Mustafa Kemal Atatürk Kimdir?
10 Ağustos 2023

Mustafa Kemal Atatürk Kimdir?

Mustafa Kemal Atatürk (1881, Selanik - 10 Kasım 1938, İstanbul), Türk Kurtuluş Savaşı'nın önderi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıdır. Askeri dehası, devlet adamlığı ve yöneticilik alanında gösterdiği başarılar ile tüm dünyada saygıyla anılan bir liderdir.

Mustafa Kemal, 1881 yılında Ali Rıza Efendi ve Zübeyde Hanım'ın dördüncü çocuğu olarak Selanik'te dünyaya gelmiştir. Eğitim hayatına Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde başlamıştır. Ardından sırasıyla Şemsi Efendi Mektebi, Selânik Mülkiye Rüştiyesi, Selanik Askeri Rüştiyesi, Manastır Askerî İdâdîsi, İstanbul'da Harp Okulu ve Harp Akademisi'nde eğitim almıştır.

Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı’nda, 19. Tümen Komutanı olarak Çanakkale Savaşı’na katılmıştır. Başarılarıyla "Anafartalar Kahramanı" olarak anılmaya başlamıştır. Çanakkale Savaşı'ndan sonra Edirne ve Diyarbakır'da görev almıştır. Bitlis ve Muş'u Rus işgalinden kurtarmıştır. Sina ve Filistin Cephesi'nde Yıldırım Ordular Grubu komutanlığına atanmıştır.

Mustafa Kemal Paşa, ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak amacıyla 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmıştır. Türk İstiklal Savaşı'na liderlik etmiştir. Sakarya Meydan Savaşı'nın zaferle sonuçlanması üzerine "Gazi" ünvanı ve "Mareşal" rütbesiyle onurlandırılmıştır. Askeri ve siyasal eylemleriyle Türk İstiklal Harbi'nin başarıyla sonuçlanmasını ve Cumhuriyetin kurulmasını sağlamıştır. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanıdır. Bu görevini, Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 tarihinde gerçekleşen vefatına kadar sürdürmüştür.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Ailesi Kimdir?

Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Efendi’dir. Zübeyde Hanım, 1857 yılında Selanik yakınlarındaki Langaza'da doğmuştur. Soyu Yörük'tür. Babası Hacı Sofu ailesinden Feyzullah Ağa, annesi Ayşe Hanım'dır. Zübeyde Hanım sarışın, mavimsi gözleri olan, ince yapılı güzel bir kadındır. Zeki, sağduyulu, dine ve geleneklere bağlı biridir.

Zübeyde Hanım henüz 14 yaşındayken Selanik'te Ali Rıza Efendi ile evlenmiştir. Bu evlilikten Fatma (1872-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (1881-1938), Makbule (1885-1956) ve Naciye (1889-1901) isminde 6 çocukları olmuştur. Fakat dönemin şartları ve salgın hastalıklar sebebiyle çocuklarından dördü (Fatma, Ahmet, Ömer, Naciye) küçük yaşta vefat etmiştir.

Zübeyde Hanım, ikinci evliliğini Ragıp Bey isimli bir reji memuruyla yapmıştır. Balkan Savaşları sonunda kızı Makbule Hanım ile beraber İstanbul'a yerleşmiştir. 1922 yılında Mustafa Kemal Paşa tarafından Ankara'ya getirilmiştir. Fakat Zübeyde Hanım'ın İstanbul'da başlayan hastalığı ilerlemiş ve 14 Ocak 1923'te İzmir’de vefat etmiştir. 66 yaşında vefat eden Zübeyde Hanım’ın mezarı Karşıyaka'dadır.

Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi, 1839 yılında Selanik'te dünyaya gelmiştir. Soyu Konya/Karaman'dan göçen "Kocacık" Yörüklerine dayanmaktadır. Babası Kızıl Hafız Ahmet Efendi, annesi ise Ayşe Hanım'dır.

Ali Rıza Efendi, Selanik'te Abdi Hafız Mektebi'nde okumuştur. Zeki, azimli, yeniliklere açık ve modern düşünceli birisidir. Vakıflar İdaresine kâtiplik yapmıştır. Gümrük memurluğu yapmıştır. Ticaretle de ilgilenmiştir. Fakat ticarî faaliyetlerinde başarılı olamamıştır. Bu durumdan olumsuz etkilenmiş, büyük bir moral çöküntüsü yaşamıştır.

Ali Rıza Efendi, 1870 veya 1871 yılında Zübeyde Hanım ile evlenmiştir. Evliliklerinin ilk yıllarında Ali Rıza Efendi'nin Selanik'teki baba evinde yaşamışlardır. 6 çocukları dünyaya gelmiştir. 1876-1877 yıllarında Selanik'teki Selanik Asakir-i Milliye Tabur'unda Üsteğmen rütbesiyle görev yapmıştır.

Ali Rıza Efendi, birçok kaynağa göre 1893 yılında bağırsak vereminden vefat etmiştir. Fakat Ali Rıza Efendi'nin ölümü ile ilgili olarak değişik tarihler de verilmektedir. Oğlu Mustafa Kemal Paşa'nın notlarına göre Ali Rıza Efendi, Selanik'te bulunan Hortacı Süleyman Camii haziresine defnedilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Fatma, Naciye; Ahmet ve Ömer isimli kardeşleri küçük yaşlarda vefat etmiştir. Ailede sadece Mustafa ile Makbule iki kardeş olarak kalmıştır. Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Atadan, 1885 yılında Selanik'te dünyaya gelmiştir. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra annesi Zübeyde Hanım ile beraber Selanik'ten ayrılmış ve İstanbul'a gelmiştir. Ağabeyinin kendileri için kiraladığı Beşiktaş Akaretler'deki 76 numaralı eve taşınmışlardır.

Makbule Hanım, yaşamı boyunca ağabeyi Mustafa Kemal ile yakın bir ilişki içinde olmuştur. Cumhuriyet'in ilanından sonra Ankara'ya gitmiş, Çankaya'da ağabeyinin yanında yaşamaya başlamıştır. Atatürk'ün isteği üzerine Serbest Cumhuriyet Fırkası'nda bulunmuştur.

Makbule Hanım, Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıktığı dönemde evlendiği eşi Mecdi Boysan'dan 1946 yılında ayrılmıştır. Atatürk'ten yadigâr anlamına gelen "Atadan" soyadını kullanmaya başlamıştır.

Makbule Atadan kanser hastalığına yakalanmıştır. Tedavi görmesine rağmen, bu hastalıktan kurtulamamıştır. Makbule Hanım, 18 Ocak 1956 tarihinde 71 yaşındayken Gülhane Askeri Hastanesinde vefat etmiştir. 19 Ocak 1956'da düzenlenen resmi cenaze töreninin ardından Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Çocukluk Yılları Nasıldı?

Mustafa Kemal, 1881 yılında Selanik'te Koca Kasım Paşa mahallesi, Islahhane caddesi üzerindeki evde (bugün müze) dünyaya gelmiştir. Selanik, çeşitli uluslardan ve inançlardan kimseleri barındıran, dil ve kültür açısından zengin bir şehirdir. Bu kozmopolit şehir, Osmanlı İmparatorluğu'nun Akdeniz'deki büyük liman şehirlerindendir ve demiryolları için önemli bir duraktır. Dolayısıyla Avrupa’nın ticari ve fikri etkilerine açık bir şehirdir. Birçok araştırmacıya göre Selanik, modern Türkiye'nin oluşturulmasına önderlik etmiş bir şehirdir. Yenilikçi hareketlerin, yeni ideolojilerin, örgütlerin ve locaların güçlü merkezlerinden olmuştur. Ve bu şehirde doğup büyümüş olmak Mustafa Kemal'in dünya görüşünü, olaylara bakışını ve karakterini etkilemiştir.

Mustafa Kemal, okula başlama çağına geldiğinde annesinin isteği üzerine bir süre Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebine gitmiştir. Fakat kısa zaman sonra babasının isteği ile Selânik'te çağdaş eğitim veren Şemsi Efendi Mektebi'ne geçmiş ve ilkokulu burada tamamlamıştır.

Mustafa Kemal altı-yedi yaşlarındayken babası Ali Rıza Efendi vefat etmiştir. Babasının vefatı üzerine yetim kalan Mustafa, annesi Zübeyde Hanım ve kardeşleri ile birlikte Selânik yakınlarındaki Rapla çiftliğinde çalışan dayısı Hüseyin Efendi'nin yanına yerleşmiştir. Bu süreçte eğitimi biraz aksasa da çok geçmeden Selânik'e dönerek halasının (bazı kaynaklarda teyze) yanında, öğrenimine devam etmiştir.

Mustafa Kemal, dayısının yanında kaldığı dönemde köy hayatını sevmiş ve kısa sürede alışmıştır. Bu döneme ait anılarında tarlada bekçilik yaptığından, kardeşi Makbule ile beraber tarladan kargaları kovaladıklarından ve kardeşi ile şakalaşmalarından bahsetmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün kardeşi Makbule Atadan ise çocukluk yıllarını "Üç kardeştik. Ben, Naciye, ağabeyim... Oyun oynardık... Ceviz oyunu, saklambaç oyunu ve daha birçok oyunlar oynardık... Ağabeyim çok hareketli bir çocuktu. Benimle alay eder, Naciye ile şakalaşır, çeşit çeşit muziplikler yapardı..." sözleriyle anlatmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk Çocukluğunda Ne Olmak İstiyordu?

Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluk hatıraları incelendiğinde onun her zaman asker olmak istediği görülür. Çocukken, askeri rüşdiyeye giden komşusunun oğlunun ve çarşıda gördüğü subayların kıyafetlerine çok imrendiği ve kendisine onları örnek aldığı bilinmektedir. (İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk)

Mustafa Kemal'in askeri okula girme hevesinin başlangıcı mülkiye mektebinde yaşadığı bir olaya dayanmaktadır. Kardeşi Makbule Atadan, olayı şöyle nakletmiştir: Ağabeyim mülkiye mektebine girdiği zaman hocası haksız yere bir gün küçük Mustafa'nın kulağını çekmiş. İşte onun askeri bir mektebe girmek hevesinin ilk başlangıç noktası bu hadiseyle başlar. Hocasına içerleyen küçük Mustafa eve gelir gelmez doğru annesinin yanına koşmuş:

- Anneciğim! Anneciğim!

- Gel Mustafa, buradayım!

- Bugün mektepte kulağımı çektiler!

- Kim çekti evladım!

- Hocam çekti! Hem bilemezsin anneciğim o kadar acıdı ki!

- Çeksin evladım, o senin hocandır!

- Ama benim kabahatim yoktu! Haksızdı hocam. Ben artık o mektebe gitmeyeceğim. Beni askeri mektebe yerleştirin. Ben asker olmak istiyorum!

Annem, ağabeyimi teselliye çalışmışsa da kar etmemiş. Tam dört gün dört gece evden dışarı çıkmamış ağabeyim. Nihayet annem onu dizinin dibine oturtmuş...

- Mustafa! demiş, ticaretle uğraşmak, bir tüccar olmak istemez misin?

- Hayır!

- Niçin evladım, bak baban da bir tüccardı!

- Ben omuzumda basma topları taşıyamam! Ben asker olacağım!

Mustafa Kemal Atatürk'ün Eğitim Hayatı Nasıldı?

Mustafa Kemal Atatürk, eğitim çağına geldiğinde annesi ve babası arasında bir çatışma yaşanmıştır. Zübeyde Hanım, oğlunun, Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebine gitmesini istemiştir; fakat Ali Rıza Efendi modern öğretim veren Şemsi Efendi'nin özel okuluna gitmesini istemiştir. Ali Rıza Efendi, bu çatışmaya şöyle bir çıkar yol bulmuştur: Mustafa Kemal, ilköğrenimine Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde başlamıştır; fakat kısa süre içinde babasının isteği ile Şemsi Efendi Mektebi'ne geçmiştir ve ilkokulu burada tamamlamıştır.

Mustafa Kemal, Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydolmuştur ve kısa bir süre bu okula devam etmiştir. Kendisinden ayrılmak istemeyen annesi Zübeyde Hanım'dan gizli bir şekilde askeri okul sınavlarına girmiş ve kazanmıştır. Selanik Askeri Rüştiyesi'ne geçmiştir. Okulun olmadığı yaz aylarında dayısı Hüseyin Efendi'nin çiftliğinde kalmıştır. Askerî rüştiyeyi çok seven Mustafa Kemal, bu okulda nitelikli bir eğitim almıştır. Arkadaşları arasında zekâsı ve üstün yetenekleriyle ön plana çıkmıştır. Askerî rüştiyeyi 1896 yılında bitirmiştir.

Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra Manastır Askerî İdâdîsi'ne girmiştir. İleride meşhur İttihatçı hatiplerden biri olan Ömer Naci ile arkadaşlık etmeye ve arkadaşının etkisiyle şiir ve edebiyatla ilgilenmeye başlamıştır. Hocalarından Kolağası Mehmed Tevfik Bey, tarih sevgisi ve muasır milliyetçilik gibi fikirleri ile onu etkilemiştir. Yabancı dilini ilerletmek için tatillerde Selanik'e döndüğü zaman Fransızca dersleri almıştır. 1898 yılında Manastır Askerî İdadisi'ni başarıyla tamamlamıştır.

