Tükendi
Gelince Haber VerBiliyorum, şimdi bazıları, “Bu kadar önemli konular varken iş kıl üstüne kitap yazmaya mı kaldı?” diyerek alay ve istihza edecek, bizi ve kitabımızı küçük göreceklerdir. Bunların konu hakkında iki itirazları var. Birisi, güya sakal konusunun önemsizliği, ikincisi de dış görünüşe, şekilciliğe takılıp kalmanın din açısından anlamsızlığıdır.
Oysa her iki itirazlarında da çok yanılıyorlar. Bir kere bu konu hiç önemsiz değildir. Çünkü sakal, “şeâir-i İslamiyye”den, yani doğrudan İslam’ı gösteren, ona işaret eden alametlerden, sembollerdendir. Şeâire tazim ise âyetin ifadesiyle “kalplerin takvasındandır.”(Hac, 22/32)
Bunlara kibarca hatırlatırım: Asr-ı saadetten bu yana sakal hiç tartışılmazken, acaba neden Batı dünyasının İslam coğrafyasına hâkim olmasından sonra bu düşünceler yaygınlaştı? Madem kılık kıyafet, şekilcilik bu kadar önemsizdi, öyleyse neden bu hep Müslümanların aleyhine kullanıldı da onları Batılı insanların kılığına zorla sokanlara söylenmedi? Bu konu bu kadar önemsiz idiyse, neden Batıcı rejim, cebir ve şiddet kullanarak İslam kıyafetini yasaklayıp yerine Batılı giyim tarzını kanunla dayattı? Sakal önemsiz bir şey ise, neden rejim daha düne kadar memurlara sakal yasağı getirdi?
Kim ne derse desin, sakal ve kıyafet konusu doğrudan şahsiyeti ve zihniyeti gösterdiğinden çok önemlidir. Öyle olmasaydı Batıcılar bizi atalarımızın şekil ve kıyafetinden zorla ayırmazlardı. Dua edelim, bu mütevazı eser hayırlı ve faydalı olsun. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz.