

Yunus Emre, klasik anlamda bir “edebî akım”dan ziyade, Anadolu’da kök salan tasavvufî halk edebiyatı geleneğinin en güçlü temsilcilerindendir. Onu etkileyen temel düşünce kaynağı, Türkistan merkezli Yesevîlik geleneği ile İbnü’l-Arabî’nin vahdet-i vücûd anlayışıdır. Bu iki büyük tasavvuf damarını Anadolu toprağında yoğurarak özgün bir söyleyiş oluşturmuştur. Kaynaklarda, Yunus Emre’nin hem Ahmed Yesevî çizgisinden gelen hikmet söyleyişinin devamı niteliğinde olduğu hem de vahdet-i vücûd düşüncesini sade Türkçeyle halkın anlayacağı bir dile dönüştürdüğü özellikle vurgulanır.

Yunus Emre, edebî açıdan tekke-tasavvuf edebiyatı geleneği içinde değerlendirilir. Şiirlerinde halk şiirinin hece ölçüsünü, ilahi formunu ve ezgisel yapısını ustalıkla kullanır; aynı zamanda aruz vezniyle yazdığı manzumelerle klasik tasavvufî söyleyişten de beslenir. Bu nedenle hem halk şiiri geleneğine hem de divan şiirinin tasavvufî katmanına temas eden köprü bir kişiliktir.

Yunus Emre, herhangi bir Batılı edebî akımın değil tasavvuf merkezli Türk halk edebiyatı geleneğinin, Yesevîlik irfanının ve vahdet-i vücûd düşüncesinin etkisiyle yoğrulmuş bir sanat ve düşünce dünyasına sahiptir. Bu özelliği onu yalnızca bir akımın temsilcisi olmaktan çıkarıp, kendi özgün irfan ekolünün kurucu şairlerinden biri hâline getirir.

 

Yunus Emre Kimlerden Etkilenmiştir?

Yunus Emre’nin düşünce ve sanat dünyasını şekillendiren en önemli kaynak, yetiştiği tasavvuf çevresidir. Şiirlerinde adını açıkça andığı Tapduk Emre, onun hem mürşidi hem de manevi terbiyesinin mimarıdır. Vilâyetnâme’de aktarılan menkıbeler ve Yunus’un kendi dizeleri, Tapduk Emre dergâhında geçirdiği uzun yılların onun kişiliğini ve şiirini derinden etkilediğini gösterir. Bunun yanında, Anadolu’ya Horasan’dan gelen tasavvufî gelenekler aracılığıyla Ahmed Yesevî ekolünün de Yunus Emre üzerinde belirgin bir iz bıraktığı kabul edilir; çünkü Yunus’un sade Türkçesi ve hikmet dolu söyleyişi Yesevî geleneğiyle aynı ruhu taşır.

Yunus Emre düşünsel planda, döneminin en güçlü tasavvufî akımlarından biri olan İbnü’l-Arabî’nin vahdet-i vücûd felsefesinden de etkilenmiştir. Kaynaklarda, Yunus’un bu felsefeyi halkın anlayabileceği bir dile indirgeyerek şiirlerinde işlediği belirtilir. Ayrıca içinde bulunduğu kültür çevresinin önemli figürleri olan Hacı Bektaş-ı Velî, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, Gülşehrî ve Âşık Paşa gibi isimler de aynı dönemin düşünce iklimini paylaşmaları bakımından Yunus’un ruh dünyasını besleyen ortamı oluşturmuştur. Bu nedenle Yunus Emre’nin etkilendiği isimler belirli bir listeyle sınırlı değil; mürşidi Tapduk Emre’den Yesevîliğe, vahdet-i vücûd düşüncesinden Anadolu’daki zengin tasavvuf kültürüne uzanan geniş bir irfan zincirine bağlı düşünülmelidir.

 

Yunus Emre Kimleri Etkilemiştir?