Mustafa Kemal, Manastır Askerî İdadisi'nden sonra eğitimine devam etmek için Selanik'ten vapura binerek İstanbul'a gelmiş ve 18 yaşında ilk defa payitahtı görmüştür. 1899 yılında İstanbul'da Harp Okulu'na girmiştir. Üç yıl başarılı bir Harbiye öğrenimi gördükten sonra 1902'de teğmen rütbesiyle mezun olmuştur. Öğrenimine Harp Akademisi'nde devam etmiştir. 1903'te üsteğmenliğe yükselmiş, 11 Ocak 1905 tarihinde ise kurmay yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisi’nden mezun olmuştur.

Kemal Atatürk'e Mustafa Adını Kim, Neden Vermiştir?

Atatürk'e "Kemal" adını Selanik Askeri Rüştiyesi'nde matematik derslerine giren, çok sevdiği hocası Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey vermiştir. Atatürk çalışkan bir öğrencidir. Yüzbaşı Mustafa Efendi, öğrencisinin yeteneklerini ve zekâsını takdir etmektedir. Sınıftaki diğer Mustafa'larla arasındaki farkı belirtmek için öğrencisinin adına "Kemal" ismini eklemiştir.

Mustafa Kemal Atatürk Hangi Okullarda Okudu?

Mustafa Kemal Atatürk çalışkan bir öğrencidir. Askeri eğitim hayatında önemli bir yere sahiptir. Askeriyede iyi bir coğrafya, matematik ve dil eğitimi almıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün okuduğu okullar aşağıda kronolojik olarak listelenmiştir:

  • Hafız Mehmet Efendi Mahalle Mektebi: Mustafa Kemal, okul çağına geldiğinde, geleneklere bağlı bir kadın olan annesi Zübeyde Hanım'ın isteği ile Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebine başlamıştır. Fakat burada kısa bir süre kalmıştır.
  • Şemsi Efendi Mektebi: Mustafa Kemal, babası Ali Rıza Efendi'nin isteği ile Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinden modern eğitim yapan Şemsi Efendi İlkokulu'na geçmiştir. Bu okulda yetenekleri ve zekası ile hocası Şemsi Efendi'nin takdirini kazanmıştır. İlkokulu son derece sevdiği bu okulda tamamlamıştır.
  • Selanik Mülkiye Rüştiyesi: Küçük Mustafa, Şemsi Efendi Mektebi'nden sonra bir süre Selanik Mülkiye Rüştiyesi'ne devam etmiştir. Fakat bu okulda Arapça öğretmeninin haksızlığına uğramıştır. Bunun üzerine askerî rüştiyeye girmek istemiştir.
  • Selanik Askeri Rüştiye: Küçük Mustafa, kendi isteği ile askerî rüştiye için sınava girmiş ve kazanmıştır. Askerî Rüştiye'de zekâsı ve üstün yetenekleri ile kısa sürede kendisini göstermiştir. Bu okuldaki matematik öğretmeni tarafından adının sonuna "Kemal" ismi eklenmiştir. Böylece adı artık Mustafa Kemal olmuştur.
  • Manastır Askerî İdadisi: Mustafa Kemal, 1906 yılında Manastır Askeri Okulu'na (idadiye) girdirmiştir. Fikir hayatı bu okulda temellenmiştir.
  • İstanbul’da Harp Okulu: Mustafa Kemal,Manastır Askerî İdadisi'ni başarı ile tamamladıktan sonra 1899'da İstanbul’da Harp Okulu'na girmiştir. Burada uzun yıllar dost kalacağı arkadaşları Ali Fuat Cebesoy ve Asım Gündüz ile tanışmıştır.
  • Harp Akademisi: Mustafa Kemal, Harp Akademisi'ndeki öğrenimine 1902 yılında teğmen rütbesi ile başlamıştır. Harp Okulu ve Harp Akademisi’ndeki öğrencilik döneminde ülke ve millet sorunlarıyla ilgilenmiştir. El yazısı ile bir gazete çıkarmaya başlamıştır. 1905 yılında kurmay yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisinden mezun olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Askeri Kariyeri Nasıl Gelişti?

Mustafa Kemal, askeri okullarda iyi bir eğitim almıştır. Zekâsı, yetenekleri ve kişiliği ile arkadaşlarının arasında ön plana çıkmıştır. Arkadaşlarının ve hocalarının sevgi ve saygısını kazanmıştır. Mustafa Kemal, askeri dersler dışında matematik, edebiyat derslerine ve güzel söz söylemeye karşı ilgi duymuştur. Namık Kemal, Mehmed Emin Yurdakul gibi vatanperver ve milliyetçi şairlerden etkilenmiştir. Okuduğu okullardan başarı ile mezun olmuştur. Askeri okullarda aldığı iyi eğitimin faydasını savaşlarda görmüştür.

Mustafa Kemal, aydın ve inkılapçı bir subay olarak tanınmıştır. Harp Akademisi'nden mezun olduktan sonra istibdat ve padişahlık rejimi aleyhindeki fikirlerinden dolayı tutuklanmıştır. Birkaç ay İstanbul'da tutuklu kaldıktan sonra 1905'te Suriye bölgesine, Şam'daki 5. Ordu emrine atanmıştır. 30. süvari alayına verilmiştir. 30. süvari alayının görevi Suriye'deki çeşitli ırkların yaşadığı çatışmaları durdurmaktır. Mustafa Kemal, buradaki görevinde Suriye’nin hemen her yerini dolaşmış ve memleket idaresindeki aksaklıkları, ordunun eğitim ve öğretimindeki eksiklikleri, Osmanlı egemenliğinin sarsılmakta olduğunu bir kez daha fark etmiştir. Siyasi fikirleri nedeniyle oraya sürülmüş ve "Vatan" adını verdiği bir cemiyet kurmuş olan Dr. Mustafa (Cantekin) ile tanışmıştır. Mustafa Kemal, güvendiği bazı arkadaşlarıyla gizli olarak, adını Namık Kemal'den esinlendiği "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"ni kurmuştur. Arkadaşlarıyla beraber, inkılap yolunda çalışmak amacıyla kurdukları cemiyeti genişletmek için çabalamışlardır.

Mustafa Kemal, 20 Haziran 1907'de kolağası rütbesine yükseltilmiş ve Şam'daki ordunun kurmay başkanlığında bir göreve getirilmiştir. 13 Ekim 1907 tarihinde merkezi Manastır'da bulunan 3. Ordu'ya atanmıştır. Karargâhın Selânik'teki şubesinde çalışmıştır. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne dahil olmuştur. Fakat kendisinin görüşleri, İttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenlerinin görüşleri ile uyuşmamış ve kısa süre içinde bu topluluktan uzaklaşmıştır. 13 Nisan 1909 tarihinde, 2 Meşrutiyet'in ilânı üzerine büyük bir isyan gelişmiştir. Bu isyan 31 Mart Vak'ası olarak bilinmektedir. Mustafa Kemal, bu isyanı bastırmak üzere 19 Nisan 1909 tarihinde İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nun Kurmay Başkanlığı'na getirilmiştir.

Mustafa Kemal, 1910 yılında Picardie Manevraları'nı izleme amacıyla Fransa'ya gönderilmiştir. Fransa'dan döndükten sonra görev yeri sık sık değiştirilmiştir. Görevlerinde büyük başarılar göstermiştir. 1911 yılında İstanbul'da Genelkurmay Başkanlığında bir göreve getirilmiştir. İtalyanların Trablusgarp'ta istilâ hareketlerine başlaması üzerine Mustafa Kemal, bölgede görev almak için 15 Ekim 1911 tarihinde İstanbul'dan ayrılmıştır. Tobruk ve Derne'de mahallî kuvvetlerin başında bulunmuştur. 27 Kasım 1911 tarihinde binbaşılığa terfi etmiştir. Binbaşı rütbesiyle 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşı’na katılmıştır. Edirne'yi düşmandan geri alan kolorduda görev almıştır. 27 Ekim 1913'te Sofya Ataşemiliterliği’ne atanmıştır. 1 Mart 1914'te yarbaylığa terfi etmiştir. 1915 yılına kadar Sofya'da ataşe olarak bulunmuştur.

Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı’nda, 1915 yılında 19. Tümen Komutanı olarak Çanakkale Savaşı’na katılmıştır. 25 Nisan 1915 tarihinde Arıburnu’na çıkan düşman kuvvetlerini, Conkbayırı’nda durduran 19. Tümen'dir. Bu başarı üzerine 1 Haziran 1915’te Albaylığa yükseltilmiştir. Mustafa Kemal, Gelibolu'daki başarıları ile "Anafartalar Kahramanı" olarak anılmaya başlamıştır. 10 Ekim 1915 tarihinde Anafartalar Grubu Komutanlığı'nı bırakarak İstanbul'a dönmüştür.

Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı'ndan sonra 1916 yılında Edirne ve Diyarbakır'da görev almıştır. Gittiği yerlerde törenler, sevinç gösterileri ile karşılanmıştır. Generalliğe (mirliva) yükseltilmiştir. Bitlis ve Muş'u Rusların işgalinden kurtarmıştır. 1917 yılında İstanbul'a dönen Mustafa Kemal, Veliaht Vahdettin Efendi'nin maiyetinde, Almanya'ya gitmiş ve Alman ordusunda incelemeler yapmıştır. 1918 yılında 7. Ordu Komutanı olarak Halep'e gitmiştir. Bu cephede İngilizlere karşı savunma savaşları yapmış ve başarılı olmuştur. Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak 1. Dünya Savaşı'ndan çekilmiştir. Mustafa Kemal, 31 Ekim 1918 tarihinde Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığı'na getirilmiştir. Bu ordu 7 Kasım 1918'de kaldırılmıştır. Mustafa Kemal de 13 Kasım 1918’de İstanbul'a dönmüş ve Harbiye Nezâreti'nde göreve başlamıştır.

Mustafa Kemal, Harbiye Nezâreti'nde görev yaparken Türkiye, mütareke şartlarını yaşıyordu. Memleket ve millet ağır şartlar içindedir. Memleketin birçok bölgesi işgal edilmiş, ordu dağıtılmıştır. Boğazlar tutulmuştur. Fakat bütün bu olumsuzluklara rağmen millet, işgallere karşı direniyordu. Memleketin çeşitli yerlerinde düşmanla mahallî kuvvetler arasında çarpışmalar yaşanıyordu. Böyle bir dönemde Mustafa Kemal, ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak amacını gizli tutarak, 9. Ordu Müfettişliği göreviyle 16 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan ayrılmış ve 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Askeri Başarıları Nelerdir?

Mustafa Kemal Atatürk, hayatının önemli bir bölümünü cephede geçirmiştir. Birçok askeri başarıya imza atmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri alanda sağladığı başarılar aşağıda listelenmiştir:

  • Mustafa Kemal, 1905 yılında Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisinden mezun olmuştur. Şam'daki 5. Ordu emrine atanmıştır.
  • 1907 yılında Kolağası rütbesine terfi etmiştir ve 3. Ordu'ya atanmıştır.
  • 27 Kasım 1911 tarihinde Binbaşılığa yükseltilmiştir.
  • Mustafa Kemal, 19 Nisan 1909 tarihinde İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nun Kurmay Başkanlığı'na getirilmiştir. Ordunun amacını açıklayan beyannameyi yazmıştır. Beyanname halka dağıtılmıştır.
  • 1911 yılında Trablusgarp Savaşı'na gönüllü katılan Mustafa Kemal, başarılarının ardından 27 Kasım 1911 tarihinde binbaşılığa yükselmiştir.
  • 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşı’na katılmıştır. Edirne'yi düşmandan geri alan kolorduda görev almıştır.
  • 27 Ekim 1913 tarihinde Sofya Ataşemiliterliği’ne atanmıştır. Görev yaparken1 Mart 1914 tarihinde yarbaylığa terfi etmiştir.
  • Mustafa Kemal, 25 Nisan 1915 tarihinde komutasındaki askerlerle ANZAK askerlerini Arıburnu'nda durdurmuştur. Başarılarından dolayı Albaylığa yükseltilmiştir. Çanakkale Savaşı'ndaki cesareti ve başarıları ile büyük bir saygı kazanmıştır.
  • Çanakkale Savaşı'ndan sonra 14 Ocak 1916 tarihinde Edirne'de 16. Kolordu komutanı olmuştur. 1 Nisan'da tuğgeneralliğe yükseltilmiştir.
  • Mustafa Kemal, katıldığı Kafkas Seferi'nde (1915–1917) bir dizi yenilginin arasındaki tek Türk zaferini elde etmiştir. Başarılarını takdir etmek için kendisine "İmtiyaz Nişanı" verilmiştir.
  • 31 Ekim 1918 tarihinde Yıldırım Orduları Grubu komutanı olmuştur. İlerleyen İngiliz kuvvetlerini durdurmuştur.
  • Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da Samsun'da çıkmıştır. Millî Mücadele'ye liderlik etmiştir.
  • Mustafa Kemal Paşa, 5 Ağustos 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce başkomutan yapılmıştır. 22 gün 22 gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesi'ni yönetmiş ve 13 Eylül 1921 günü, ordusuyla birlikte büyük bir zafer kazanmıştır.
  • 19 Eylül 1921 tarihinde, Sakarya Savaşı'ndaki büyük başarısı üzerine Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'ya Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Müşir (Mareşal) rütbesi ve "Gazi" ünvanı verilmiştir.
  • Gazi Mustafa Kemal Paşa, 26 Ağustos 1922 tarihinde Kocatepe'den başlayan ve zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'u yönetmiştir.
  • 30 Ağustos 1922 tarihinde Dumlupınar'da Başkomutanlık Meydan Savaşı'nı kazanmıştır ve 9 Eylül 1922'de İzmir'i düşmandan kurtarmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün 1. Dünya Savaşı’ndaki Rolü Nedir?

