Edebiyatın etkilendiği ve kendine ilham yaptığı alanlardan biri de tarih sahnesidir elbette. Dünya tarihinin iz bırakan gelişmeleri de edebiyat yapıtlarına gerekli ilham malzemesini de vermektedir doğrusu. Hemen hemen dünyanın merkez konumundaki bölgelerinin tümünde ya bir isyan, ya bir savaş, ya da bir tarihsel olayı meydana gelmiş, bu da - iyi ya da kötü - devrimsel bir gelişme sonuçlanmıştır.
Tarihin akışına yön verebilmeleri için ortaya çıkan hikayeler gerçek yaşamın parçası olsa da romanların da temel zeminleridir aynı zamanda. Hayattan beslenen edebiyat, dünyaca ünlü yazarların kalemiyle dönemin ruhunu gözler önüne seren eserlere can vermiştir. BKM Kitap olarak bu blog yazımızda tarihsel olayların etrafında şekillenen insan hikayelerinden yola çıkarak kitap haline gelen “Devrimlerden ilham alan romanlar”listesi oluşturduk.
Son derece çarpıcı ve naif bir eser olan Prens, tarih boyunca birçok önderin başucu kitabı olarak ünlenmiştir. Niccolo Machiavelli’nin oldukça kapsamlı bir şekilde “yönetme” kavramının felsefesini oluşturduğu ve bunu kitaplaştırdığı yapıtı Prens, bu bakımdan çok değerlidir. İdeal yönetici özellikleri sıralanmış, dönemin İtalya’sından ve Antikçağ’dan verdiği örneklerle farklı dönemlerde ve farklı türden önderlere yol gösterici olmuştur.
Tom Amcanın Kulübesi – Harriet Beecher Stowe
Amerika’da iç savaşın başlamasının ve kölelik karşıtı hareketin güçlenmesinin konu alındığı eserde dönemin ruhu iyiden iyiye yansıtılmıştır. Edebiyata önemli katkısı da yadsınamayan Tom Amca’nın Kulübesi eseri, olay örgüsü ve duygusuyla kitapseverleri kendine bağlamaktadır. Yazar Stowe’un aktif olarak kölelik karşıtı hareket içinde yer alması da kitabın etkisini artırmakta ve bu da ABD’de 19. yüzyılın en çok satan kitabı olan bu eser hakkında olumlu eleştirileri çoğaltmaktadır.
Devir / Dilsiz Kuğular Zamanı – Ece Temelkuran
Ece Temelkuran’ın kendi ailesinden ilhamla kurguladığı Devir / Dilsiz Kuğular Zamanı, aslında bir devir romanıdır. 1970’lı yılların temek alınarak sağlam karakter kurgusu ve olay örgüsüyle keyifli bir okuma sağlayan eser, çocuk kahramanlar Ali ve Ayşe'nin beraber kurdukları gizli bir dünyanın kapısını yetişkinlerin dönemin getirdikleriyle daha da karmaşıklaşan yaşamına açar.
19. yüzyıl Fransa’sında maden işçileri ve onların direnişini anlatan Germinal, bir dünya klasiği olarak kabul edilmektedir. Okullarda ve okuma gruplarında sıkça önerilen bu eser, Fransız yazar Emile Zola’yı başkaldırının ve işçi sınıfının en önemli temsillerinden biri haline gelmiştir. Latincede tomurcuk, filiz anlamına gelen kelimeden türeyen Germinal, yazıldığı dönemde maden işçilerinin birçok anlamda umudu olmuştur.
Türk edebiyatının güçlü yazarlarından Oya Baydar’ın ilk kitaplarından biri olan ve bir öykü kitabı olarak da olsa listemize girmeyi başaran Elveda Alyoşa, 1989 Sonbahar’ında doruğuna çıkan siyasal çalkantıların dolaysız yaşanması sırasında edinilmiş izlenim ve gözlemlerden yola çıkararak yazılmıştır. Baydar’ın kendine özgü kaleminin inceliklerinin hissedildiği öykü kitabı, bir roman olmasa da zamanın ruhunu ustalıkla yansıttığı için listemizde okurların dikkatine sunuluyor.