Yunus Emre, yüzyıllar boyunca Anadolu’nun manevi, edebî ve kültürel dokusunu derinden şekillendiren en büyük isimlerden biri olmuştur. Onun şiir dili, tasavvuf anlayışı ve insan merkezli irfanı, kendisinden sonraki bütün tekke-tasavvuf edebiyatı şairleri üzerinde belirleyici bir iz bırakmıştır. Âşık Yunus’tan Yemînî’ye, Eşrefoğlu Rûmî’den Niyâzî-i Mısrî’ye, Kaygusuz Abdal’dan Erzurumlu İbrahim Hakkı’ya dek pek çok şair, Yunus’un açtığı bu gönül yolundan yürümüştür. Onun ilahi formundaki söyleyişi ve sade Türkçesi, tekke edebiyatının yüzyıllar boyunca temel estetik ölçülerini oluşturmuştur.

Yunus Emre’nin etkisi yalnızca tasavvuf çevreleriyle sınırlı kalmamış, divan edebiyatı şairlerini, halk ozanlarını ve modern Türk edebiyatının güçlü isimlerini de etkilemiştir. Mehmet Akif Ersoy, Âşık Veysel, Yahya Kemal Beyatlı, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç, Abdurrahim Karakoç ve daha birçok şair, Yunus’un dilindeki saf duyarlılığı ve insanı merkeze alan yaklaşımını kendilerine örnek almıştır. Ayrıca Yunus Emre’nin sevgi, merhamet ve birlik düşüncesi, Anadolu’da oluşan hoşgörü kültürünün en temel kaynaklarından biri hâline gelmiş, bu kültür hem sosyal hayata hem de edebî söylemlere yansımıştır.

Bugün Yunus Emre’nin etkisi yalnızca şiirde değil düşünce dünyasında, halk inançlarında, musikide, dervişlik geleneğinde ve Anadolu’nun kültürel kimliğinde yaşamaya devam eder. Onun açtığı yol, yedi yüz yılı aşan bir zaman boyunca gönülleri besleyen evrensel bir insanlık çağrısı hâline gelmiştir.

 

Yunus Emre’nin Edebiyat İçin Önemi Nedir?

Yunus Emre, Türk edebiyatının hem dil hem düşünce hem de estetik açıdan dönüşümünde kurucu bir rol üstlenmiş en etkili isimlerden biridir. Şiirlerini halkın konuştuğu sade Türkçe ile yazması, 13. ve 14. yüzyıllarda Türkçenin edebiyat dili olarak güçlenmesine büyük katkı sağlamış; böylece Türk edebiyatı Arapça ve Farsçanın yoğun etkisi altındayken bile kendi iç sesini bulmuştur. Onun şiirlerinde görülen yalın söyleyiş, güçlü ritim ve hikmetli anlatım hem tekke-tasavvuf edebiyatının hem de halk şiiri geleneğinin yüzyıllar boyunca izleyeceği yolu belirlemiştir.

Yunus Emre tasavvuf düşüncesini Türkçede en açık, en anlaşılır ve en derin hâliyle ifade etmiş şairlerin başında gelir. İlahi aşk, insanın iç yolculuğu, gönül temizliği, birlik ve hoşgörü gibi temaları, herkesin anlayabileceği bir dille şiir haline getirerek edebî ve kültürel bir miras oluşturmuştur. Bu yönüyle Yunus Emre, yalnızca bir şair değil, aynı zamanda Anadolu’nun manevi hafızasını şiire dönüştüren bir irfan kaynağıdır. Onun etkisi sadece yaşadığı dönemle sınırlı kalmamış; Osmanlı şairlerinden tekke ozanlarına, Cumhuriyet Dönemi ve modern Türk edebiyatının önemli isimlerine kadar geniş bir yelpazede iz bırakmıştır. Sözün gücünü gönülle, bilgiyi hikmetle birleştiren şiir anlayışı, Yunus Emre’yi Türk edebiyatının evrensel değere sahip temel taşlarından biri hâline getirmiştir.

Yunus Emre’nin Eserleri Nerelerde Yayımlanmıştır?

Yunus Emre’nin eserleri hem akademik çevreler hem de yayınevleri tarafından geniş şekilde yayımlanmıştır. Mustafa Tatçı, Ahmet Yaşar Ocak, Abdülbaki Gölpınarlı, Mehmet Fuat Köprülü, Faruk Kadri Timurtaş gibi araştırmacılar Divan ve Risâletü’n-Nushiyye’yi bilimsel yöntemlerle neşrederek güvenilir metinler hazırlamışlardır. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, TDV, İSAM gibi kurumlar da kapsamlı neşirler ve çok dilli yayınlar hazırlayarak Yunus’un eserlerini uluslararası okuyucuya ulaştırmıştır. Yunus Emre’nin eserleri, Akçağ Yayınları, Ötüken Neşriyat, Dergâh Yayınları, Kapı Yayınları, İz Yayıncılık, Kesit Yayınları başta olmak üzere Türkiye’deki birçok yayınevi tarafından baskılar, incelemeli edisyonlar, popüler okuma kitapları ve dil içi çeviriler şeklinde düzenli olarak yayımlanmaya devam etmektedir.