Mustafa Kemal, 1914 yılının Ağustos ayında 1. Dünya Savaşı (1.Cihan Harbi) başladığı zaman Sofya'da askeriateşedir. Gelişmeleri yakından takip etmiş ve başkumandanlıktan "Arkadaşlarım ateş hattındayken burada kalmam doğru değil." diyerek ısrarla muharebe hattını istemiştir. 20 Ocak 1915 tarihinde 19. Tümen Komutanlığı'na atanmıştır. Bu tümen, 25 Şubat 1915 tarihinde Tekirdağ'dan Maydos’a (Eceabat) nakledilmiştir. Mustafa Kemal, burada Maydos Mıntıkası Kumandanı olarak görev yapmıştır.

İngiltere ve Fransa, Çarlık Rusya'sının isteği üzerine 18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Boğazı'na karşı saldırı düzenlemişlerdir. Türk askerinin başarılı savunması karşısında başarısız olmuşlardır. Deniz taarruzunda başarılı olamayınca karadan asker çıkarmak için harekete geçmişlerdir. Mustafa Kemal İtilaf devletlerinin Seddülbahir ve Arıburnu bölgesine çıkarma yapacaklarını öngörmüştür. İngilizler, Mustafa Kemal'in öngörüsünü doğru çıkararak 25 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahir ve Arıburnu bölgesinden çıkarma hareketine başlatmıştır. Bu hareket, karşısında Mustafa Kemal'i ve komuta ettiği Türk askerlerini bulmuştur. Düşman kuvvetlerinin ilerlemesi Kocaçimen ve Conkbayırı (Çanak) mevkilerinde verilen savunma savaşlarıyla durdurulmuştur. 1 Haziran 1915 tarihinde albaylığa terfi eden Mustafa Kemal, 8 Ağustos 1915'te Anafartalar Grubu Kumandanlığına atanmıştır. 1. ve 2. Anafartalar Muharebesi'nde düşman saldırılarını durdurmuş ve çabalarını sonuçsuz bırakmıştır. Mustafa Kemal'in Çanakkale'deki başarıları tüm dünyada ses getirmiştir. "İstanbul’u Kurtaran Kumandan", "Arıburnu ve Anafartalar Kahramanı" olarak anılmaya başlamıştır.

Mustafa Kemal, Çanakkale'den ayrıldıktan sonra bir süre İstanbul'da kalmış ve sonra Sofya'ya gitmiştir. 16. Kolordu Kumandanlığına atanmıştır. Kolordusu Doğu Cephesi'nde görevlendirilmiştir. Bitlis ve Muş'u işgal eden Ruslara karşı mücadele etmiş ve iki şehri de kurtarmıştır. 1917 yılında 7. Ordu Kumandanlığına atanarak Halep'e gitmiştir. Fakat burada Yıldırım Ordular Grubu Komutanı General Falkenhayn ile anlaşamamıştır. 7. Ordu Kumandanlığından çekilmiştir.

Mustafa Kemal, 7 Ağustos 1918'de yeniden Filistin'de bulunan 7. Ordu Kumandanlığına atanmıştır. Bölgede başarılı müdafaa savaşları yapmıştır. Osmanlı Devleti'nin 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi’ni imzalaması üzerine Yıldırım Ordular Grubu Kumandanlığını devralmıştır. Yıldırım Ordular Grubu Kumandanlığı 7 Kasım 1918 tarihinde kaldırılınca da Mustafa Kemal İstanbul'a dönmüştür.

Mustafa Kemal Atatürk'ün 1. Dünya Savaşı'nda Katıldığı Cepheler Hangileridir?

Mustafa Kemal,1. Dünya Savaşı'nda 3 farklı cephede savaşmıştır. Bu cephelerdeki başarılarından dolayı Üçüncü Rütbeden Osmani Nişanı, Muharebe Altın Liyakat Madalyası, İkinci Rütbeden Mecidi Nişan gibi birçok nişana ve madalyaya layık bulunmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1. Dünya Savaşı'nda katıldığı cepheler aşağıda listelenmiştir:

  • Çanakkale: 1. Dünya Savaşı’nın en önemli cephelerindendir. Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında deniz ve kara savaşları yapılmıştır. Savaş sonrasında Mustafa Kemal ve Türk askerinin başarısı savaş tarihine geçmiştir.
  • Kafkas: Osmanlı İmparatorluğu'nun Rus İmparatorluğu ile karşı karşıya geldiği cephedir. Mustafa Kemal Paşa, bu cephedeki başarılarıyla Rusların Muş ve Bitlis'i terk etmesini sağlamıştır.
  • Suriye-Filistin: Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı'nda savaştığı son cephedir ve savaşı kaybetmesinin en önemli sebeplerinden birisi bu cephede uğradığı başarısızlıktır.

Çanakkale

Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na katıldığını öğrendiğinde aktif görev almak için Başkomutanlık Vekâleti’ne başvurmuştur. 20 Ocak 1915'te Yarbay rütbesiyle 19'uncu Tümen Komutanlığı'na atanmıştır. 24 Şubat 1915'te Tekirdağ'dan hareket eden Yarbay Mustafa Kemal, 25 Şubat sabahı Eceabat'a varmıştır. Maydos Mıntıkası Kumandanı olarak görev yapmıştır.

18 Mart 1915'te İngiliz donanması Çanakkale Boğazı'nı geçmek için başarısız bir girişimde bulunmuştur. Deniz taarruzunda başarılı olamayan İngilizler 25 Nisan 1915'te Seddülbahir ve Arıburnu bölgesinden ilk çıkarma hareketine başlamışlardır. Fakat çıkarma hareketi karşısında Mustafa Kemal'i ve komuta ettiği 19. Tümen kuvvetlerini bulmuştur. Komutanlarından "Ben, size taarruz emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar geçebilir!" emrini alan Türk askeri, tarihe geçen başarılı bir mücadele sergilemiştir. Mustafa Kemal, cephedeki başarıları üzerine Albaylığa terfi etmiştir.

Arıburnu ve Seddülbahir'deki taarruz devam ederken İngilizler, Çanakkale'nin güney kıyılarına da asker çıkarmaya başlamıştır. Albay Mustafa Kemal, 8 Ağustos 1915'te Anafartalar Grubu Komutanlığı'na getirilmiştir. 9 Ağustos 1915 günü komutayı ele almıştır. Aynı gün yaptığı taarruzla ilerleyen İngiliz kuvvetlerini kıyılara itmiştir. 10 Ağustos 1915 sabahı Conkbayırı bölgesindeki kuvvetleri de taarruza geçiren Mustafa Kemal, böylece düşmanı tutunduğu mevzilerden tamamen çıkarmıştır.

Mustafa Kemal Paşa, komutası altındaki askerlere bizzat ateş hattından emirler veren bir komutandır. Bu davranışı ile yanındaki subay ve erler için cesaret kaynağı olmuştur. Conkbayırı'nda kendisini hedef alan bir kurşun cebindeki saate çarpıp geri döndüğünden mutlak bir ölümden kurtulmuştur. Yaklaşık 11 ay boyunca Çanakkale Cephesi'nde bulunmuş ve 19'uncu Tümen Komutanı, Maydos Mıntıka Komutanı, Arıburnu Kuvvetleri Komutanı ve Anafartalar Grup Komutanı görevlerini üstlenmiştir. Gösterdiği başarı ve kahramanlık sonucu yurt içinde ve yurt dışında ün kazanmıştır. "Anafartalar Kahramanı" olarak anılmıştır. Hizmetlerinden dolayı 30 Nisan’da Gümüş İmtiyaz Harp Madalyası'na, 17 Mayıs'ta da Altın Liyakat Madalyası'na layık bulunmuştur.

Kafkas

Mustafa Kemal Paşa, 1916 yılında karargâhı Edirne'de bulunan 16. Kolordu Komutanlığı'na atanmıştır. Kafkas Seferi'ne katılmak üzere Diyarbakır'a gönderilmiştir. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseltilmiştir. 2 Ağustos 1916'da hazırlıklarını tamamlayarak Rusları Muş’tan atmak için emrindeki kuvvetlerle taarruza geçmiştir. Muş ve Bitlis'te şiddetli muharebeler gerçekleşmiştir. Bu muharebeler sonucunda Ruslar, Muş ve Bitlis'i terk etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, 12 Aralık 1916'da Muş ve Bitlis'in Ruslardan geri alınışı sırasındaki başarısı sebebiyle Mecidiye nişanı ve muharebe altın imtiyaz madalyasıyla ödüllendirilmiştir.

Suriye-Filistin

Mustafa Kemal Paşa, 1917 yılında Suriye-Filistin (Sina-Filistin) Cephesi'nde Yedinci Ordu komutanlığına atanmıştır. Fakat Yıldırım Ordular Grubu Komutanı General Falkenhayn ile anlaşamamış, başarılı olacağına inanmamıştır. Türk Ordularını Alman Generallerin komuta etmelerinden rahatsızlık duymuş, Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya cephelerdeki orduların içinde bulundukları kötü durumu açıklayan bir rapor yazmıştır. Fakat Enver Paşa, bu değerlendirmelere yüzeysel yaklaşmıştır. Mustafa Kemal, Cemal Paşa ile yaptığı görüşmelerden de bir sonuç alamayınca istifasını vermiştir.

Mustafa Kemal Paşa, 1918 yılında 7. Ordu komutanlığı görevine geri dönmüştür. Yıldırım Orduları Grubu Kumandanlığı'na General Liman Von Sanders getirilmiştir. Mustafa Kemal, cephede İngilizlere karşı başarılı müdafaa savaşları yapmıştır. Osmanlı Devleti'nin 30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalaması üzerine Yıldırım Orduları Grubu Kumandanlığı Mustafa Kemal Paşa'ya devredilmiştir.

Mustafa Kemal, ateşkes anlaşmasının istiklal ve ülke bütünlüğü kavramlarıyla uyuşmayan hükümler içerdiği görüşündedir. Bu görüşlerinde haklı çıkmıştır. Musul'u işgal eden İngilizler İskenderun'a yönelmiştir. Mustafa Kemal, İngilizlerin İskenderun'a asker çıkarması durumunda ateş açılacağını İstanbul Hükümeti'ne kesin bir dille bildirmiştir. Fakat cevap olarak İngilizlere karşı sert davranılmaması yönünde emir almıştır. Tüm çabalarına rağmen 7 Kasım 1918 tarihinde Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığı ve 7. Ordu kaldırılmış ve Mustafa Kemal Paşa İstanbul'a çağrılmıştır. 13 Kasım'da İstanbul'a dönen Mustafa Kemal, Dolmabahçe önünde demirleyen işgal donanmasını görünce "Geldikleri gibi giderler!" diyerek tepkisini dile getirmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndaki Rolü Nedir?

Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'ya geçip Milli Mücadele bayrağını açmadan önce, İstanbul'daki son gecesini annesi Zübeyde Hanım ve kardeşi Makbule Atadan ile beraber geçirmiştir. Makbule Atadan o akşamı şöyle anlatmıştır: Annemin karyolasının karşısına yer sofrası hazırladık. Minderleri, yastıkları yerleştirdik. Ağabeyim, annemin karşısına geçti. Çok düşünceliydi,

– Anneciğim, dedi. Ben gidiyorum! Buraları da Selanik gibi olmak ihtimali vardır. Ben gittikten sonra yanılıp da sokağa çıkmayın. Benim işim mühim. Bu işte muvaffak olabilmem için huzuru kalple çalışmam lazım. Beni merak ve endişede bırakmayın. Giderken gözüm arkada kalmasın! Elimi, ayağımı bağlamayın! Memleket için çalışırken sizden yana bir üzüntüye düçar olmak istemem.

Annem, heyecandan düşüp bayıldı. Doktor Rasim Ferid Beyi çağırdık. O ilaç, bu ilaç derken annem biraz kendisine geldi. O gece sabaha kadar uyumadık. Konuştuk. Dertleştik. Ertesi gün, araba kapıya dayandı. Annemle ağabeyimin birbirlerine vedaları çok hazin oldu. Sarıldılar. Öpüştüler. O, annemin ellerini tekrar tekrar dudaklarına götürdü. Annem, ağabeyimin boynuna sarıldı...