Çok okunan bir eserle devam edelim: Drina Köprüsü. Bu eser, geçtiğimiz yüzyılın en büyük romanlarından biri olarak kabul edilmektedir. 1961'de İvo Andriç'e verilen Nobel Ödülü, edebiyat dünyasında, özel olarak bu kitaba verilmiş gibi kabul edildiğine göre mutlaka okunması gereken eserlerden biridir. Türkiye'de de büyük ilgi gören Drina Köprüsü, kırk-elli yıl sonra 1990'ların Yugoslavya’sında yeniden güncellik kazandı. Ne yazık ki acı bir nedenle; ülkedeki çok milletli, dinli, çok kültürlü hayatı tahrip eden iç savaşlar... Drina Köprüsü, eski Bosna'nın, orada yaşayan herkesin paydaş olduğu hayatına dair, bu hayatın milliyetçilikler çağında nasıl değiştiğine dair büyük bir roman.
Şu Çılgın Türkler – Turgut Özakman
Tarihçi, araştırmacı, yazar Turgut Özakman'ın elli yılı aşkın emeğinin sonucunda ortaya çıkan bir eserle devam edelim: Şu Çılgın Türkler. Milli Mücadelenin romanlaştırılarak yetkin bir kalemin ellerinden okura ulaştığı eser, şimdiye kadar yazılmış benzer bir örneği olmayan bir kitap. Tarih romanı severler ve tarihini öğrenmek isteyenler içinse paha biçilmez bir anlatı.
Kayıp Bir Devrimin Hikayesi: Bir Zamanlar Hasköy'de – Faruk Eren
Bir romandan daha çok roman tadında bir anı ve/veya anları kitabı desek daha doğru olur. Türkiye’nin yakın geçmişine ait tarihsel olayları bir ailenin gözünden kaleme alan Faruk Eren, bir neslin mücadeleci insanlarına adeta saygı duruşunda bulunuyor. Türkiye’nin 70’li yıllarından 80’li yıllarına uzanan kitapta zamanın ruhuna tanıklık etmek gazeteci Eren’in kalemiyle son derece kolay.
Babalar ve Oğullar – İvan Turgenyev
Tarihin gölgesinde cereyan eden siyasi olayların arka planda süregeldiği Babalar ve Oğullar romanı, bir kuşak çatışmasını anlatıyor. Babalar ve Oğullar, Rusya’nın çalkantılı bir dönemine Bazarov karakteriyle mercek tutuyor. Genç Arkadiy Petroviç’in babası, okulunu bitirip dönen naif oğlunu artık tanıyamaz. Oğlu artık yerleşik prensipleri, otoriteyi ve inançları tamamen reddetmektedir. Toprak beyliğini ve Rus toplumunun tüm geleneksel değerlerini söküp atmak isteyen ve kendini nihilist olarak tanımlayan bu genç adam, Arkadiy’nin Batıcı babasını ve amcasını dehşete düşürür.
İşte karşımızda mutlaka okunması gereken bir başyapıt: Napolyon’un 1812’de Rusya’yı işgalini ve bu savaşın, özellikle aristokrat çevrelerde yarattığı altüst oluşu, ayrıntılı ve derinlikli analizlerle yansıtılıyor. Avrupa’daki monarşileri birbiri ardına bozguna uğratarak ilerleyen Napolyon orduları Moskova’ya doğru ilerlemektedir. Rus aristokratları, bu ürkütücü savaş makinesi karşısında bir yandan muharebeye hazırlanmakta, bir yandan da kişisel dertleriyle boğuşmaktadır. Rusya’nın 19. yüzyılın ilk yarısında panoramik bir fotoğrafını çeken Savaş ve Barış, soylu sınıfına dair yakın gözlemlerin yanı sıra köy ve kasabalarda yaşanan çiftlik hayatını da ustalıkla yansıtıyor.