İkinci Dünya Savaşı yıllarından sonra, toplumsal sorunlar ve ekonomik sıkıntılar ülkelerde kendini iyiden iyiye hissettirdi. 68 Kuşağı, işte bu dönemin bir sonucu olarak kendiliğinden oluştu. Dünya halkları, tüm bu sorunlar karşısında seslerini yükseltmeye başladı. Özellikle Avrupa’dan yükselen bu ses, 1968 yılında Paris’te işçi haklarını savunan üniversite öğrencilerinin devlet güçleri tarafından şiddet yoluyla bastırılmasıyla patlak verdi. Etkisi Latin Amerikalı devrimci Ernesto Che Guevara’nın öldürülmesiyle daha da büyüdü ve Türkiye’de de karşılık buldu. ABD’nin kapitalizmi körükleyen uygulamaları ve Türkiye’nin neredeyse iç işlerine karışıp bağımsızlığını tehdit eden girişimleri, ekonomik kısıtlamalar ve huzursuzluklar derken işçilerin ve üniversite öğrencilerinin de Türkiye’de sesleri yükselmeye başladı. Bir toplumsal harekete dönüşen ve bir kuşak oluşmasına neden olan bu hak mücadeleleri, buna inanan dönem gençlerinin çok kitap okuyarak saygın ve bilgili bir duruşa sahip olmasına, kendinden sonra gelenlerin de bu izi takip etmesine yol açtı.
BKM Blog, bu yazısında dönemin okuma tutkunu gençleri arasında okunmadan geçmeyen kitaplarının bir listesini oluşturdu.
Felsefenin Temel İlkeleri – Georges Politzer
İşçi Üniversitesi'nin 1935-36 ders yılında Georges Politzer'in verdiği dersleri bir öğrencisinin notlar halinde tutmasından oluşan bu kitap, 68 Kuşağı gençlerinin ilk okuduğu kitaptır. Bu eser üzerine uzun tartışmalar yapan, sorgulayan ve araştıran 68 Kuşağı’nın derste, otobüste, çay bahçesinde elinde hep bu kitap vardı. Tabir doğruysa, 68 kuşağı mensubu olmaya bu kitabı okuyarak başlanıyordu. Macar kökenli Fransız marksist yazar ve felsefeci Georges Politzer, Paris’teki İşçi Üniversitesi´nde dersler veriyordu. Nazi Almanyası´nın Fransa´yı işgali sırasında 1940 yılındaki seferberlikte Paris´te görevlendirildi. Seferberlik bittikten sonra, Özgür Üniversite adlı yayında çalışmalarını sürdürdü. 1942´de Nazi işgalcilerinin eline düştü ve kurşuna dizilerek idam edildi.
Meşhur mavi kapaklı kitap da denilebilir. 68 Kuşağı’nın olmazsa olmaz kitabıdır Kapital. Öyle kolay bir eser kaleme almamıştır Karl Marx. İlk okuyuşta anlamak biraz zordur. Oldukça da hacimli bir eser olduğu için bu değerli ve ölümsüz çalışmayı özümsemek isteyen 68 Kuşağı gençleri oldukça emek vermiştir bu kitap için. Marx'ın ve Marksizmin temel yapıtı olarak kabul edilen Kapital, aslında bir ekonomi eseridir. Almanca yazılmış ve dönemin cesur çevirmenleri ve yayınevleri tarafından Türkçe’ye kazandırılmıştır. Elbette o dönem yasaklı olan bu eser, bugün hemen hemen her meraklı okurun kütüphanesinde anlaşılmayı beklemektedir. Karl Marx’ın çağdaşı ve yakın dostu F.Engels’e göre bu eser, "Yeryüzünde kapitalistler ve işçiler bulunduğundan beri, işçiler için bu kitap kadar önemli bir kitap çıkmadı" şeklinde kabul edilir.
12 Mart Muhtırası denince ilk akla gelen roman, Türk edebiyatının yetkin kalemi Füruzan’ın başyapıtı kabul edilen Kırk Yedili'ler adlı eseridir. Oldukça hacimli ve etkileyici yazım diliyle dikkat çeken roman, Türk Edebiyatı’nda da ayrı bir yere sahiptir. Kitap, adından da anlaşılacağı gibi, 12 Mart Askeri Muhtırası’nı yaşayan çoğu 1947 doğumlu bir genç kuşağı anlatıyor. Füruzan'ın ilk romanı olma özelliği de taşıyan bu roman, 1975'te Türk Dil Kurumu Roman Ödülü'nü almıştı.
Yürümek, 68 Kuşağı’nın okuduğu bir roman olmakla birlikte, toplatılan ve yasaklanan dönem eserleri arasında da bulunuyor. Sevgi Soysal'ın yazarlık çizgisinde bir eşik olarak nitelendirilen bu eser, yazarın aynı zamanda hapis yapmasına da sebep oluyor. Ela ve Memet adlı roman kişilerinin hayatta kesişmelerini ve ayrışmalarını anlatan kitapta Sevgi Soysal, toplumca çizilen erkeklik, kadınlık sınırlarını ve sınıf değerlerini sorgulamayı da ihmal etmiyor. 12 Mart Muhtırası’nın ayak seslerinin duyulduğu Ankara sokaklarını da resimleyen eser, “müstehcenlik” gerekçesiyle toplatılmakla birlikte, 1970 TRT Roman Başarı Ödülü'nü de elde etmiştir.