Tam üç gün üç gece telefonumuz çalmadı. Hâlbuki ağabeyim evde iken sık sık telefon çalardı. Onunla beraber çalışan arkadaşları Mustafa Kemal'in tevkifi için yapılan hazırlıkları muntazaman takip ediyorlar ve gizlice telefon ederek bildiriyorlardı. O, ayrılınca bizi tam üç gün kimse aramadı. Üç gün sonra telgrafını aldık: "Samsun'a çıktım, sıhhatteyim, merak etmeyin." - Mustafa Kemal

Mustafa Kemal, kendisine teklif edilen Dokuzuncu Ordu Müfettişliği görevini kabul ederek 16 Mayıs 1919 sabahı karargâhında görev alan 17 subay ve Refet Bele ile birlikte Bandırma Vapuru’na binerek İstanbul'dan ayrılmıştır. 19 Mayıs 1919 sabahı saat 8'de Samsun'a varmış, Anadolu topraklarına ayak basmıştır. Küçük bir askerî birlik ve bando ile karşılanmıştır. Mıntıka Palas oteline yerleştirilmişlerdir.

Mustafa Kemal'in görevi Samsun ve çevresindeki asayişsizliği incelemek ve tedbir almaktır. Rumlarla mücadele eden bölge Türklerinin direnmelerini önlemektir. Fakat Mustafa Kemal Paşa'nın bu görevi kabul etmesindeki amaç kendisine verilen görevi yerine getirmek değil Anadolu'ya geçebilmektir. Kendisine verilen yetkileri milletin menfaatleri uğruna kullanmaktır. İstanbul'dan ayrılırken yakın arkadaşlarına şöyle söylemiştir: "Düşman süngüsü altında millî birlik olamaz. Ancak hür vatan topraklarında memleketin istiklali ve milletin hürriyeti için çalışılabilir. Bu gayeyi tahakkuk ettirmek üzere Anadolu’ya gidiyorum."

Mustafa Kemal'in Samsun'a çıktıktan sonra gönderdiği raporlar İtilaf Devletleri temsilcilerinin hoşuna gitmemiştir. İngilizler, İstanbul Hükümeti'ne onun gibi tanınmış bir Türk generalinin Anadolu'da olmasının kamuoyunu kötü etkileyeceğini bildirmiştir. İstanbul Hükûmeti, Mustafa Kemal Paşa'yı İstanbul'a geri çağırmıştır; fakat Mustafa Kemal bu çağrıya uymamıştır. 22 Haziran 1919'da Mustafa Kemal’in imzasıyla duyurulan Amasya Genelgesi ile "vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğu, milletin istiklalinin yine milletin azmi ve kararı ile kurtarılabileceği" ilan edilmiştir. Erzurum'da ve Sivas'ta düzenlenecek kongreler belirtilmiştir.

Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi için Rauf Orbay ile beraber Amasya'dan Sivas'a hareket etmiştir. "Bütün milletin ateşten bir çember içine alınmış olduğu bir zamanda" 3 Temmuz 1919'da Erzurum'a varmıştır. Erzurum'da coşkulu bir kalabalık tarafından sevinçle karşılanmıştır. 8-9 Temmuz 1919'da askerlikten istifa etmiş ve görevine bir millet ferdi olarak devam etmiştir. Erzurum Kongresi, 23 Temmuz 1919 tarihinde tek katlı bir ilkokul salonunda toplanmıştır. Kongreye 62 delege katılmıştır. Yapılan oylama ile Mustafa Kemal Paşa, başkan seçilmiştir. Zor şartlar atında gerçekleştirilen Erzurum Kongresi çalışmalarına 7 Ağustos 1919 günü son verilmiştir. Milli Mücadele'nin ilk temelleri atılmıştır. Mustafa Kemal Paşa, kongrenin kapanış konuşmasında şu ifadeyi kullanmıştır: "Tarih, bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir."

Mustafa Kemal, Sivas Kongresi için 2 Eylül 1919 tarihinde Erzurum'dan Sivas'a gelmiştir. Sevgi gösterileri ile karşılanmıştır. Kongre, tüm engelleme çalışmalarına rağmen 4 Eylül 1919 sabahı başlamıştır. 38 delege katılmıştır. 8 gün sürmüştür ve 11 Eylül 1919 tarihinde bir beyanname yayımlayarak çalışmalarına son verilmiştir. Sivas Kongresi'nde Erzurum Kongresi kararları genişletilmiştir. Bütün milletin tek vücut halinde birlik olduğunu dünyaya duyuran millî bir kongredir.

Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlığını yaptığı Erzurum ve Sivas kongrelerinde "Manda ve himayenin kabul edilmeyeceği, düşman işgaline karşı milletin vatanı savunacağı, bu amaçla geçici bir hükûmetin kurulacağı ve bir millî meclisin toplanacağı" kararları alınmış ve açıklanmıştır. Sivas Kongresi'nden sonra Mustafa Kemal milli meclisi toplamak için azimle çalışmıştır. Çabalar sonucu 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) açılmıştır. Mustafa Kemal, Meclis ve Hükûmet Başkanı seçilmiştir. Böylece Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış ve Mustafa Kemal, Türk bağımsızlık mücadelesinin her bakımdan lideri olmuştur.

Millet Meclisi, açıldıktan sonra zor şartlara rağmen kısa sürede düşman kuvvetlerine karşı çeşitli cephelerde başarılar kazanmaya başlamıştır. Oltu, Sarıkamış ve Kars'ı işgal eden Ermenilere karşı 28 Eylül 1920 tarihinde taarruza geçilmiştir. 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir komutasındaki kuvvetler, Ermeni Cumhuriyeti ordusunu mağlup etmiş ve 29 Eylül 1920'de Sarıkamış'ı, 30 Ekim 1920'de Kars'ı geri almıştır. Ermenilerin barış isteği üzerine 2/3 Aralık 1920 tarihinde Gümrü Antlaşması imzalanmış ve savaşa son verilmiştir. Güney cephesinde, Fransız birlikleriyle mahallî kuvvetler arasında çatışmalar yaşanmıştır. Fransızlar 12 Şubat 1920'de Maraş'tan, 11 Nisan 1920 günü de Urfa'dan çekilmek zorunda kalmıştır. 21 Ekim 1921 tarihinde Fransızlarla "Ankara Antlaşması" yapılmıştır. Yunanlılar ise Ankara'da kurulan yeni hükûmetin içinde bulunduğu zor şartlardan yararlanarak 22 Haziran 1920'de Batı Cephesinde umumî taarruza geçmişlerdir. 8 Temmuz 1920'de Bursa'yı, 29 Ağustos 1920'de ise Uşak'ı işgal etmişlerdir. Yunanlıların bu ilerleyişi üzerine Mustafa Kemal, cephe komutanları ile görüşerek, artık düzenli bir ordu kurulması gereğini bildirmiştir.

Türk Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası olarak anılan 1. İnönü Muharebesi, 9 Ocak 1921 tarihinde Yunanlıların Bozüyük yönünden taarruzu ile başlamıştır. 2 gün devam eden taarruzlarından başarı elde edemeyen Yunan kuvvetleri, 11 Ocak günü sabahından itibaren Bursa yönünde geri çekilmeye başlamışlardır. Bu zafer üzerine Atatürk, Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey'e "Bu başarının, mukaddes topraklarımızı düşman istilâsından tamamen kurtaracak olan kesin zafere hayırlı bir başlangıç olmasını Allah'tan diler, Batı Cephesinin bütün subay ve erlerini kazandıkları bu zafer dolayısıyla tebrik ederim." şeklinde bir telgrafı çekmiştir. 1. İnönü zaferi içerde ve dışarda büyük etkiler yaratmıştır. 20 Ocak 1921'de ilk Anayasamız, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmiştir. İtilâf devletleri, Londra Konferansı'na İstanbul Hükûmeti ile beraber Ankara Hükûmeti'ni de davet etmiştir. 16 Mart 1921'de Sovyet Rusya ile "Moskova Antlaşması" imzalanmıştır. Fakat Yunanlılar, 23 Mart 1921 günü yeniden harekete geçmiştir. 1 Nisan 1921 günü ise İnönü'de ikinci kez yenilgiye uğramışlardır. Mustafa Kemal, cephe komutanı İsmet İnönü'ye tarihe geçen şu kutlama telgrafını göndermiştir: "Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin ters talihini de yendiniz!"

Yunanistan, 10 Temmuz 1921'de yeni bir saldırıya başlamıştır. Hem insan gücü hem araç gereç yönünden Türk kuvvetlerinden sayıca fazla durumdadırlar. Birçok yeri işgal etmişlerdir. Cepheden gelen bu tedirgin edici haberler üzerine 4 Ağustos 1921'de Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal'in "Başkomutan" olarak ordunun başına geçmesini istemiştir. Mustafa Kemal de başarılı olabilmek için belirli süreyle sınırlandırılmış geniş yetkiler istemiştir. Bu isteği Büyük Millet Meclisi'nde oy birliği ile kabul edilmiştir. Kendisine Başkomutanlık verilen Mustafa Kemal Paşa, 12 Ağustos 1921'de Polatlı'daki cephe karargâhına giderek fiilen Türk ordusunun başında geçmiştir. 23 Ağustos 1921'de Yunan ordusunun taarruzu ile Sakarya Meydan Muharebesi başlamıştır. Mustafa Kemal'in savaş stratejisi şu şekildedir: "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz..." Mustafa Kemal Paşa'nın bu stratejisi aynen uygulanmıştır. Yunan kuvvetlerinin ilerleme kuvvetleri gittikçe azalmıştır. Türk ordusu 10 Eylül 1921'de karşı taarruza geçmiş ve düşmana ağır zayiat verdirmiştir. Başkomutan Mustafa Kemal, savaş boyunca cepheden ayrılmamıştır. Savaşı ateş hattında bizzat takip etmiştir. 22 gün 22 gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesi, 13 Eylül 1921'de Türklerin zaferi ile sonuçlanmıştır. Bu başarı üzerine Mustafa Kemal, Meclis tarafından Gazilik ve Mareşallik ünvanları ile onurlandırılmıştır.

Sakarya Meydan Muharebesi'nde yenilgiye uğrayan Yunanlılar, Afyon-Eskişehir hattına kadar çekilmişlerdir. Yunanları tutundukları bu son mevzilerden de çıkarmak için Başkomutan Mustafa Kemal, Batı Cephesi ordularına 6 Ağustos 1922'de "taarruza hazırlık" emri vermiştir. 26 Ağustos 1922 sabahı saat 5.30'da Kocatepe’den Büyük Türk Taarruzu başlamıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın yönettiği Başkomutanlık Meydan Muharebesi adını alan bu savaşta 30 Ağustos 1922'de Türk ordusu Yunan ordusunun büyük kısmını yok etmiştir. Yenilgiye uğrayan orduyu izleyen Türk Ordusu'na Başkomutan Mustafa Kemal, 1 Eylül 1922 tarihinde şu emri vermiştir: "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!".

Türk birlikleri 9 Eylül 1922 sabahı İzmir'e ulaşmış ve hükûmet konağına yeniden Türk bayrağını çekmiştir. Başkomutan Mustafa Kemal ise 10 Eylül'de zafer alayı ile birlikte şehre giriş yapmıştır. 11 Ekim 1922 tarihinde İtilaf Devletleri ile imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması ile İtilaf Devletleri işgal ettikleri Türk topraklarından çekilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Dönemi'nde Katıldığı Cepheler Hangileridir?

Mustafa Kemal Atatürk; Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşı, Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nda birçok cephede savaşmış ve başarılı olmuş bir askerdir. Katıldığı savaşlarda gösterdiği başarılar nedeniyle Milli Mücadele yıllarında Meclisin isteği üzerine başkomutanlık görevini üstlenmiştir. Kurtuluş Savaşı’nda Türk ordusunun savaştığı cepheler ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın katıldığı savaşlar aşağıda listelenmiştir:

  • Doğu Cephesi: Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa'dır. Cephede Ermenilerle savaşılmıştır. 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir komutasındaki kuvvetler, Ermeni Cumhuriyeti ordusunu mağlup etmiştir.
  • Güney Cephesi: Bu cephede mücadele Kuva-yi Milliye birlikleri ile yürütülmüştür. Fransa'ya karşı mücadele edilmiştir. Fransızlar 12 Şubat 1920'de Maraş’tan, 11 Nisan 1920'de ise Urfa'dan çekilmiştir. 21 Ekim 1921 tarihinde yapılan "Ankara Antlaşması" ile cephe kapanmıştır.
  • Batı Cephesi: Bu cephede Yunanistan'a karşı mücadele edilmiştir. Sırasıyla 1.İnönü Muharebesi, 2. İnönü Muharebesi, Kütahya-Eskişehir Savaşları, Sakarya Meydan Muharebesi, Büyük Taarruz ve Başkumandanlık Meydan Muharebesi yaşanmıştır. 1. ve 2. İnönü savaşları Albay İsmet Bey komutasında yapılmıştır. Mustafa Kemal, Başkomutanlık yasası ile Türk ordusunun başına geçmiştir. Mustafa Kemal'in başkomutanlığında gerçekleştirilen Sakarya Meydan Muharebesi, Büyük Taarruz ve Başkumandanlık Meydan Muharebesi Türk ordusunun zaferi ile sonuçlanmıştır.

