Platon’un ‘sosyal ahlak ve sosyal mutluluk kavramlarına yaptığı gönderme; salt birey yerine bütün olarak toplumun mutluluğa ulaşması ideali’ bir anlamda toplumsal uzlaşı kültürü ve küreselleşme olgusunun tarihsel temellerine ışık tutar. Kökenleri dört yüzyıl öncesine dayanan küreselleşme kavramı günümüzde: sanattan siyasete, ekonomiden kültürel yapıya yaşamın hemen her alanında topyekün bir uzlaşının, ortaklaşmanın kısacası ortak yaşam dinamiklerinin sembolü haline gelmiştir. Söz konusu uzlaşı ve ortaklaşmanın nihi hedefi, farklı unsurların ve kaynakların çoğunluğun faydası adına seferber edilmesi, ortak bir amaç etrafında ‘koordine edilerek birleştirilmesidir.’ İnsanlık tarihinde yaşanan teknolojik, ideolojik ve ekonomik dönüşümlerin sonuçlandığı küreselleşmeyi farklı bir okuma ile ‘faydaların ortaklaşması sonucunda toplumsal sınırların yalnız coğrafi düzeyde kalması, dünyanın bir köy kadar küçük algılanmasının sebebi’ olarak görmek mümkün. Kanadalı yazar McLuhan’ın ifadesi ile dünyanın "Küresel Köy" olarak algılanması, küreselleşme sürecinde iletişimin rolüne işaret eder. Bu süreçte insanları ortak kodlarla anlaştıran/kaynaştıran iletişim ve halkla ilişkiler, toplumsal ve toplumlararası uzlaşıyıda mümkün kılan birleştirici faktörle olarak karşımıza çıkar. Bu kitapta da toplumsal/kültürel uzlaşının kaçınılmazlığı sürecinde iletişim ve halkla ilişkilerin rolü önemine ilişkin tespitlere yer verildi.