Öğle kitaplar vardır ki üst üste koyarak bir ev inşasında tuğla görevi görebilir diye düşündürecek kalınlıkta… Aramızdan çıkan bazıları, “Yahu ne yazmış yazmış da bitirememiş” diyerek soğuk espriler de yapabilirler hatta. Bunlar; dışı sizi (bazılarını), içiyse okuyan herkesi yakacak kadar derinlikli kurguya, etkileyici hikaye ve kahramanlara, akıllarda yer eden üsluba sahip eserler olarak edebiyat tarihinde yerini alırlar.
BKM Kitap Blog olarak, kalın kitaplardan gözü korkmayan okurlara, hatta bu eserleri ‘tercih edip televizyonunuz ve internetiniz sizin olsun ben kitabımla koltuğumda uzun bir yolculuğa çıkmak istiyorum’ diyen edebiyat tutkunlarına göre bir liste hazırladık. Kimilerini bilip okumak için gözümüzün korktuğu, kimilerine henüz sıra gelmediği bu listeyi yaz bitmeden bir yerlere not edin. Kış boyu size yol arkadaşlığı yapabilirler.
Gazap Üzümleri – John Steinbeck
Yazara Pulitzer ödülünü getiren kitap, 20’nci yüzyılın başyapıtları arasında yer alıyor. Gazap Üzümleri, 1929 Sanayi İnkılabı sonrası Amerika’nın yaşadığı ekonomik buhranları gerçekçi bir dille okuyucuya aktarıyor. Oldukça kalın olan eser, derinlikli ve ayrıntılı anlatımıyla yoksulluk, umutlar ve hayallerle dolu akıllarda yer eden bir kurgu sunuyor.
Fransız yazar Victor Hugo, Sefiller adlı dev romanında etkileyici bir hikaye sunuyor okurlarına. Yoksulluk ve yoksunluk unsurlarını değerli anlatım tekniğiyle unutulmaz bir romana dönüştüren Victor Hugo, hayatla meselesi olan yazarlardan biriydi. Yarattığı etkileyici kahramanlarla oluşturduğu kurgu sayesinde, yüzyılın sorunlarına ayna tuttu. Öyle ki sinema ve tiyatroya ilham oldu.
Karamazov Kardeşler – Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Kült eserlerle listemize devam ediyoruz. Yazarların ilham aldığı bir yazar… Rus edebiyatının en bilinen kalemi Dostoyevski’nin her biri başyapıt olan eserlerinden biridir Karamazov Kardeşler… Tabii ki bu listede yer aldığına göre en kalınlardan biri. Ama çocukluğu sarhoş bir baba ve hasta bir anne ile geçen Dostoyevski’nin bu eseri, baba ve oğullarının ayrı karakterlerdeki ilişkileri, başlarına gelen olaylar ve dönemin ruhuyla birleşince elinizin altından fazla uzağa gitmemesini isteyeceğiniz, her fırsatta iki satır dahi olsa okuma içgüdüsü duyacağınız bir eser olarak tanınıyor.
Savaş ve Barış - Lev Nikolayeviç Tolstoy
Ünlü yazar Tolstoy'un en büyük romanı olan Savaş ve Barış, sadece adından anlaşıldığı gibi savaşı değil, insanı ve aşkı da anlatan bir eser. 1805-1813 yıllarında Napolyon Savaşları'nı konu alan bu eser Rusya'daki birçok farklı sınıftaki insanın hayatını ve geleneklerini ele alıyor. Savaş ve Barış, Napolyon döneminde gecen Rusya ve Fransa arasındaki savaşı anlatmasının yanında saray hayatı ve saray insanlarının bulundukları konumlardan nasıl değişikliğe de gözler önüne seriyor. Zaman ve mekandan kopup bir Dünya klasiğinin içinde kaybolmak istiyorsanız okumalısınız.
Biraz da Türk edebiyatına geçiş yapalım ve kitap kurtlarının yakından tanıdığı Oğuz Atay’ın ünlü kitabı Tutunamayanlar’a listemizde yer verelim. Evet, bir “tuğla kitap”, ama sadece kalınlığı açısından değil, Atay’ın kendine has üslubuyla edebiyatımızda çığır açan kurgusu ve bu kurgunun içinde yer alan gerek kahramanları gerekse içindeki damıtılmış edebi ziyafetin varlığı açısından tuğla gibi çarpıyor okurlarını. Öyle gözünüz korkmasın, sadece kendinizi edebiyatın kucaklarına bırakın yeter. Kitap sizi zaten alıp götürecek, bırakın, güvenin ve edebiyat dünyasında kaybolun deriz.
Bu ne güzel bir liste böyle… Bir devasa yapıttan bir diğerine geçiyoruz. Devasa dediysek sadece binlere varan sayfa sayıları bakımından değil, anlatım güçlüğü ve hikaye mükemmelliği bakımından da devasa eserler bunlar. İşte, her edebiyat kurdunun okuması gereken bir eser daha… Geminal, Emile Zola’nın başyapıtı olarak literatürde yerini alır. Kuzey Fransa'daki bir madenci topluluğunun yoksulluğu, çaresizliği ve mücadelesi, kömür madenlerinin tehlikeli galerilerinde yaşanan büyük acılar, maden kazaları, daha fazla kâr uğruna insan hayatının hiçe sayıldığı olaylar, en doğal haliyle işçi kültürü, kitlesel ve yıkıcı grev hareketlerinin siyasi ve psikolojik dinamiği; bütün bunlar, kitapta eşsiz bir kurguyla ele alınıyor.
Kayıp Zamanın İzinde – Marcel Proust
Bir başka Fransız yazar ve eseriyle devam edelim. Zira, Kayıp Zamanın İzinde olmadan bu listede olmaz, değil mi? Marcel Proust’un yıllarını vererek ve kendi yaşamından yola çıkarak yazmalara doyamadığı Dünya edebiyatının nadide parçasıdır Kayıp Zamanın İzinde. İster 2 cilt, isterseniz de 7 kitap halinde okuyun. Bu, eserin tek bir bedenden oluştuğu gerçeğini değiştirmiyor. Toplam sayfa sayısının 3 binin üzerinde olduğu gerçeğini de tabii
Monte Kristo Kontu - Alexandre Dumas
Fransızlardan devam ediyoruz. Yayımlandığı 1845 yılından bu yana büyük ilgi gören Monte Cristo Kontu, ünlü Fransız yazar Alexandre Dumas'nın başyapıtları arasında anılıyor. Binin üzerinde sayfa sayısıyla dikkati çeken eser, sizi adeta bir sinema filminin içine çekiyor: “14 yıllık mahkûmiyetin ardından mucizevi bir şekilde hapis hayatı sona eren Dantes, Rahip Faria'nın verdiği krokiyi kullanarak Monte Cristo Adası'ndaki hazineyi bulur ve "Monte Cristo Kontu" olur. Bu gizemli Kont, maceradan maceraya atılacak, kendisine iftira edenleri birer birer cezalandıracaktır.”
İkinci Dünya Savaşı’nın mimarı Adolf Hitler’in Nasyonel Sosyalizm görüşünü ve kendi düşüncelerini ele alarak kitlelere ulaştırmak için 5 yıla yakın bir zaman zarfından yazdığı Kavgam kitabı, tarihin bir dönemi üzerinde düşünme ve incelemede bulunmak isteyenler için okunacaklar arasında olabilir. Dönemin en büyük propaganda kitaplarından biri olarak kabul edilen Kavgam’da milyonlarca insanın ölümüne, ekonomilerin ve devletlerin çöküşüne, ayrıca dünya düzeninin Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bir defa daha darbe almasına yönelik sonuçların yaşandığı “diktatörün doğuşu”na da tanıklık edeceksiniz.
Niteliksiz Adam – Robert Musil
Tutunamayanlar’ın yazarı Oğuz Atay’ın da etkilendiği bir kitapla listemize devam edelim. Avusturyalı yazar Robert Musil'in Niteliksiz Adam adlı romanı, günümüzde modernizmin roman alanındaki birkaç başyapıtından biri sayılıyor. Yazar, "İmpkralya" diye adlandırılan, gerçekte 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında artık çöküş sürecine girmiş olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu simgeleyen bir ülkede modernizm sürecindeki bir toplumun ve bireyin tüm çalkantılarını okurlara sergiliyor.
Bir dönemin “çok satanlar”ından inmeyen bir eser… 1256 sayfa… Yaşayan en büyük yazarlardan biri olarak kabul edilen Haruki Murakami başyapıtı, tüm dünyada milyonlarca satan kitabı 1Q84'le bir imkânsızı başarıyor. Macera romanı olarak sizi kendine adeta hapsedecek bir çalışma. İnsan, gerçek ve aşka dair anlattıkları da cabası…
"Umberto Eco"nun ilk romanı olan Gülün Adı da gerek sayfa sayısı gerekse anlamsal bakımından tabir uygunsa “tuğla eser” sayılır ama bu ikinci romanı Foucault Sarkacı da 912 sayfa ve içerik bakımından kendinden söz ettirir. Bir "bilim-roman" ya da "Eco-roman" diye nitelendirmek bu eser için daha doğru olabilir. Foucault Sarkacı, çok-katlı, çok değişik düzlemlerde okunabilecek bir roman. Bu da romana, değişik açılardan yaklaşmak, okurun kendisine kalmış. Foucault Sarkacı kısaca, irrasyonel düşüncenin 500 yıllık tarihinin 900 küsur sayfalık bir serüveni denebilir.
Anna Karenina - Lev Nikolayeviç Tolstoy
Bir Tosltoy başyapıtıyla daha listemize son verelim. Gelmiş geçmiş en hatırı sayılır aşk ve acı romanı Anne Karenina… Bin sayfanın üzerindeki bu eserde 19. yüzyıl Rus toplumunun ruhsal dalgalanmalarına çarpıcı bir aşk ve ihanet anlatısıyla eşlik etmek mümkün: “Güzelliği ve nezaketiyle çevresinde hayranlık uyandıran Anna Karenina'nın mutsuz ve monoton bir evliliği vardır. Üst düzey bir devlet memuru olan Aleksey Aleksandroviç ile evliliğinde tek tesellisi oğludur. Ağabeyi ile yengesinin aralarını düzeltmek için gittiği Moskova'da yakışıklı ve genç kont Vronski ile tanışması, Anna'nın hayatında dönüm noktası olur. Tolstoy, Anna Karenina'da sıradışı bir gözlem gücü ile aşk, evlilik, ihanet gibi temaların izini sürerken roman sanatına yepyeni ve uzun soluklu bir boyut katar.”