Sakarya Meydan Muharebesi (23 Ağustos - 13 Eylül 1921)

Sakarya Meydan Muharebesi, dünya tarihinde eşine az rastlanan bir savaştır. Türk milleti için bir ölüm kalım mücadelesi olmuştur. Muharebe, insan gücü ve araç gereç yönünden Türk kuvvetlerinden sayıca fazla durumda olan Yunan ordusunun 23 Ağustos 1921 tarihindeki taarruzu ile başlamıştır. Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi'nin isteği ile "Başkomutan" olarak Türk ordusunun başına geçmiştir. Kendisine başarılı olabilmek için belirli süreyle sınırlandırılmış geniş yetkiler verilmiştir.

Mustafa Kemal'in Sakarya Meydan Muharebesi'ndeki savaş stratejisi şudur: "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz..." 22 gün 22 gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesi, 13 Eylül 1921'de Türklerin zaferi ile sonuçlanmıştır.

Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi (26 Ağustos - 9 Eylül 1922)

Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra kamuoyu ve TBMM, taarruz için sabırsızlanmaya başlamıştır. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa da Yunanları tutundukları son mevzilerden atarak düşmanı Anadolu'dan tamamen çıkartmak istemiştir. Bunu gerçekleştirmek için 6 Ağustos 1922'de Batı Cephesi ordularına "taarruza hazırlık" emri verilmiştir. Büyük Türk Taarruzu 26 Ağustos 1922 sabahı Kocatepe'den başlamıştır. Taarruz kısa sürede başarıyla ilerlemiştir. İlk iki günde Yunan ordusunun birçok mevzii düşürülmüştür. 27 Ağustos'ta Türk ordusu işgal altındaki Afyon'a girmiştir. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, taarruzu bizzat ateş hattından yönetmiştir. Yanında Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa vardır.

Yunan ordusu, Türk ordusunun ilerleyişi karşısında Dumlupınar mevzilerine çekilmiştir. Türk ordusu Dumlupınar mevzilerine taarruza başlamıştır. Bu taarruz 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü Türk ordusunun kesin zaferi ile sonuçlanmıştır. Büyük Taarruz'un bu son safhası tarihe Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak geçmiştir.

Başkomutanlık Meydan Muharebesi sonunda yenilen düşman ordusunun çekilme yollarının kesilmesi ve takibi gerekmiştir. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, komutası altındaki kuvvetlere 1 Eylül'de tarihi "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emrini vermiştir. Türk ordusunun takip hareketi sonucunda 9 Eylül'de İzmir işgalden kurtarılmıştır. Kadifekale'ye Türk bayrağı çekilmiştir.

Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türk İstiklâl Savaşı'nın son ve en önemli safhalarındandır. Türk Milletinin zaferi, Anadolu'nun sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağını tüm dünyaya göstermiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'e Gazi Ünvanı Ne Zaman Verildi?

Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'e, Sakarya Meydan Savaşı'nın zaferle sonuçlanması üzerine 19 Eylül 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından "Gazi" ünvanı ve "Mareşal" rütbesi verilmiştir.

Gazilik, Mustafa Kemal'in Sakarya Meydan Muharebesi'nde geçirdiği bir kaza sebebiyle verilmiştir. Savaş alanında ata binerken ayağı kayan Mustafa Kemal'in köprücük kemiği kırılmıştır. Tedavi için gittiği Ankara'da kendisine 10 gün istirahat tavsiye edildiği hâlde ertesi günü cepheye dönmüş ve muharebeleri yönetmeye devam etmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'e Mareşallik Rütbesi Ne Zaman Verildi?

Mustafa Kemal Atatürk'e, Sakarya Meydan Savaşı'nın zaferle sonuçlanması üzerine 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından “Müşir” (Mareşal) rütbesi ve “Gazi” ünvanı verilmiştir.

Mustafa Kemal, kendisine verilen Gazi ünvanı ve Mareşal rütbesi üzerine, orduya yayımladığı bildirgede şunları söylemiştir: "Sizin başını eğmeye razı olmayan bağımsızlık fikriniz, ilerleyen düşmanı bozularak geri çekilmek zorunda bıraktı. Kızgın bir ufuk üzerinde tüten ve yanan yüzlerce köylerimizi arkasında bırakarak düşman ordusu, ceza önünde kaçan bir cani gibi geldiği yerlere gidiyor. Hâlbuki o, bir savaş değil yalnız bir akın düşünüyordu. Fikir ve imanın kayıtsız şartsız kuvvetine, kazandığınız zafer kadar büyük bir kanıt olamaz. Mazlum milletimizi tarihin en tehlikeli bir zamanında yeniden ışığa ve kurtuluşa kavuşturan bu savaşta, sizin Başkomutanınız olmaktan dolayı bir insan kalbi için alında yazılı olabilecek en derin mutluluk ve övüncü duydum."

Mustafa Kemal Atatürk'ün Siyasi Kariyeri Nasıldı?

İstiklal Savaşı'ndan sonra Anadolu düşman istilasından kurtarılmıştır. Türk milleti için yeni bir dönem başlamış, siyasi faaliyetlere önem verilmiştir. 1 Kasım 1922'de TBMM'nin kararıyla saltanat ile hilafet birbirinden ayrılmış ve saltanat kaldırılmıştır. 20 Kasım 1922 tarihinde Lozan Barış Konferansı toplanmıştır. Uzun süren bir sürecin ardından 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanmıştır. Böylece yeni Türkiye Devleti'nin bağımsızlığı tüm dünya tarafından onaylanmıştır. Artık sıra Ankara'daki Meclis'in Türkiye'nin geleceğini belirleyecek kararlar almasına gelmiştir. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edilmiş ve Gazi Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı seçilmiştir. 3 Mart 1924'te halifelik kaldırılmıştır ve büyük inkılaplar yapılmaya başlamıştır.

Mustafa Kemal, devletin modern bir şekil alması ve milletin en kısa sürede çağdaş uygarlık seviyesine erişebilmesi için birçok inkılap yapmıştır. Şapka ve kıyafet devrimi yapılmıştır. Tekkeler, zaviyeler, türbeler kapatılmıştır. Şeriyye ve Evkaf Vekâleti kaldırılmıştır. Laik devlet prensibi kabul edilmiştir. 17 Şubat 1926'da Medeni Kanun kabul edilmiştir. 15 Nisan 1931'de Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti (Türk Tarih Kurumu), 12 Temmuz 1932'de Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) kurulmuştur. Medreseler kapatılmıştır. Eğitimde laik ve millî bir yol izlenmiştir. 1928 yılında yapılan Harf İnkılabı ile beraber Arap harfleri terk edilmiş ve Latin harflerine dayanan Türk alfabesi kullanılmaya başlamıştır. Birçok fakülte ve kürsü açılmıştır. Üniversiteler çağdaş bir hal almıştır. Uluslararası takvim, saat ve rakamlar kabul edilmiştir. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Zirai faaliyetler genişletilmiş ve millî sanayi geliştirilmiştir.

Atatürk İnkılapları gerçekleşirken Mustafa Kemal'e muhalif olanlar, suikast girişiminde bulunmuştur. Başarısız girişimleri sonucu yargılanmışlar ve çeşitli cezalara çarptırılmışlardır.

Mustafa Kemal, arka arkaya dört kez cumhurbaşkanı seçilmiştir. 24 Kasım 1934'te kabul edilen yasayla birlikte meclis, kendisine "Atatürk" soyadını vermiştir. Bu soyadının başkaları tarafından kullanılması yasaklanmıştır. Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Türkiye'yi ziyarete gelen birçok devlet başkanını ağırlamıştır. Mustafa Kemal Atatürk, son yıllarında kadar devlet çalışmalarına devam etmiştir. Hatay'ın anavatana katılması için çaba göstermiştir. Vefatının ardından 1939 yılında Hatay anavatana katılmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Siyasi Başarıları Nelerdir?

Mustafa Kemal Atatürk, bilgisi, deneyimleri ve ileri görüşlülüğü ile hem askeri hem de siyasi alanda birçok başarı elde etmiş bir liderdir. Mustafa Kemal Atatürk'ün siyasi başarıları aşağıda listelenmiştir:

  • Mustafa Kemal Paşa, 23 Temmuz 1919 tarihinde gerçekleşen Erzurum Kongresi'ne başkanlık etmiştir. Bu kongrede Misak-ı Millî Kararları kabul edilmiştir.
  • 4 Eylül 1919'da gerçekleştirilen ve milletin bir bütün halinde birlik olduğunu dünyaya duyuran millî Sivas Kongresi'ne başkanlık etmiştir.
  • Mustafa Kemal, 7 Kasım 1919 tarihinde Erzurum'dan milletvekili seçilmiştir.
  • 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Mustafa Kemal Paşa seçilmiştir.
  • 11 Ekim 1922 tarihinde İtilaf Devletleri ile imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması ile savaş sona ermiştir. Türk ve Yunan orduları arasındaki savaş son bulmuştur. Edirne dâhil Doğu Trakya TBMM'ye teslim edilmiştir. İstanbul ve Boğazlar TBMM hükûmetinin idaresine bırakılmıştır.
  • 1 Kasım 1922'de saltanat ile hilafet birbirinden ayrılmış ve saltanat kaldırılmıştır.
  • 24 Temmuz 1923'te bir uzlaşma olan ve yeni Türkiye Devleti'nin bağımsızlığının tüm dünya tarafından onaylandığını gösteren Lozan Antlaşması imzalanmıştır.
  • 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edilmiş ve Gazi Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı seçilmiştir. Vefatına kadar da arka arkaya dört kez cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti Ne Zaman Kurdu?

Mustafa Kemal Atatürk, 28 Ekim 1923’te İsmet İnönü ve bazı arkadaşlarını Çankaya köşküne davet etmiştir. Cumhuriyet ile ilgili maddeleri gündeme getirmiş ve "Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz." açıklamamsıda bulunmuştur. 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan bir anayasa değişikliğiyle Cumhuriyet, ilan edilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyeti Kurma Süreci Nasıl Gerçekleşti?

Cumhuriyetin ilanı bir günde gerçekleştirilmiş bir şey değildir. Cumhuriyet fikri Atatürk'te hep vardır. Basın açıklamalarında, nutuklarında her zaman yönetim biçimi olarak cumhuriyete geçmek istediğini söylemiştir. 23 Nisan 1920 tarihinden beri ülkeyi idare eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, millî egemenlik esasına dayanan bir hükümettir. 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla fiilen cumhuriyete geçilmiştir. Sadece yeni rejimin isminin açıkça ilan edilmesi kalmıştır. Gazi Mustafa Kemal, 28 Ekim 1923 akşamı Çankaya'da yenen yemekte arkadaşlarına "Yarın cumhuriyeti ilân edeceğiz." demiştir. O gece İsmet Paşa ile birlikte Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu'nda yapılacak değişiklikleri tasarlamışlardır. Kanunu’nun ilk maddesinin sonuna, "Türkiye Devletinin hükümet şekli cumhuriyettir." cümlesi eklenmiştir. 29 Ekim 1923 günü Mustafa Kemal Paşa'nın hazırladığı anayasa değişikliği TBMM'de kabul edilmiş ve cumhuriyet ilân edilmiştir. Ardından cumhurbaşkanlığı seçimine geçilmiş ve Gazi Mustafa Kemal Paşa, Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçilmiştir. Cumhuriyetin ilanı, top atışları ve telgrafla yurdun dört bir yanına duyurulmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk Ne Zaman Cumhurbaşkanı Olmuştur?

Gazi Mustafa Kemal, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildikten hemen sonra oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Dış Politika ve Diplomasi Çalışmaları Nelerdir?

