Orhan Şaik Gökyay (16 Temmuz 1902, İnebolu - 2 Aralık 1994); şiirleri, çevirileri ve başta tarih, edebiyat ve folklor olmak üzere birçok konuda araştırma, eleştiri ve incelemeleri olan dil, tarih ve edebiyat araştırmacısı, şair, öğretmendir. 1991 yılında devlet sanatçısı seçilmiştir.
Gökyay'ın biyografisi incelendiğinde çocukluk ve gençlik döneminin savaş yıllarına denk geldiği, Milli Mücadele'nin getirdiği ızdırapları yaşadığı görülmektedir. İlkokulu Kastamonu’da, ortaöğrenimini Aydın'da tamamlamıştır. 1922 yılında Ankara Öğretmen Okulu’ndan mezun olmuştur. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra Kastamonu’ya dönerek yarım kalan lise eğitimini tamamlamıştır. Ardından da İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne kaydolan şair, 1930 yılında mezun olmuştur.
Orhan Şaik Gökyay, Ankara Muallim Mektebi’ni bitirdikten sonra Giresun'a atanmıştır. Ardından Samsun ve Balıkesir’de öğretmenlik yapmıştır. 1931 yılında Kastamonu’ya lise edebiyat öğretmeni olarak atanmıştır. Malatya, Edirne, Ankara, Eskişehir ve Bursa’da öğretmenlik yapmıştır. Musiki Muallim Mektebi'nde müdürlük de yapan Gökyay, 1946-1951 yılları arasında Galatasaray Lisesi’nde edebiyat dersleri vermiştir.
Orhan Şaik, 1951-1954 yıllarında İngiltere’de talebe müfettişliği yapmıştır. İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü'nde edebiyat dersleri vermiş, Londra'da Türk dili ve edebiyatı okutmanlığı yapmıştır.
Orhan Şaik Gökyay'ın yaşam özeti başarılarla doludur. Dede Korkut üzerine yapılan ilk ve kapsamlı araştırmaları yapmıştır. "Bu Vatan Kimin?" şiirini yazmıştır. Birçok ödül almıştır ve sevenleri tarafından "hocaların hocası" unvanıyla anılmaktadır. Kitapları İletişim Yayınevi, Kabalcı Yayınevi ve Yeditepe Yayınevi gibi farklı yayınevleri tarafından yayımlanmıştır.
Orhan Şaik Gökyay’ın 13 adet eseri aşağıda listelenmiştir:
Orhan Şaik Gökyay’ın ilk eseri 1938 yılında yayımlanan "Dede Korkut"tur.
Orhan Şaik Gökyay, yaşadığı dönemde 20’den fazla kitap yayımlamıştır.
Orhan Şaik Gökyay’ın 2 şiir kitabı aşağıda listelenmiştir:
Orhan Şaik Gökyay’ın ünlü şiirlerinden üçü aşağıda verilmiştir:
BU VATAN KİMİN
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutta gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır.
Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.
İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa girenlerindir.
Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir.
Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlusundan görenlerindir.
Şair "Bu Vatan Kimin?" şiirini, Bursa'da öğretmenlik yaptığı 1937 yılında gördüğü bir Türk bayrağının rüzgârsız bir havada kendini bırakıvermiş halinden etkilenerek kaleme almıştır. Şiirin konusu vatandır. Türk milletinin milli ve manevi özellikleri vurgulanmıştır. Yaşadığımız toprakları vatan yapan şeyin milletimizin yapmış olduğu fedakârlıklar olduğunun altı çizilmiştir. Duygu ve düşünceleri ön plana çıkaran bir eserdir. Nazım şekli koşmadır. 11'li hece ölçüsü ile yazılmıştır.
GURBET
Beni koyup giden cefacı dilber,
Koyduğun yerlerde duramıyorum;
Beni de alsaydın ne olur beraber,
Derdimi kimseye veremiyorum.
Çıksam şu dağların yücelerine,
Eş olsam gurbetin gecelerine,
İmrenir dururum nicelerine
Bir ben mi murada eremiyorum?
Akşam olur, kuşlar konar dallara,
Susamış yıldızlar iner göllere,
Güzeller dizilir ince yollara,
İçlerinde seni göremiyorum...
Bir akar su görsem melil olurum,
Ben bu dertten hasta olmam, ölürüm;
Seni kaybettiğim yerde bulurum,
Durduğun yerlere varamıyorum...
Bu gül yaprağı mı, dudak değil mi?
Ne diye kıvrılmış, yazık değil mi?
Sana giden yollar uzak değil mi?