Yunus Emre’nin Divan ve Risâletü’n-Nushiyye eserlerinin çeşitli yayınevlerince yapılan baskıları şöyledir:

 

Divan:

  • Yûnus Divanı, Hece Yayınları
  • Yunus Emre Divanı, H Yayınları
  • Yunus Emre Divan, İz Yayıncılık
  • Yunus Emre Divanı, Kapı Yayınları
  • Yunus Emre Divanı, İstek Yayınları
  • Yunus Emre Divan, Ayrıntı Yayınları
  • Yunus Emre Divanı, Ötüken Neşriyat
  • Yunus Emre Divanı, Parana Yayınları
  • Yunus Emre Divanı, Dergâh Yayınları
  • Yunus Emre Divanı, Dorlion Yayınları
  • Yunus Emre Divanı, Kahraman Yayınları
  • Yunus Emre Dîvân, Vakıfbank Kültür Yayınları
  • Yunus Emre Divanı (Karaman Nüshası), Kesit Yayınları

 

Risâletü’n-Nushiyye:

  • Yunus Emre – Risâletü’n-Nushiyye, Akçağ Yayınları
  • Yunus Emre – Risâletü’n-Nushiyye ve Divan, Ketebe Yayınları
  • Yunus Emre’nin Risâletü’n-Nushiyye’si ve Dîvân’ı, Doruk Yayınları

Yunus Emre’nin Siyasi Görüşleri

Yunus Emre, klasik anlamda bir “siyasi düşünce adamı” değildir. Eserlerinde doğrudan bir siyaset anlayışı ya da döneminin siyasi yapılarına yönelik açık bir tavır bulunmaz. Bunun temel nedeni, Yunus’un düşünce dünyasını şekillendiren tasavvuf anlayışının insanı merkez alması ve dünyevî otorite yerine manevî olgunluğu, gönül birliğini ve sevgi temelli toplumsal barışı öncelemesidir. Bu nedenle Yunus’un siyasi görüşleri, doğrudan bir ideolojik tutum değil daha çok toplumda adaletin, iyiliğin ve birlik duygusunun hâkim olmasını amaçlayan ahlak merkezli bir duruş olarak kendini gösterir.

Yunus Emre’nin siyasi görüşlerini belirli bir yönetim biçimi ya da siyasi tavır üzerinden değil, toplumsal bütünlüğü ve ortak iyiliği önceleyen tasavvufî bir bakış üzerinden değerlendirmek gerekir. O, bireyi arındırarak toplumu iyileştirmeyi hedefleyen bir anlayışı savunur ve “insanı merkeze alan” bu yaklaşım, siyaset üstü fakat toplumsal barışa doğrudan katkı sunan bir irfan çizgisi oluşturur.

Yunus Emre Sözleri

Yunus Emre’nin yüzyılları aşan hikmetli sözlerinden 20 örnek aşağıda sunulmuştur:

 