Mustafa Kemal Atatürk askeri dehası, devlet adamlığı ve yöneticilik alanında gösterdiği başarılar ile Türk halkının gönlünde ölümsüz bir yere sahip olmuştur. Tüm dünyada saygıyla anılan bir liderdir. Barışçı ve demokratik bir vizyonu vardır. Dış politikaya önem vermiş, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası alandaki yerini önemsemiştir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politika ve diploması çalışmaları aşağıda maddeler halinde listelenmiştir:

  • Milli Mücadele yıllarında benimsenen dış politikada öncelik milli sınırlar içinde bağımsız bir Türk Devleti kurmaktır. Bu politika doğrultusunda Sevres (Sevr) Antlaşması ve Mondros Mütarekesi'nin şartları kabul edilemez ilan edilmiştir. Lozan görüşmeleri aylarca sürmüş ve antlaşma milli çıkarlardan ödün vermeyen bir hale geldiğinde imzalanmıştır.
  • Türkiye Cumhuriyeti, bağımsızlığını savaş ve diplomasi alanında yürütülen mücadeleler sonucunda kazanmış bir devlettir. Savaşın ardından mücadele edilen devletlerle husumet devam ettirilmemiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün dış politikada temel ilkesi "barış" olmuştur. Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda tüm ülkelere dostluk ve iş birliği eli uzatılmıştır. TBMM, 1929 yılında anlaşmazlıkların barışçıl vasıtalar kullanılarak çözüleceğini taahhüt eden Kellog-Briand Paktı'nı onaylamıştır.
  • Mustafa Kemal Atatürk, 2. Dünya Savaşı'nın çıkacağını yıllar öncesinden görmüştür. İzlediği politikalar ile Türkiye'nin 2. Dünya Savaşı'nda izlediği tarafsızlık politikasının temelini hazırlamıştır.
  • 9 Şubat 1934 tarihinde Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya, taraf ülkelerin güvenliğini amaç edinen ve sınırlarının güvenliğini karşılıklı olarak güvence altına alan Balkan Antantı'nı imzalamışlardır.
  • 20 Temmuz 1936 tarihinde Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki egemenliğini sağlayan ve Karadeniz'de bölgesel güvenliği teminin eden Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır.
  • 8 Temmuz 1937 tarihinde atılan imzalarla Türkiye, İran, Irak ve Afganistan tarafından Sadabat Paktı kurulmuştur. Türkiye bu antlaşma ile doğu sınırlarının güvenliği sağlamış, bölgesinde vazgeçilmez bir güç olduğunu kanıtlamıştır.
  • Hatay, Misâk-ı Millî sınırları içinde kabul edilmesine rağmen, savaşın getirdiği olağanüstü şartları içinde millî sınırlar dışında kalmıştır. Fakat Mustafa Kemal Paşa Hatay'ın bir Türk yurdu olduğunu ve düşman elinde esir kalmayacağını net bir şekilde söylemiştir. Fransa'nın Suriye'ye bağımsızlık vermeye hazırlandığı 1936 yılında Türkiye, en önemli davası hâline gelen Hatay konusunu iç ve dış kamuoyunda gündeme getirmiştir. Hatay davasını bizzat Atatürk yönetmiştir. Türkiye'nin barışçı ve hukuka saygılı görünümünü bozmayan, fakat gerektiği yerde askeri kuvvete başvurabileceğini hissettiren kararlı tavrı sonucu Fransa, Türk haklarını teslime mecbur kalmıştır. 1938 yılında Türk ordusu Hatay'a giriş yapmıştır. Türk ordusunun gelişi Hatay halkı tarafından sevinçle karşılanmıştır. Hatay'da yapılan seçim sonucunda "Hatay'ın büyük çoğunluğu Türk'tür" tezi tescil edilmiştir. 2 Eylül 1938'de Hatay'da Türklerin hâkimiyetinde bağımsız Hatay Devleti kurulmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938 tarihinde vefat etmiş olsa da şahsî meselesi olarak gördüğü ve son aşamasına kadar getirdiği dava 23 Haziran 1939 tarihinde kesin sonuca varmış ve Hatay, Türkiye'nin bir ili haline gelmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Dış Politika ve Diplomasi Çalışmalarının Günümüze Yansımaları Nelerdir?

Mustafa Kemal Atatürk, dış politika vizyonunu "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözleriyle ortaya koymuş barışçı ve demokratik bir liderdir. Ortaya koyduğu kararlı politikalar ile Türkiye Cumhuriyeti'nin bugünkü konumuna gelmesinde önemli etkiye sahiptir. Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politika ve diplomasi çalışmalarının günümüze yansımaları aşağıda maddeler halinde listelenmiştir:

  • Mustafa Kemal Atatürk'ün dış politikada izlediği temel ilke "barış", günümüzde de Türkiye dış politikasının temel yol gösterici ilkelerindendir.
  • Türkiye, dış politikada tüm tarafların kazanç sağlayacağı adil ve sürdürülebilir bir siyasi, ekonomik ve sosyal düzen oluşturulması yönündeki çalışmalarına devam etmektedir.
  • Türkiye, Atatürk dönemi dış politikasında olduğu gibi bugün de uyguladığı girişimci ve insani dış politikayla dünya barışına katkıda bulunmaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Eğitim ve Kültür Politikaları Nelerdir?

Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi mirası ilim ve akıldır. Eğitime ve kültüre çok önem vermiştir. 10. Yıl Nutku'nda Cumhuriyetin temelinin Türk kahramanlığı ve Türk kültürü olduğunu ifade etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş uygarlık seviyesine ulaşabilmesi, Türk kültürünün yükseltilmesi için kültürel alanda birçok çalışma yapmıştır. Eğitimi, kültürün en önemli aktarıcısı olarak görmüştür.

Başöğretmen Atatürk'e göre eğitim, ülkenin kalkınması için çağdaş, Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza kadar yaşaması için milli olmalıdır. Eğitimin millî olması gerektiğini şu sözlerle açıklamıştır: "Bir millî eğitim programından bahsederken, eski devrin hurafelerinden ve yaradılış niteliklerimizle hiç ilgisi olmayan yabancı fikirlerden, doğudan ve batıdan gelebilen bütün etkilerden tamamen uzak, millî karakterimiz ve tarihimizle uyumlu bir kültür kastediyorum. Çünkü millî dehamızın tam olarak gelişmesi ancak böyle bir kültürle sağlanabilir. Herhangi bir yabancı kültür şimdiye kadar takip edilen yabancı kültürlerin yıkıcı sonuçlarını tekrar ettirebilir."

Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim ve kültür çalışmaları aşağıda maddeler halinde listelenmiştir:

  • TBMM'de 3 Mart 1924 tarihinde Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu kabul edilmiştir. Bu kanunla beraber medreseler kaldırılmış ve Türkiye'deki bütün okullar, Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlanmıştır. Eğitim-öğretimin laikleşmesinin temelleri atılmıştır. Eğitimin millî bir nitelik kazanması sağlanmıştır.
  • TBMM'de 1 Kasım 1928 tarihinde yeni Türk harflerinin kabulüne ilişkin kanun kabul edilmiştir. Yeni harfleri bütün halka öğretebilmek, geniş halk kitlelerini okuryazar bir hale getirmek için "Millet Mektepleri" açılmıştır.
  • "Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır." diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla 15 Nisan 1931 tarihinde Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti (Türk Tarih Kurumu) kurulmuştur.
  • "Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir." diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dilini Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) kurulmuştur.
  • "Efendiler! Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta reisicumhur olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız." diyen Mustafa Kemal Atatürk, sanata ve sanatçıya önem vermiştir. İstanbul'da Güzel Sanatlar Akademisi, Ankara'da Devlet Konservatuvarı kurulmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Ölümü

Mustafa Kemal Atatürk, yaşamının son bir yılı ağırlıklı olmak üzere uzun yıllardır hasta idi. Doktorlar kendisine, siroz teşhisi koydu. Tedavi ve istirahat için Ankara'dan İstanbul'a gitmiştir. Hastalık sürecinde bile ülke sorunlarıyla ilgilenmiştir. Hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledilmiştir. Türk halkının dileklerine ve hekimlerin çabasına rağmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat dokuzu beş geçe vefat etmiştir. Vefat ettiğinde henüz 57 yaşındadır. “Selanik’te Ali Rıza oğlu Mustafa olarak başlayan hayatı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olarak nihayete erdi.” (İlber Ortaylı)

Mustafa Kemal Atatürk'ün Mezarı Nerededir?

Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatı, başta Türk milletinde olmak üzere tüm dünyada büyük bir üzüntüye yol açmıştır. Tabutu 16 Kasım günü Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konulmuştur. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırılmıştır. Yavuz zırhlısı ile İzmit'e götürülen cenaze, özel bir trenle Ankara'ya getirilmiştir. Atatürk'ün cenazesi Ankara'da ordu ve devlet yetkilileri tarafından karşılanmıştır. 21 Kasım 1938 tarihinde gerçekleştirilen cenaze törenine, sivil ve askerî yöneticiler, yabancı devlet temsilcileri ve on binlerce insan katılmıştır. Cenaze töreninin ardından Atatürk'ün tabutu Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre konmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk'ün tabutu geçici kabrine konulduktan sonra hükümet, anıt mezar üzerinde çalışmaya başlamıştır. Uzun çalışmalar sonucunda, anıt mezarın yapılacağı yer olarak Ankara, "Rasattepe" (Anıttepe) seçilmiştir. İnşaat için 01 Mart 1941 tarihinde açılan milletlerarası proje yarışmasında Türk Profesör Emin Onat ve Doçent Orhan Arda'ya ait proje seçmiştir. İnşaat 09 Ekim 1944 tarihinde başlamış, dokuz yıllık bir sürecin ardından 1953 yılında tamamlanmıştır. Atatürk'ün naaşı, 10 Kasım 1953 tarihinde 15 yıl süreyle kaldığı Etnografya Müzesi'nden alınarak büyük bir törenle ebedi istirahatgâhı Anıtkabir'e nakledilmiştir.

"Benim nâçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidâr kalacaktır!" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün mezarı yurdun her ilinden, Selanik'teki doğduğu evin bahçesinden, Kore’deki Türk şehitliğinden, Suriye’deki Süleyman Şah’ın Türbesinden ve Kıbrıs’tan getirilen vatan topraklarından oluşmaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Ölümü Türk Halkını Nasıl Etkiledi?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunun on beşinci yılını geride bıraktığı günlerde vefat etmiştir. Atatürk'ün ölüm haberi, hastalığından haberdar olan ve gelişmeleri yakından takip eden halk arasında hızla yayılmıştır. İstanbul bir anda matem havasına bürünmüştür. Bayraklar her yerde yarıya çekilmiş, eğlence yerleri kapılarını kapatmıştır. Çocuk, genç, yaşlı ayırt etmeksizin tüm halk büyük bir yas içine girmiştir. Sokaklara işgal günlerini yaşamış, zaferi görmüş halkın gözyaşı ve feryatları hâkim olmuştur. Faruk Dursunoğlu'nun tek cümlelik şu anısı durumu özetler niteliktedir: "Bugün Türkiye yağmur yağmadan ıslandı."

Atatürk'ün ilk cenaze töreni İstanbul'da yapılmıştır. Halk, 16 Kasım'dan 19 Kasım'a kadar Dolmabahçe'yi ziyaret etmiştir. Katafalk ziyaretine halk yoğun ilgi göstermiştir. 17 Kasım günü yaşanan izdihamda 40 kişi yaralanmış, 11 kişi vefat etmiştir. İstanbul'daki büyük cenaze töreninin ardından Atatürk'ün naaşı Ankara'ya nakledilmek üzere Dolmabahçe Sarayından çıkarılarak top arabasına konulmuştur. Cenaze törenini takip eden Behçet Kemal Çağlar, yaşananları şu cümlelerle anlatmıştır: "Yolun kenarındaki setler insanlarla dolu. Hıçkırıktan arabanın ve ayakların sesleri duyulmaz oldu. Bütün millet ağlıyor sözü ilk defa benzetme olmaktan çıkmış. Bütün yollar adeta bedenden bir dağ, baştan bir nehir. Fındıklı'dan ayrıldık. Kenarlarda sıralanmış mektepler, sokaklar dolmuş, halk cadde kenarındaki ev ve dükkânları hınca hınç doldurmuş, kalabalık, ağaç üstlerine ve minare şerefelerine tırmanmış kimseler dövüne dövüne, hıçkıra hıçkıra ağlıyorlar."

Atatürk’ün naaşı Sarayburnu'ndan Yavuz zırhlısına konulmuş ve deniz yoluyla İzmit’e kadar taşınmıştır. İzmit'te halkın yoğun katılımıyla gerçekleştirilen törenle naaş, Ankara'ya gönderilmek üzere önceden hazırlanmış özel bir vagona nakledilmiştir. Trenin geçtiği yerlerde halk, ellerinde meşalelerle cenazeyi selamlamıştır. Mustafa Kemal'in naaşı 20 Kasım 1938 tarihinde Ankara'ya ulaşmıştır. Ankara'daki cenaze töreninin ardından Atatürk, Etnografya Müzesine defnedilmiştir. Ankara'daki cenaze töreninden sonra da birçok ilde cenaze törenleri ve anma programları düzenlenmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Anısının Yaşatılması Nasıl Sağlanıyor?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümü sonrasında halk büyük bir matem içine girmiştir. 11 Kasım'da TBMM, İsmet İnönü’yü Cumhurbaşkanı seçmiştir. Atatürk, "Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir." diyen bir liderdir. Türk halkı zamanla Atatürk'ün vefatından doğan acıyı kabullenmiştir ve onun anısını her daim canlı tutmak için çalışmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün anısını yaşatmak için yapılan çalışmalar aşağıda listelenmiştir:

  • 19 Mayıs tarihi Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmaktadır.
  • Yasin Uslu, Hamdi Alkan, Feyzi Tuna gibi sinemacılar, Mustafa Kemal'i anlatan filmler çekmişlerdir.
  • Fuat Uzkınay, Can Dündar, Halit Refiğ gibi isimler, Mustafa Kemal'i anlatan belgeseller hazırlamıştır.
  • Örgün eğitimin tüm aşamalarında Atatürk sevgisi aşılanmaktadır ve Atatürk inkılapları ders olarak okutulmaktadır.
  • Her 10 Kasım'da ülke genelinde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye'nin yurt dışı temsilciliklerinde Atatürk için saygı duruşunda durulur.
  • Atatürk Havalimanı, Atatürk Orman Çiftliği, Atatürk Üniversitesi, Gazi Anadolu Lisesi gibi çeşitli yapılara, adreslere ve kurumlara Atatürk'ün adını ve unvanlarını içeren isimler verilmiştir.
  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil ve Muhammed İkbal gibi Türkiye'den ve dünyadan birçok şair ve yazar, Mustafa Kemal'i anlatan eserler kaleme almıştır.
  • Hem Türkiye'de hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde Atatürk anıtları, heykelleri dikilmiştir. Resmi çalışma yerlerinde, makam odalarında Atatürk büstü, portreleri bulunmaktadır. Okullarda Atatürk köşesi vardır. Okul kitaplarının başında Atatürk portresi bulunmaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Mirası Nedir?

Mustafa Kemal Atatürk'e 1938 yılında siroz teşhisi koyulmuştur. Tedavi için karnındaki suyun alınmasına karar verilmişti. Fakat bu işlem önemli ve tehlikelidir. Bu nedenle Atatürk, işlem öncesinde vasiyetini yazmaya karar vermiştir. Vasiyetnameye göre Atatürk'ün sahip olduğu tüm nakit ve hisse senetleri İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır. Her seneki nemadan yaşadıkları sürece Makbule Atadan'a ayda bin, Afet'e sekiz yüz, Sabiha Gökçen'e altı yüz, Ülkü'ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile'ye yüzer lira verilecektir. Sabiha Gökçen'e ayrıca bir ev alacak kadar para verilecektir. Makbule Hanım, hayatta olduğu sürece Çankaya'da oturduğu ev emrinde kalacaktır. İsmet İnönü'nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır. İş Bankası tarafından her seneki nemadan yarı yarıya Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.

Mustafa Kemal Atatürk, çiftliklerini Hazineye, diğer menkul ve gayrimenkullerini ise Cumhuriyet Halk Partisine bağışlamıştır. Ayrıca Mustafa Kemal'e çeşitli zamanlarda hediye edilmiş olan gayrimenkuller vardır. Bunları İstanbul'dan Ankara'ya döndükten sonra mahalli belediyelere veya diğer kurumlara vermeyi amaçlamıştır. Fakat sağlığı buna izin vermemiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Vasiyetnamesi Nasıldır?

Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi el yazısı ile 5 Eylül 1938 tarihinde yazdığı vasiyetnamesi şu şekildedir: "Malik olduğun bütün nukut (nakit) ve hisse senetleriyle Çankaya'daki menkul ve gayrimenkul emvalimi (mallarımı), Cumhuriyet Halk Partisine, atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum:

1- Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.

2- Her seneki nemadan, bana nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule’ye ayda bin, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile’ye şimdiki yüzer lira verilecektir.

3- Sabiha Gökçen’e bir ev de alınabilecek ayrıca para verilecektir.

4- Makbule'nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.

5- İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.

6- Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil kurumlarına tahsis edilecektir."

Mustafa Kemal Atatürk'ün Günümüze Etkileri Nelerdir?

Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuş ve çağdaş uygarlık seviyesine ulaşabilmesi için siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel alanda birçok yenilik yapmıştır. Bu yenilikler sayesinde siyasi ve iktisadi kalkınmayı, Türk kültürünün yükseltilmesini, ülkenin gelişip modernleşmesini sağlamıştır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün En Önemli Sözleri Nelerdir?

Mustafa Kemal Atatürk; demokrasi, bağımsızlık, hürriyet, ordu, milli mücadele, siyaset, barış, spor, sanat, eğitim, ekonomi, kültür, medeniyet ve ziraat gibi birçok alanda önemli sözler söylemiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli sözlerinden 20 tanesi aşağıda listelenmiştir:

  • Yurtta sulh, cihanda sulh.
  • Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
  • Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.
  • Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.
  • Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
  • Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin.
  • Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır.
  • Her çeşit spor faaliyetlerini, Türk gençliğinin millî terbiyesinin ana unsurlarından saymak lâzımdır.
  • Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir.
  • Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise, "Başaracağım" diye başlayarak sonunda "Başardım" diyebilenindir.
  • Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.
  • Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk edilemez.
  • Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.
  • Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış ve lâyık olan köylüdür.
  • Millî mücadeleyi yapan, doğrudan doğruya milletin kendisidir, milletin evlâtlarıdır. Millet, analarıyla, babalarıyla, hemşireleriyle mücadeleyi kendisine ülkü edindi. Millî mücadelede şahsî hırs değil, millî ülkü, milli izzetinefis hakiki etken olmuştur.
  • İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?
  • Gençler, cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
  • Başımıza neler örülmek istenildiği ve nasıl karşı koyduğumuz ve daha doğrusu milletin arzu ve emellerine uyarak ve onun yardımıyla nasıl çalıştığımız görülmeli ve gelecek kuşaklar için ibret ve uyanıklığı gerektirmelidir. Zaten her şey unutulur. Fakat biz her şeyi gençliğe bırakacağız. O gençlik ki hiçbir şeyi unutmayacaktır; geleceğin ışık saçan çiçekleri onlardır. Bütün umudum gençliktedir!
  • Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben, milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım! Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması, mutlaka o milletin hürriyet ve bağımsızlığına sahip olmasına bağlıdır.
  • Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü müşkülât önünde, belki gâyelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle dönüyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur.

Mustafa Kemal Atatürk Yazdığı ve Katkı Sağladığı Kitaplar

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, hayatının her döneminde kitap okumayı seven birisi olmuştur. Okuduğu kitaplarla bilgi birikimini artırmıştır. Geniş bilgi birikimi hayatının çeşitli dönemlerinde kaleme aldığı kitaplarına yansımıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün yazdığı ve katkı sağladığı 13 kitap aşağıda listelenmiştir:

  • Taktik ve Tatbikat Gezisi: Mustafa Kemal'in askerlikle ilgili birikimlerini içeren kitaplarındandır. Subayların arazide yetiştirilmesini amaçlayan, tatbikatın önemini vurgulayan bir eserdir.
  • Bölüğün Muharebe Talimi: Mustafa Kemal'in mensubu olduğu ordunun eğitim seviyesini yükseltmek için Almanca aslından tercüme ettiği eserdir. Meskûn yerlerde muharebe, savunma ve taarruz konularını kapsamaktadır.
  • Vatandaş İçin Medeni Bilgiler: Ayşe Afet İnan'ın Atatürk'ün fikir, düşünce ve yönlendirmelerinin etkisiyle hazırladığı kitabıdır. Ankara Musiki Muallim Mektebinde verdiği Yurt Bilgisi ders notlarından ve Atatürk tarafından kaleme alınan belgelerden oluşmaktadır.
  • Takımın Muharebe Talimi: Atatürk'ün askerlik üzerine Almancadan çevirdiği eserlerindendir. General Litzmann'ın "Seferber Mevcudunda Takım, Bölük ve Taburun Muharebe Talimleri" isimli eserinin ilk bölümünden oluşmaktadır. İlk kez 1908 yılında Selanik'te basılmıştır.
  • Karlsbad’da Geçen Günlerim: Atatürk'ün altı deftere kaydedilmiş günlüklerinden oluşan eserdir. 1931 yılında Çankaya'daki eski köşkün kütüphanesinde bulunmuştur. Mustafa Kemal'in Karlsbad'da geçen günleri, o dönemde yaşanan bazı toplumsal meselelere karşı bakışı, okuduğu kitaplar gibi birçok konuda önemli, dikkat çekici bilgiler içermektedir.
  • Geometri: Atatürk, ağır Osmanlıca terimlerin kullanıldığı ders kitaplarının öğrencilerin öğrenmesini zorlaştırdığını düşünmüştür. Vefatından kısa süre önce, Dolmabahçe Sarayında "geometri öğretenlerle, bu konuda kitap yazacaklara kılavuz" olması için "Geometri" kitabını kaleme almıştır. Bu eserle dilimize pek çok geometri terimi kazandırmıştır. Kitap ilk kez 1937 yılında Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanmıştır.
  • Cumalı Ordugahı: Makedonya bölgesinde bulunanCumalı Ordugahı'nda 3. Süvari Tümen Komutanı Tuğgeneral Suphi Paşa'nın komutası altında kurulan bir süvari tugayına eğitim ve manevra yaptırılmıştır. Bu manevraya Mustafa Kemal'de katılmıştır ve gün gün not tutmuştur. Notlarında süvari, bölük, alay, tugay eğitim ve manevralarını anlatmıştır. "Cumalı Ordugahı" eseri bu notlardan oluşmaktadır. 7 adet kroki içermektedir. İlk kez 1909 yılında Selanik'te basılmıştır.
  • Arıburnu Muharebeleri Raporu: Mustafa Kemal Atatürk'ün yazdığı bu rapor, Osmanlı Harp Tarihi şubesinin kendisinden hatıralarını yazmasını istemesi üzerine ortaya çıkmıştır. Raporda, 19. Tümen Kumandanlığına görevlendirilmesiyle Arıburnu'na gerçekleştirilen ilk çıkarma günü olan 25 Nisan 1915 tarihinden Anafartalar Grup Kumandanlığına atandığı 8/9 Ağustos 1915 tarihine kadar yaşanan kritik gelişmelere yer verilmiştir. Önemli bir tarihî vesikadır.
  • Mustafa Kemal Atatürk - Hatıra Notları 1916: Mustafa Kemal Atatürk'ün 7 Kasım 1916'da başlayan ve 25 Aralık 1916 tarihinde sonlanan yani yaklaşık iki aylık bir süreyi kapsayan notlarından oluşmaktadır. Atatürk'ün Doğu Cephesinde (Diyarbakır, Siirt) görevli olduğu dönemde gördüğü insan ve coğrafya manzaraları, okuduğu kitaplar, haberleştiği yakınları ve dostlarının adları gibi ayrıntıları içermektedir. Eser hem tarih bilimi açısından hem de Türk milleti açısından son derece kıymetlidir.
  • Mustafa Kemal Atatürk - Hatıra Notları 1916: Mustafa Kemal Atatürk'ün 7 Kasım 1916'da başlayan ve 25 Aralık 1916 tarihinde sonlanan yani yaklaşık iki aylık bir süreyi kapsayan notlarından oluşmaktadır. Atatürk'ün Doğu Cephesinde (Diyarbakır, Siirt) görevli olduğu dönemde gördüğü insan ve coğrafya manzaraları, okuduğu kitaplar, haberleştiği yakınları ve dostlarının adları gibi ayrıntıları içermektedir. Eser hem tarih bilimi açısından hem de Türk milleti açısından son derece kıymetlidir.
  • Zabit ve Kumandan ile Hasbihal: Mustafa Kemal'in askerlikle ilgili en önemli eserlerindendir. Dostu ve meslektaşı Nuri Conker'in "Zabit ve Kumandan" isimli kitabına karşılık yazmıştır. İki eser de Osmanlı ordusunun Balkan ve Trablusgarp savaşlarında yaşadığı başarısızlıklar üzerine kaleme alınmıştır. Çözüm olarak komuta kademeleri işaret edilmiştir. Mustafa Kemal kitabını ancak 1918 yılının sonunda yayımlama fırsatı bulmuştur. 1956 yılında ise İş Bankası Kültür Yayınları'nın ilk kitabı olarak yayımlanmıştır.
  • Anafartalar Muharebatına Ait Tarihçe: 10 Ağustos 1915 Conkbayırı Taarruzu, Türk ve dünya tarihi açısından önemli bir olaydır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, savaş meydanında kendi el yazısıyla notlar kaleme almıştır. Olayları sıcağı sıcağına anlatan bu notlarda Atatürk'ün heyecanını, kaygılarını, sevinçlerini ve üzüntülerini görmek ve hissetmek mümkündür. Bu da eserin en değerli taraflarındandır. Bir okul defterine yazılan ve okuması için Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu genel sekreteri Dr. Reşit Galip'e verilen notlar, kitap haline getirilmiştir.
  • Nutuk: Eser, Mustafa Kemal Atatürk'ün 15-20 Ekim 1927'de, Cumhuriyet Halk Fırkası'nın İkinci Büyük Kurultayı'nda, altı gün boyunca, toplam 36 saat 33 dakikada süren hitabesine dayanmaktadır. Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basmasından başlayarak, İstiklal Savaşı'nı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve inkılapların yapılışını anlatmaktadır. Bizzat Atatürk tarafından kaleme alınan kitap ilk defa 1927 yılında, Arap harfleriyle iki cilt olarak yayımlanmıştır. Yıllar içinde Latin harflerine aktarılarak birçok baskısı yapılmıştır. "Söylev" başlığı ile de yayımlandığı olmuştur. Almanca, Fransızca, İngilizce, Rusça, Farsça, Kazakça, Türkmence ve Yunanca baskıları da vardır.

Mustafa Kemal Atatürk Hakkında Yazılmış En Önemli Kitaplar Nelerdir?

Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamını ve bilinmeyen yönlerini, askeri kariyerini, siyasi kariyerini, inkılaplarını anlatan birçok kitap yazılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazılmış en önemli kitaplardan 10 tanesi aşağıda listelenmiştir:

  • Tek Adam: Atatürk'ün en ünlü biyografilerindendir. Türk yazar, iktisatçı Şevket Süreyya Aydemir tarafından yazılmıştır. Atatürk'ün yaşamını kronolojik olarak ele alan bir kitaptır. Remzi Kitabevi tarafından yayımlanmaktadır.
  • Atatürk Ne İdi? : İstiklal Madalyası sahibi Türk yazar, gazeteci ve siyasetçi Falih Rıfkı Atay tarafından yazılmıştır. Mustafa Kemal'in hayatını ve Atatürkçülüğün ne olduğunu anlatan bir eserdir. Anı türündedir. Pozitif Yayınları tarafından yayımlanmaktadır.
  • Çankaya: Türk yazar, gazeteci ve siyasetçi Falih Rıfkı Atay tarafından yazılmıştır. Atay, 1923 yılından 1938 yılına kadar Atatürk'ün yanında bulunmuştur. Kitabında Atatürk'ün yaşamı, insani yönleri, yaptığı inkılaplar hakkında detaylı bilgiler vermiştir. Eser, Pozitif Yayınları tarafından yayımlanmaktadır.
  • Gazi Mustafa Kemal Atatürk: Türk tarihçi, akademisyen ve yazar İlber Ortaylı tarafından yazılmış biyografidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü yaşamının tüm yönleriyle ele alan bir eserdir. Ortaylı, Atatürk'ü "dünya tarihinin nadiren gördüğü bir deha" olarak değerlendirmiştir. Kitap, Kronik Kitap tarafından yayımlanmaktadır.
  • Atatürk’ten Hatıralar: Türk bürokrat Hasan Rıza Soyak tarafından yazılmıştır. Atatürk'ün günlük yaşamı, Cumhuriyet'in ilanı, İzmir Suikastı, Hatay Meselesi gibi birçok konu hakkında ayrıntılı bilgi içeren bir eserdir. Birçok araştırmada kaynak olarak kullanılmaktadır. Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanmaktadır.
  • Atatürk: İngiliz Yazar ve gazeteci Lord Kinross tarafından yazılmıştır. Altın Kitaplar tarafından yayımlanmaktadır. Kinross, "Atatürk: Bir Milletin Yeniden Doğuşu" kitabını hazırlamak için uzun süre Türkiye'de kalmıştır. Atatürk'ü "20. yüzyılın ilk yarısını olağanüstü kişiliğiyle etkilemiş büyük bir asker ve devlet adamı" olarak değerlendirmiştir.
  • Atatürk: İstanbul doğumlu İngiliz yazar Andrew Mango tarafından yazılmıştır. Remzi Kitabevi tarafından yayımlanmaktadır. Mango, Atatürk'ü "20. yüzyılın en önemli devlet adamlarından biri" olarak değerlendirmiştir. Kitabı beş yılı aşkın bir süre yaptığı araştırmalar sonucunda yazmıştır. Eserde, Atatürk'ün hem liderliğini hem de yakın çevresi ve insan ilişkilerini yansıtmıştır.
  • Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler: Türk öğretmen, tarihçi ve sosyoloji profesörü Ayşe Afet İnan tarafından yazılmıştır. İnan, Atatürk'ün yaşamının son 13 yılında her zaman yakınında bulunmuştur. Kitabında, Atatürk döneminde yaşadıklarını ve ondan dinlediklerini paylaşmıştır. Eser, İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanmaktadır.
  • Atatürk ve Demokratik Türkiye: Türkiye'nin en önemli tarihçilerinden Halil İnalcık tarafından yazılmıştır. Eserde; hilafet, inkılaplar, modernleşme problemleri, Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş ve yabancı tarihçilerin Atatürk devrimleri hakkındaki yorumları üzerine analizler yapılmıştır. Kronik Kitap tarafından yayımlanmaktadır.
  • Atatürk: Türk yazar ve diplomat Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından 1938 yılında Atatürk'ün vefatından kısa süre sonra yazılmıştır. Yazar eserini "Atatürk'ün manevi şahsiyetine dair küçük tahlil tecrübesi" olarak değerlendirmiştir. İlk kez 1946 yılında Remzi Kitabevi’nden yayımlanmıştır. Günümüzde İletişim Yayınevi tarafından yayımlanmaktadır. Atatürk'ü en iyi anlatan kitaplardan biri olarak değerlendirilmektedir.

Mustafa Kemal Atatürk Hakkında Yayınlanmış Filmler Nelerdir?

Sineme, ortaya çıktığı ilk günden beri kitlelerin ilgisini çeken yaygın bir eğlence aracıdır. Çok yönlü, ileri görüşlü bir lider olan Mustafa Kemal Atatürk, sanat alanındaki gelişmeleri takip etmiştir. Sinemaya verdiği önemi şöyle dile getirmiştir: "Sinema öyle bir keşiftir ki, bir gün gelecek barutun, elektriğin ve kıtaların keşfinden çok, dünya medeniyetinin veçhesini değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak köşelerinde oturan insanların birbirlerini sevmelerini, tanımalarını temin edecektir. Sinema, insanlar arasındaki görüş, düşünüş farklarını silecek, insanlık idealinin tahakkukuna en büyük yardımı yapacaktır. Sinemaya layık olduğu ehemmiyeti vermeliyiz."

Sinema sanatını ideolojik ve kültürel anlamda önemli bulan ve devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini belirten Atatürk, Türk sinemasının gelişmesi için kişisel gayretler içinde de bulunmuştur. Yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul’un üstlendiği, senaryosunu Nizamettin Nazif’in yazdığı 1932 yılı yapımı "Bir Millet Uyanıyor" filminde kendisine verilen rolü kabul ederek kamera önüne geçmiştir. Münir Hayri Egeli ile birlikte "Ben Bir İnkılap Çocuğuyum" isimli senaryoyu yazmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk, sinemanın önemini anlayan ve gelişmesi için üzerine düşeni yapmaktan geri durmayan bir liderdir. Vefatından sonra hakkında birçok dizi ve film yapılmıştır. Yapılmaya da devam etmektedir.

Mustafa Kemal Atatürk hakkında yayınlanmış film ve dizilerden 9’u aşağıda listelenmiştir:

  • Yol Ayrımı: 2012 yılında TRT'de yayımlanmıştır. Yasin Uslu'nun yönettiği, Kemal Tahir uyarlaması bir dizidir. Türkiye'nin ilk çok partili döneme geçiş sürecini anlatmaktadır. Dizide Atatürk'ü Yavuz Sepetçi, İsmet İnönü'yü Haluk Cömert canlandırmıştır.
  • Kurtuluş: TRT'de yayımlanmıştır. Tarihî türde televizyon dizisidir. Türk Kurtuluş Savaşı'nı konu almaktadır. Metinlerini Turgut Özakman yazmıştır. Yönetmenliğini Ziya Öztan üstlenmiştir. Atatürk'ü Rutkay Aziz, İsmet Paşa'yı Savaş Dinçel canlandırmıştır.
  • Cumhuriyet: TRT'de yayımlanmıştır. Kurtuluş dizisinin devamı niteliğindedir. Türkiye'nin Cumhuriyet Devrimi'ni konu almaktadır. Mustafa Kemal Atatürk'ü Rutkay Aziz, İsmet İnönü'yü Savaş Dinçel canlandırmaktadır.
  • Atatürk: Yönetmenliğini Mehmet Ada Öztekin'in üstlendiği dizidir. "Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, bulunur elbet kurtaracak bahtı kara maderini." sözleriyle tanıtılmıştır. Dizide Mustafa Kemal Atatürk'ü Aras Bulut İynemli, Zübeyde Hanım'ı Songül Öden, Ali Rıza Efendi'yi Mehmet Günsür canlandırmıştır.
  • Dersimiz Atatürk: Senaryosunu Turgut Özakman'ın yazdığı, tarihçi bir dedenin, torununa ve torununun arkadaşlarına tarihi fantastik bir dünyanın parçası olarak yansıtmasını anlatan 2010 yapımı filmdir. Atatürk'ün hayatını konu almaktadır. Yönetmenliğini Hamdi Alkan üstlenmiştir. Atatürk'ü Halit Ergenç, tarihçi dedeyi Çetin Tekindor canlandırmıştır.
  • Metamorfoz: 1992 yılında TRT 1'de yayımlanmıştır. Belgesel tarzında televizyon dizisidir. Senaryosunu Refik Erduran yazmış, yönetmenliğini Feyzi Tuna üstlenmiştir. Atatürk hakkında tez yazmak için Türkiye'ye gelen üniversite öğrencisi bir kızın öğretim üyesi Ahmet tarafından gezdirilmesi, bilgilendirilmesi ve araştırma yapmasıyla Atatürk devrimlerini, dönemin toplumsal hayatını anlatmaktadır. Atatürk rolünü Mahir Günşıray oynamıştır.
  • Veda: Film2010 yılında yapılmıştır. Zülfü Livaneli yazıp yönetmiştir. Atatürk'ün çocukluk arkadaşı ve yaveri Salih Bozok'un anılarından yola çıkılarak hazırlanmıştır. Salih Bozok’un gözünden Atatürk anlatılmıştır. Filmde Mustafa Kemal Atatürk'ü Sinan Tuzcu ve Burhan Güven, Salih Bozok'u Serhat Kılıç, Kâzım Karabekir'i Sunay Akın, Zübeyde Hanım'ı Dolunay Soysert, Fikriye karakterini Özge Özpirinçci, Latife Hanım'ı Ezgi Mola ve Ali Fuat Cebesoy'u Bahtiyar Engin canlandırmıştır.
  • Ya İstiklal Ya Ölüm: Yönetmenliğini Yasin Uslu'nun üstlendiği, senaryosunu Ercan Mehmet Erdem'in yazdığı mini televizyon dizisidir. 2020 yılında TRT1'de yayımlanmıştır. Dizide İstanbul'un işgal yılları, Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde vücut bulan Kuvâ-yı Milliye hareketi ve Ankara'da yeni bir meclisin açılışı anlatılmaktadır. Mustafa Kemal Paşa'yı İlker Kızmaz canlandırmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk Hakkında Yayınlanmış En Önemli Belgeseller Nelerdir?

Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele'nin nasıl kazanıldığını Türk gençliğine canlı bir şekilde anlatmayı önemsemiştir. Bu uğurda hazırlanan film ve belgeselleri desteklemiştir. Hem hayatta olduğu dönemde hem de vefatından sonra Atatürk'ün yaşamını, Milli Mücadele'yi anlatan çeşitli belgeseller yapılmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk hakkında yayınlanmış belgesellerden 8’i aşağıda listelenmiştir:

  • Zafer Yolları: Fuat Uzkınay'ın yaptığı belgesel çalışmasıdır. Kurtuluş Savaşı'nın son olaylarını içermektedir.
  • Mustafa: Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatını anlatan belgesel filmdir. Can Dündar tarafından yazılmış ve yönetilmiştir. 2008 yılında vizyona girmiştir.
  • The Incredible Turk (İnanılmaz Türk, Muhteşem Türk veya Müthiş Türk): 1958 yılında America Prudential Insurance Company tarafından hazırlanan 25 dakikalık belgesel filmdir. Mustafa Kemal'in sesi ve görüntülerini içermektedir.
  • Sarı Zeybek: 1993 yapımı belgeseldir. Yönetmeni Can Dündar'dır. Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşamının son 300 gününü, hastalık sürecini ve ölümünü ele almaktadır. Dönemine damga vurmuş bir iştir. Birçok ödül almıştır. Can Dündar tarafından kitap olarak da sunulmuştur.
  • Atatürk ve Sanat: 1982 yılında yapılmış bir belgeseldir. TRT tarafından yayınlanmıştır. Yönetmenliğini Halit Refiğ üstlenmiştir. Cumhuriyet Dönemi ile gelişen Türkiye'deki sanat ortamını ve Mustafa Kemal Atatürk'ün bu konuda yaptığı çalışmaları anlatmaktadır.
  • Atatürk: Tolga Örnek'in geniş bir arşiv taraması yaptıktan sonra hazırladığı belgeseldir. Belgeselde, Atatürk hakkında araştırmalar yapmış yerli ve yabancı tarihçilerle röportajlar da yer almaktadır. YouTube üzerinden izlemek mümkündür.
  • Atatürk: Türklerin Babası: BBC'nin 1970 yılında hazırladığı belgeseldir. Michael Adams tarafından hazırlanmıştır. Belgeselde Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşamı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi, Milli Mücadele ve Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk yıllarındaki gelişmelere paralel olarak anlatılmıştır. Tarihi görüntüler ve İsmet İnönü, Süreyya Ağaoğlu, İngiliz tarihçi Arnold Toynbee ve Ali Fethi Okyar'ın oğlu Prof. Dr. Osman Okyar'ın röportajlarını içermektedir.
  • Türkiye’nin Kalbi: Ankara: 1933 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. kuruluş yıl dönümü nedeniyle Atatürk'ün isteği üzerine Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’ne ısmarlanan siyah beyaz belgesel filmdir. Yapımı bir yıl sürmüştür. Belgesel filmin yönetmeni Sergey Yutkeviç'tir. Belgesel henüz inşa hâlindeki başkent Ankara'ya ilişkin görüntüler, Atatürk'ün görüntüleri, 10. yıl kutlamalarına ait görüntüler içermektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarına ait en önemli görsel materyallerdendir.
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.