Korkumdan bir türlü soramıyorum...
Bağrımda koç gibi dağlar yatışır,
Görünmez dallarda kuşlar ötüşür,
Bir yerim var benim, yanar tutuşur,
Bir yerim kanıyor saramıyorum...
“Gurbet” şiiri, Gökyay’ın kendi iç dünyasına yönelerek kaleme aldığı eserlerindendir. Dörtlükler halinde yazılmıştır. 11’li hece ölçüsü kullanılmıştır.
SİTEM
Ay geçti, yıl döndü unuttu beni
Üstüne adımı yazdığım ağaç
Açtın dertlerimi kanattın beni
Altında türküler düzdüğüm ağaç
Sendeki yemişler böyle değildi.
Dört bir yana haber saldığım kuşlar
Yarı yolda unuttular haberi,
Kırık kanatlarla döndüler geri
Artlarından bakıp kaldığım kuşlar,
Benim bildiğim kuşlar böyle değildi.
Dilimce öterdi kuşlar dallarda
Lugatta geçmezdi senin sözlerin
Su gibi akardı adın dillerde
Dediğini anlardım bütün gözlerin,
Gözlerde bakışlar böyle değildi.
Soran olmaz bizi yardan ağyardan
Ne çare nâmımız çoktan yitmiştir
Yol üstü çeşmeler bakar kenardan
Bizi bilen sular akıp gitmiştir,
Mermerde nakışlar böyle değildi.
Meyveden kırılan dallar nasılsa
Arzular içimde öyle kurudu
Bir dalda bin türlü meyve verirdi
Takvimde bahardı, ne gün bakılsa,
Hülâsa bu işler böyle değildi.
“Sitem” şiiri, şairin kendi iç dünyasına yönelerek yazdığı eserlerindendir. Beş dizelik bentlerden oluşmaktadır.
Orhan Şaik Gökyay’ın 150’ye yakın şiiri vardır.
Orhan Şaik Gökyay’ın en ünlü şiiri “Bu Vatan Kimin?”dir. Şiir, hem yazıldığı dönemde hem de sonrasında beğeni toplamış bir eserdir. Gökyay, şiirinin ne kadar sevildiğini özetleyen bir anısını şu şekilde anlatmıştır: "Bir Cumhuriyet Bayramı'nda, Özel Türkmen Lisesinin her yıl kutlamayı âdet edindiği kültür haftasına katılmak üzere, okul müdürü talebem Kudret Ünal'ın misafiri olarak Mersin'de bulunuyordum. Galatasaray Lisesinden talebem olan Çetin Birmek Bey'de Mersin'de Vali idi. Geçit resmini izlemek üzere beni şeref tribününe davet etti ve 'Vatan Kimin?' şiirimi okumamı rica etti. Ben şiiri büyük bir heyecan içinde okudum. Geçit resmi sona ermişti, yolda yürürken tanımadığım bir zat yolumu kesti ve bana dedi ki: 'Okuduğun bu şiir, Allah'ın vahyi olmadan yazılamaz."
Orhan Şaik Gökyay’ın ilk şiiri 1922 yılında Kastamonu'da çıkan "Açıksöz" gazetesinde yayımlanan "Annemin Mezarında”dır. Şiir "Ne kadar ağladım uyandım da / Gece rüyama girdin anne gine" dizeleriyle başlamaktadır. Şair bu şiiri kardeşi Kenan'a ithaf etmiştir.
Orhan Şaik Gökyay, edebiyat dünyasına yazdığı şiirlerle adım atmıştır. Halkın diline ve söyleyişine uygun eserler kaleme almıştır. Şiirlerinde en sık kullandığı temalar şunlardır: vatan, vatan sevgisi, cumhuriyet, cumhuriyetin değerlerine bağlılık, tabiat, kahramanlık, tarih bilinci, dünyanın geçiciliği, yalnızlık.
Gökyay, en çok hamasi şiirleri ile tanınsa da kendi içine yöneldiği duygusal şiirleri de vardır. "Yas", "Gurbet", "Yalnızlığın Tarifi" gibi şiirlerinde duyguları ön plana çıkarmıştır. "Bayburt Türküsü", "Soylama” ve "Çağrı" gibi şiirlerini ise aşık tarzında kaleme almıştır.
Orhan Şaik Gökyay, daha çok hamasi şiirleri ile tanınmaktadır. Bu şiirlerinin yanı sıra lirik şiirleri de vardır.
Orhan Şaik Gökyay, şiirlerinin gücünü halk geleneğinden almıştır.