İşte 68 Kuşağı’nın okunmazsa olmaz bir Rus klasiği. Durgun Don, edebi dehası Tolstoy’la kıyaslanan Nobel ödüllü yazar Mihail Şolohov’un başyapıtı olarak kabul edilir. Ekim Devrimi’nde ve sonrasında yeni kurulan Sovyetler Birliği’nde iç savaş koşullarında yaşanan tarihsel olayları hikâye eden roman, Rus roman geleneğinin 20. yüzyıldaki en iyi örneklerinden biridir.
Büyük yıkım ve yoksunlukların ortasında insanlığa umut saçan yeni ve eşitlikçi bir sistemin kuruluşunu anlatan eser, tarih, siyaset ve teori öğretilerini bir araya getirerek roman tadında öğrenmeyi de vaat eder.
Memleketimden İnsan Manzaraları – Nazım Hikmet Ran
Dünyaca tanınan Türkiye’nin en usta şairi kabul edilen Nazım Hikmet’in devasa eseri, toplu cilt halinde tüm edebiyat tutkunlarının kütüphanesinde yer alan, yer alması gereken bir külliyattır. Birçok genç üniversite öğrencisinin, köylünün, işçinin ve memurun zamanında elinden düşürmediği, mısralarından ilham ve güç alarak daha güzel ve adil bir dünyanın hayalini kurduğu, edebiyatın en güzel dokunuşlarıyla bir şölene dönüşen Memleketimden İnsan Manzaraları eseri, Nazım Hikmet’in en değerli mısralarını içinde barındırmaktadır.
68 Kuşağı’nın elinden düşürmediği, birbirine okumak için ödünç verdiği, dönemin aydınlanma aşkı ve güçlü motivasyonu sayesinde bizim kuşağımızın bir ayda, 68 kuşağının ise bir gecede okuduğu romanlardan biridir. Ana, bir başkaldırı ve umut romanıdır. Şiddet ve yoksulluktan insanlığını unutmuş bir kadının, sosyalist dünya görüşünü benimsemiş genç bir işçi olan oğlunun tutuklanmasından sonra, dünyanın değiştirilebilir olduğunu keşfetmesinin hikâyesidir. Son derece etkileyici bir eser olan Ana, toplumcu gerçekçi edebiyatın ilk örneği ve başyapıtı kabul edilir.
Türklerin Tarihi – Doğan Avcıoğlu
Türkiye’nin değerli yazar, düşünür, gazeteci ve siyasetçisi olan Doğan Avcıoğlu’nun Türk kültürüne kazandırdığı en önemli eserlerden biridir Türklerin Tarihi. Eser, 5 kitaptan oluşur ve her bir kitap, Türk tarihinin serüveni ayrıntılarıyla ele alınır. Bu eserleri okumadan kendi tarihimizi biliyor sayılmayız. Dolayısıyla, 68 Kuşağı’nın sorgulayan ve boş konuşmak yerine kitap bilgisiyle konuşmayı tercih eden bir nesil oldukları için Doğan Avcıoğlu’nun eserlerine büyük ilgi gösteriyorlardı. Ondan aldıkları bilgiyle kendi düşüncelerini oluşturuyor, tartışıyorlardı.
Usta yazar Yaşar Kemal’in Otuz iki yıllık bir zaman diliminde yazdığını söylediği İnce Memed, düzene başkaldıran Memed'in olduğu kadar aynı zamanda insanı, doğası ve renkleriyle Çukurova'nın da öyküsüdür. Anadolu romanlarının en iyisi olan İnce Memed, o dönem sadece 68 Kuşağı’nın elinden değil, çalışanı, yaşlısı, ev hanımı, emeklisi, öğretmeni... herkesin elinden düşmeyen bir eserdi. Bu eser, günümüzde de halen okunan ve edebiyat tutkunlarının kalbinde farklı bir yer edinen eserdir.
Türlerin Kökeni – Charles Darwin
İlk basımı 1859’da Londra’da yayımlanan Türlerin Kökeni, dünyamızın bilim ve kültür tarihini değiştiren kitapların başında gelir. Çok konuşulur. Halen konulmaktadır. Bugün yorumlamalarla daha çok anlaşılan ve bilim insanlarınca kabul gören Darwin’in 20 yıllık araştırması, Türlerin Kökeni, dönemin bilim meraklısı gençleri tarafından da okunmuş bir eserdir. Siyasi ve ekonomik nabız yüksek de olsa 68 Kuşağı gençleri, edebiyat, bilim ve sanattan kendilerini beslemeyi bilmişler, gelişmeye açık, kişilikleri oturmuş birer birey olarak evrimin mekanizmalarını merak etmişlerdir. Bu kitapla sadece biyoloji bilimlerine dair değil, aynı zamanda tüm doğa bilimlerine ve edebiyattan felsefeye tüm insanlık kültürüne yeni bir bakış kazanmak için bir okuma gerçekleştirmişlerdir.