  • Canım kurban olsun senin yoluna / Adı güzel kendi güzel Muhammed / Şefaat eylesin kemter kuluna / Adı güzel kendi güzel Muhammed
  • Sordum sarı çiçeğe benzin neden sarıdır / Çiçek aydur ey derviş âhım dağlar eritir / Yine sordum çiçeğe sizde ölüm var mıdır / Çiçek aydur ey derviş ölümsüz yer var mıdır
  • Şol cennetin ırmakları akar Allah diye diye / Çıkmış İslâm bülbülleri öter Allah diye diye / Salınır Tûbâ dalları Kur’an okur hem dilleri / Cennet bağının gülleri kokar Allah diye diye
  • Ben yürürüm yana yana aşk boyadı beni kana / Ne âkilem ne divâne gel gör beni aşk neyledi / Gâh eserim yeller gibi, gâh tozarım yollar gibi / Gâh akarım seller gibi, gel gör beni aşk neyledi
  • Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil / Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil / Kanı erenler geldi geçti, bunlar yurdu kaldı geçti / Pervâz urup Hakk’a uçtu hüma kuşudur kaz değil
  • İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir / Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır / Okumaktan ma’nâ ne, kişi Hakk’ı bilmektir / Çün okudun bilmezsin ha bir kuru ekmektir
  • Yiğirmi dokuz hece okusan uçtan uca / Sen elif dersin hoca ma’nâsı ne demektir / Yunus Emre der hoca gerekse var bin hacca / Hepisinden iyice bir gönüle girmektir
  • Çıktım erik dalına, anda yedim üzümü / Bostan ıssı kakıyıp der ne yersin kozumu / … / Bir sinek bir kartalı salladı vurdu yere / Yalan değil gerçektir ben de gördüm tozunu
  • Arayı arayı bulsam izini / İzinin tozuna sürsem yüzünü / Hak nasib eylese görsem yüzünü / Yâ Muhammed canım arzular seni
  • Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir / Varıp anın üstüne evler yapasım gelir / Altında Gayya vardır, içi nâr ile pürdür / Varuban ol gölgede biraz yatasım gelir
  • Dolap niçin inilersin derdim vardır inilerim / Ben Mevlâ’ya âşık oldum onun için inilerim / Benim adım dertli dolap suyum akar yalap yalap / Böyle emr eylemiş Çalap onun için inilerim
  • Dilsizler haberini kulaksız dinleyesi / Dilsiz kulaksız sözün can gerek anlayası / Dinlemeden anladık, anlamadan eyledik / Gerçek erin bu yolda yokluktur sermâyesi
  • Yalancı dünyaya konup göçenler / Ne söylerler ne bir haber verirler / Üzerinde türlü otlar bitenler / Ne söylerler ne bir haber verirler; Kiminin başında biter ağaçlar / Kiminin başında sararır otlar / Kimi masum kimi güzel yiğitler / Ne söylerler ne bir haber verirler
  • Kime gönül verir isem benim ile yâr olmadı / Hâlim bilip derdim sorup bana vefâdâr olmadı / Hak’tan meğer takdîr idi âşık oldu gönlüm sana / Hiç kimseler bencileyin aşka giriftâr olmadı
  • Bana namaz kılmaz deme ben bilirim namazımı / Kılar isem kılmaz isem ol Hak bilir niyâzımı / Dosttan artık kimse bilmez kâfir müsülman kimdiğin / Ben kılarım namazımı Hak geçirdiyse nâzımı
  • Bilir misiniz ey yarenler, gerçek erenler nerededir? / Nerede baksan orada hâzır, nerede istersen oradadır. / Aşksızlara benim sözüm, benzer kaya yankısına / Bir zerre aşkı olmayan belli bilin, yabandadır
  • Benim dilim kuş dilidir, benim ilim dost ilidir / Ben bülbülüm dost gülümdür, bilin gülüm solmaz benim / Ol dost bana gelsin demiş, sundum kadeh alsın demiş / Aldım kadeh içtim şarap, artık gönlüm ölmez benim
  • Canımda ol put bitiptir, gönlümü ol tutuptur / Hey beni ol avutuptur, başka neye bağlanayım / Öyle etti ki o beni seçemem hiç dünden günü / Alsın teni, alsın canı, kon, ben ona alınayım
  • Ben seni sevdiğime baha dilerler ise / İki cihan mülkünü verip bana yetmeye / İki cihan dopdolu bağ ü bostan olursa / Senin kokundan yahşı gül ü reyhan bitmeye
  • Ben izimi izledim / Sağım solum gözledim / Çok acayipler gördüm / Yoktur cihan içinde / Yunus senin sözlerin / Mânadır bilenlere / Söyleniser sözlerin / Devr ü zaman içinde

Yunus Emre Nerelidir?

Yunus Emre’nin nereli olduğu konusunda farklı rivayetler bulunsa da hem menkıbe geleneği ve tarihî kaynaklar hem de modern araştırmalar onun Eskişehir’in Mihalıçcık ilçesine bağlı Sarıköy’den (bugünkü adıyla Yunusemre) olduğunu işaret eder. Vilâyetnâme’de Yunus Emre, Kızılırmak kenarında Sarıköy adlı köyde çiftçilik yapan, kıtlık yıllarında Hacı Bektaş-ı Velî’nin dergâhına giden bir köylü olarak anlatılır; günümüz akademik çalışmalarında da hem doğum yeri hem de mezarının bulunduğu yer olarak Sarıköy adı öne çıkar. Ayrıca Yunus’un uzun yıllar bağlı kaldığı Tapduk Emre dergâhının Nallıhan/Emrem Sultan bölgesinde bulunduğu dikkate alındığında, Sarıköy-Emrem Sultan hattı onun hayatıyla ilgili tarihsel coğrafyayı oluşturur.

 

Yunus Emre’nin Babası Kimdir?

Yunus Emre’nin babasının kim olduğuna dair ne Vilâyetnâme’de ne tarihî belgelerde ne de modern akademik çalışmalarda bir bilgi bulunur. Bu nedenle mevcut kaynaklara dayanarak Yunus Emre’nin babasının adının bilinmediği ve tarihen tespit edilemediği net olarak söylenebilir.

Yunus Emre Çocukluğu Nasıldır?

Yunus Emre, 13. yüzyıl Anadolu’sunun kıtlık, siyasi karışıklık ve Moğol baskılarıyla sarsılan ortamında, kırsal bir Türkmen köyü olan Sarıköy’de büyümüştür. Vilâyetnâme’de Yunus’un gençlik döneminde “ekincilik yapan, yani çiftçilikle geçinen” biri olarak tanıtılması onun çocukluğunun da çalışarak, üretim içinde ve sade bir köy hayatında geçtiğini göstermektedir. Bu coğrafyada yetişen Türkmen çocuklarının çoğu gibi Yunus’un da küçük yaşlardan itibaren köy işlerine katıldığı, doğayla iç içe bir yaşam sürdüğü ve dönemin halk kültürüyle şekillendiği anlaşılmaktadır. Kaynakların sunduğu bu dolaylı veriler ışığında Yunus Emre’nin çocukluk yıllarını kesin hatlarıyla bilmek mümkün olmasa da onun Anadolu’nun sade, yoksul ama güçlü kültürel yapısı içinde yetiştiği; halk dili, gelenekleri ve tasavvufî atmosferle çok erken yaşlarda tanıştığı rahatlıkla söylenebilir. Bu ortam, ileride onun şiirlerinde karşımıza çıkan duru Türkçenin, güçlü sezginin ve derin insan sevgisinin temelini oluşturmuştur.

 

Yunus Emre Eğitim Hayatı Nasıldır?

Yunus Emre, klasik bir medrese eğitimi almış olma ihtimalinden ziyade tasavvuf yolunda yetişmiş bir derviştir. Onun gerçek anlamdaki eğitimi, Tapduk Emre dergâhında geçirdiği uzun ruh terbiyesi sürecidir. Bu dergâh, yalnızca manevi bir mekân değil aynı zamanda dönemin tasavvuf okullarından biri olup dervişlere dinî bilgileri ve nefis terbiyesini öğreten bir merkezdi. Vilâyetnâme’de yer alan bilgilerde Yunus’un dergâha hizmet ederek, odun taşıyarak, çeşitli görevler üstlenerek “hizmetle eğitim” denilen tasavvufî sürecin içinden geçtiği görülür. Bu süreçte Yunus’un hem zikir, sohbet, ilahi söyleme, hem de tasavvuf düşüncesinin temel kavramları ile yoğrulduğu anlaşılmaktadır. Diğer kaynaklarda Yunus’un, dönemin birçok mutasavvıfı gibi Kur’an bilgisi, dini ilimler, tasavvuf adabı ve halk irfanı ile yetiştiğine dair genel değerlendirmeler bulunmaktadır.

Yunus Emre Edebi Kişiliği Nasıldır?

Yunus Emre’nin edebî kişiliği dili ve düşünce dünyası bakımından Türk edebiyatının en özgün ve en güçlü kimliklerinden birini yansıtır. O, şiiri zihinsel bir sanat olarak değil, gönülden doğan bir hakikat arayışı olarak görmüştür. Bu nedenle Yunus’un sözleri sade görünse de derin anlam katmanları taşır. Yunus Emre, sevgi ve hoşgörüyü temel alan tasavvufî dünya görüşünü şiire aktaran, çağları aşan “sevgi dili”nin temsilcisidir.

Yunus Emre’nin edebî kişiliğini belirleyen en önemli yönlerinden biri de Türkçeyi arı, yalın ve doğal hâliyle kullanmasıdır. Kaynaklarda Yunus’un öz Türkçeyi “en veciz şekliyle kullanarak millî birlik ve beraberliğin harcı olduğu” vurgulanır. Bu sadelik, onun hem halk şiiri geleneğini hem de tekke-tasavvuf edebiyatını besleyen kurucu bir şair olmasını sağlamıştır. Hece ölçüsünü ve ilahi formunu ustalıkla kullanırken, zaman zaman aruz vezninden de yararlanmış; ancak her iki biçimde de amaç, anlamla gönle hitap etmektir.

Yunus Emre’nin edebî kişiliğinin bir diğer önemli yönü ise evrensel ve insani bir söyleyişe sahip olmasıdır. Şiirleri millet, coğrafya ve zaman sınırlamasını aşar; insanın özüne, yaratılışa, aşka, merhamete ve varlığın hakikatine yönelir. Bu nedenle Yunus Emre, yalnızca Türk edebiyatının değil, insanlığa hitap eden evrensel bir şiir anlayışının da sesi olmuş bir şairdir. Onun edebî kişiliği, sadelikle derinliği birleştiren dili, tasavvufî bilgelik üzerine kurulu temaları ve insanı merkeze alan yaklaşımıyla yedi yüz yıldır etkisini sürdürmektedir.

 

Yunus Emre Evlendi mi?

Yunus Emre’nin evlenip evlenmediğine dair elimizdeki kaynaklarda bir bilgi bulunmaz. Tarihî belgeler ve akademik çalışmalar, Yunus’un yaşamını daha çok tasavvufî yönü, Tapduk Emre dergâhındaki hizmet yılları ve Anadolu’daki irfan yolculuğu üzerinden ele alır. Bu nedenle aile hayatına dair bir kayıt yer almaz. Halk arasında anlatılan rivayetlerde evliliğinden söz edilse de bunlar tarihsel bir belgeyle doğrulanmadığı için güvenilir kabul edilmez. Bu sebeple, mevcut bilgiler ışığında Yunus Emre’nin evlenip evlenmediği bilinmemektedir.

Yunus Emre Çocukları

Yunus Emre’nin evliliğine dair kaynaklarda net bir bilgi bulunmadığından doğal olarak çocuklarına dair bilgi de bulunmamaktadır. Ne tarihî belgelerde ne de akademik incelemelerde Yunus Emre’nin bir evliliğinden ya da çocuk sahibi olduğundan söz edilir.

Yunus Emre Kaç Yaşında Vefat Etti?

Yunus Emre, 1320 (720) yılında, 82 yaşında vefat etmiştir.

 

Yunus Emre Mezarı Nerededir?

Yunus Emre'nin mezarı, makamı veya türbesi olarak adlandırılan yerlerin sayısı 15'ten fazladır. Tek ve kesin bir mezarın varlığı doğrulanamamaktadır. Çünkü Yunus, tarihi kimliğinden çok halk anlatıları, menkıbeler ve tasavvuf geleneği içinde şekillenmiş bir şahsiyettir. Türk halk kültüründe sevilen ve sahiplenilen kişilere, gerçek mezarları dışında da anma ve benimseme amacıyla makamlar inşa etmek yaygın bir gelenektir. Bu nedenle Yunus'un mezarının bulunduğu söylenen yerler arasında Eskişehir (Mihalıççık–Sarıköy), Karaman, Kırşehir, Bursa, Manisa, Erzurum, Isparta, Afyon, Sivas, Tokat, İzmir (Tire), Aksaray'ın yanı sıra Yunanistan'daki Limni Adası ve Azerbaycan'ın Gah bölgesi de bulunmaktadır. Mezarların çokluğu, Yunus Emre'nin anlatı kültürü içinde ne kadar çok sevildiği, yaygın, güçlü ve çok varyantlı bir şekilde aktarıldığını göstermektedir.

 

Yunus Emre Dizisi

Yunus Emre’nin insanı merkeze alan tasavvuf anlayışı, iç yolculuğu ve gönül dili, onun hayatını sadece tarih ve edebiyat için değil, görsel anlatı için de güçlü bir hikâye malzemesi hâline getirmiştir.

“Yunus Emre: Aşkın Yolculuğu” dizisi, 2015-2016 yılları arasında TRT 1’de yayımlanan, iki sezonluk biyografik-tasavvufî bir yapımdır. Dizide Yunus’un bir kasaba kadısı olarak başladığı hayatında yaşadığı iç sıkışma, hakikati arayışa yönelmesi ve Tapduk Emre dergâhına varan manevi yolculuğu anlatılır. Dergâhta odun taşımasından hizmete, nefis terbiyesinden ilahi söylemeye kadar geçen süreç, dervişliğin zahmet ve emek dolu basamakları olarak işlenir. Tapduk Emre ile kurduğu mürşid-mürid ilişkisi dizinin duygusal ve düşünsel merkezini oluşturur.

Yunus Emre dizisi yalnızca Yunus’un kişisel dönüşümünü değil, 13. yüzyıl Anadolu’sunun çalkantılı atmosferini de arka plana yerleştirir: Moğol baskısı, beylikler arası çekişmeler, halkın yoksulluğu ve farklı tasavvuf çevrelerinin etkileşimi, Yunus’un iç dünyasındaki arayışla birlikte verilir. Böylece dizi hem bir mutasavvıfın gönül serüvenini hem de Anadolu irfanını bugünün izleyicisine taşıyan, Yunus’un şiirlerinde okuduğumuz “aşk, sabır, tevazu ve hoşgörü” iklimini sahneye aktaran önemli bir televizyon uyarlaması olarak öne çıkar.

 

Yunus Emre Filmi

Yunus Emre’nin hayatının merkezinde yer alan hakikat, arayış, dönüşüm, sevgi ve hoşgörü temaları beyaz perde için de güçlü bir senaryo zemini sunar.

Yunus Emre’nin sinemaya uyarlanmış en bilinen yapımlarından biri, 2014 yılında vizyona giren “Yunus Emre: Aşkın Sesi” filmidir. Yönetmenliğini Kürşat Kızbaz’ın üstlendiği filmde, Yunus Emre’nin gençlik döneminden itibaren içsel arayışı, dönemin çalkantılı Anadolu coğrafyasında karşılaştığı zorluklar ve Tapduk Emre dergâhına uzanan manevi yolculuğu işlenir. Film, doğrudan bir biyografi sunmak yerine, Yunus’un şiirlerinde hissedilen aşkınlık, merhamet ve hakikat arayışını sinematografik bir dille görünür kılmayı amaçlar. Tarihî atmosferi yansıtmak için dönemin sosyal yapısı, siyasi gerginlikleri ve dervişlik anlayışı filme güçlü bir arka plan sağlar.

Yunus Emre filmi sadece bir hayat hikâyesi anlatmakla kalmaz; Yunus’un insanı arındırmayı, sevgiyle bütünleştirmeyi ve hakikate yöneltmeyi hedefleyen tasavvufî mirasını da izleyiciye aktarmayı hedefler. Bu yönüyle film hem sanat hem düşünce hem de kültürel hafıza açısından önemli bir görsel anlatı örneği olarak değerlendirilmektedir. Böylece Yunus Emre’nin şiirlerde saklı olan içsel yolculuğu, sinema diliyle yeni kuşaklara ulaştırılan etkileyici bir hikâyeye dönüşür.

 

Yunus Emre Hakkındaki Kitaplar

Yunus Emre hakkındaki kitaplar, onun şiirlerinden düşünce dünyasına, tasavvufî kişiliğinden tarihsel kimliğine kadar pek çok yönü aydınlatmayı amaçlayan değerli çalışmalardır. Yüzyılları aşan etkisi sayesinde hem akademik araştırmalarda hem de popüler yayınlarda geniş bir yer bulan Yunus Emre, bugün hâlâ yeni eserlerle keşfedilmeye devam eden bir bilgelik kaynağıdır.

Yunus Emre’ye dair yayımlanmış önemli eserlerden 10 tanesi aşağıda listelenmiştir:

 

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.