Orhan Şaik Gökyay, ilk şiirlerinde aruz veznini kullanmıştır. Sonrasında ise hece ölçüsüne yönelmiştir.
Orhan Şaik Gökyay, şiirlerinde tek bir kafiye çeşidine bağlı kalmadan birçok kafiye çeşidini kullanmıştır.
Orhan Şaik Gökyay'ın şiir kitabı Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Kültür Bakanlığı Yayınları ve Yeditepe Yayınevi gibi farklı yayınevleri tarafından yayımlanmıştır. Orhan Şaik Gökyay'ın şiirlerini yayımladığı çeşitli dergi ve gazeteler ise aşağıda listelenmiştir:
Orhan Şaik Gökyay, Cumhuriyet Dönemi yazarıdır.
Orhan Şaik Gökyay, “sanat toplum içindir” anlayışına sahip edebiyatçılardandır.
Orhan Şaik Gökyay, halk şiiri geleneğinden etkilenmiştir.
Orhan Şaik Gökyay, babası Mehmed Cevdet Efendi ve hocası Mehmet Fuat Köprülü’den etkilenmiştir.
Orhan Şaik Gökyay, edebi eserleri ve bilimsel çalışmaları ile Türk tarih, folklor ve edebiyatına hizmette bulunan birçok bilim insanının yetişmesine katkıda bulunmuş, birçok okuru ve yazarı etkilemiştir.
Orhan Şaik Gökyay, Kâtib Çelebi ve Mercimek Ahmet çalışmaları, Dede Korkut üzerine yapılan ilk ve kapsamlı araştırmaları ve şiirleri ile edebiyatımızda önemli bir yere sahip olmuştur.
Orhan Şaik Gökyay'ın kitapları İletişim Yayınevi, Kabalcı Yayınevi ve Yeditepe Yayınevi gibi farklı yayınevleri tarafından yayımlanmıştır. Orhan Şaik Gökyay'ın eserlerinin yayımladığı çeşitli dergi ve gazeteler aşağıda listelenmiştir:
Orhan Şaik Gökyay, henüz ortaokul yıllarında Kastamonu Özel İdaresi'nde kâtip olarak çalışmaya başlamıştır. Ankara Muallim Mektebi’ni bitirdikten sonra Giresun'a atanmıştır. 1923 yılında Samsun, 1924 yılında Balıkesir’de ilkokul öğretmenliği yapmıştır. Balıkesir'de öğretmenlik yaptığı dönemde "Çağlayan" isimli edebiyat dergisini çıkarmıştır.
Orhan Şaik, İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdikten sonra 1931 yılında Kastamonu’ya lise edebiyat öğretmeni olarak atanmıştır. Kastamonu'nun ardından sırasıyla Malatya, Edirne, Ankara, Eskişehir ve Bursa’da öğretmenlik yapmıştır. Bursa'da öğretmenlik yaptığı dönemde "Bu Vatan Kimin?" isimli ünlü şiirini yazmıştır. 1941 yılında Musiki Muallim Mektebi'nde müdürlük görevine getirilmiştir. 1946-1951 yılları arasında Galatasaray Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapmıştır.
Orhan Şaik Gökyay, 1951-1954 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı müfettiş kadrosuyla İngiltere’de talebe müfettişliği yapmıştır. Türkiye'ye döndüğünde İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü'nde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. 1959 yılında davet alarak tekrar Londra'ya giden Gökyay, School of Oriental and African Studies’de Türk dili ve edebiyatı okutmanı olarak çalışmıştır. 1962 yılında Eğitim Enstitüsü’ndeki öğretmenliğine geri dönen şair, 13 Temmuz 1967 tarihinde emekliye olmuştur.
Orhan Şaik, emekli olduktan sonra da çalışmaya devam etmiştir. Eğitim Enstitüsü’nde, Marmara ve Mimar Sinan üniversitelerinde ders vermiştir.
Orhan Şaik Gökyay, ulusçu bir yazardır. 1944 yılında Irkçılık-Turancılık davası nedeniyle yargılanmış ve on aydan uzun süre tutuklu kalmıştır.
Orhan Şaik Gökyay'ın anısını yaşatmak isteyen eşi Ferhunde Gökyay ve öğrencisi Kudret Ünal, 2001 yılında "Orhan Şaik Gökyay Şiir Ödülü"nü kurmuştur.
Orhan Şaik Gökyay’ın eserlerinden, sözlerinden alınmış 20 alıntı aşağıda listelenmiştir:
Orhan Şaik Gökyay Kastamonu'da doğmuştur, baba tarafından Bulgaristan göçmenidir.
Orhan Şaik Gökyay'ın babası Mehmed Cevdet Efendi'dir. Mehmed Bey, 1876 yılında ailesiyle birlikte Filibe’nin Çırpan ilçesine bağlı Uysal köyünden Türkiye'ye göç etmiştir. Öğretmenlik yapmıştır. Vatansever birisidir. Orhan Şaik Gökyay, babası Mehmed Cevdet Efendi hakkında şunları yazmıştır: "Vatan sevgisi duygusunu içimde ilk uyandıran rahmetli babam olmuştur. Bir gün, ben daha beş yaşında bir çocuk iken babam elimden tutmuş, çarşıdan eve geliyorduk. O tarihte, Kastamonu'da, memlekette olanı biteni yazan ve Havadis adı ile satılan el kadar bir gazete çıkardı. Babam o günkü Havadis'i aldı, şöyle bir göz attı ve 'Yazık, Selanik de elden gitti!' dedi. O zaman bu kaybın ne kadar büyük olduğunu babamın üzüntüsünün derecesinden anlamıştım. Vatan sevgisinin bendeki ilk tohumu babamın bu sözüdür."
Orhan Şaik Gökyay, 16 Temmuz 1902'de İnebolu’da doğmuştur. Nüfus kaydında adı Hüseyin Vehbi Şaik Gökyay'dır. Babası Mehmed Cevdet Efendi, annesi Şefika Hanım’dır. Dört kardeşi vardır.
Orhan Şaik Gökyay'ın çocukluğu Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı, İzmir'in İşgali ve İstiklal Savaşı'nın başladığı zorlu günlerde geçmiştir. Eğitimli bir ailede büyüyen şair, şiir zevkini de vatan sevgisini de ilk ailesinden öğrenmiştir. Gökyay, çocukluk dönemini şu sözlerle anlatmıştır: "Çocukluğum bir inanç ve şiir dünyasında geçmiştir. Evimizde daima elimizin altında bulunan kitaplardan biri Ahmediye, öteki de Muhammediye adlı iki manzum eserdi. Bunlar hemen hemen her Müslüman evinde bulunan kitaplardandı. Eski kitaplardan üçüncüsü de Vesiletü'n-Necat yani Mevlid-i Şerif ’ti. Kur'an-ı Kerim ise ailece hiçbirimizin elinden düşmezdi."
Orhan Şaik Gökyay, İlkokulu Kastamonu’da tamamlamıştır. Kastamonu İdadisinde öğrenciliği döneminde Türkçe derslerine babası Mehmed Cevdet Efendi, edebiyat derslerine İsmail Habib Sevük girmiştir. Şairin şiire olan ilgisi ilkokul yıllarında kendini göstermiş, çoğunluğu aruzla kaleme alınmış şiirleri Açıksöz gazetesinde yayımlanmıştır. Gökyay, ortaöğrenimine de Kastamonu’da başlamış, Aydın Sultanisi’nde devam etmiştir. Maddi nedenlerden dolayı bir süre ara verdiği eğitimine 1921 Ankara Öğretmen Okulu’nda devam etmiştir. 1922 yılında mezun olmuştur.
Orhan Şaik Gökyay, Ankara Öğretmen Okulu’ndan mezun olduktan sonra bir süre öğretmenlik yapmıştır. Ardından Kastamonu’ya dönmüş, yarım kalan lise eğitimini tamamlamış ve İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne kaydolmuştur. Eğitimini 1930 yılında tamamlamıştır.
Orhan Şaik Gökyay, edebiyat hayatına şiir ile adım atan ve sonrasında başta tarih, edebiyat ve folklor olmak üzere birçok konuda araştırma, eleştiri ve inceleme yazmış üretken bir şair, yazar ve araştırmacıdır. Ansiklopedi maddeleri hazırlamış ve çeviriler de yapmıştır.
Orhan Şaik Gökyay 1934 yılında Ferhunde Hanım ile evlenmiştir. Şair, Ferhunde Hanım ile üniversite yıllarında tanışmıştır.
Orhan Şaik Gökyay'ın çocuğu yoktur.
Orhan Şaik Gökyay, 1994 yılında vefat ettiğinde 92 yaşındadır.
Orhan Şaik Gökyay, Üsküdar'daki Nakkaştepe Mezarlığı'na defnedilmiştir.
Orhan Şaik Gökyay'ın vefatının ardından doğum yeri olan İnebolu’da ismi bir sokağa verilmiş ve büstü yerleştirilmiştir.
Orhan Şaik Gökyay hakkında bilgi içeren kitaplardan beşi aşağıda listelenmiştir: