Tükendi
Gelince Haber VerVedat bana, göğüs kemiklerimi birbirinden geçirecek kadar sıkı bir şekilde sarılarak şunları fısıldadı kulağıma *Doğaya işlenmiş kanunları, insanoğluna verilmek istenen mesajları, bir tohumun, bir çiçeğin, bir serçenin bağırmak istediklerini yüreğine işledin ve şimdi bunları toplumun arasına da taşı; madem ki toplumu doğaya taşıyacak gücümüz yok bari doğayı topluma taşıyalım dostum.*
Ona sarılmışken, arkasından bize doğru gelen arabayı görebiliyordum. Yolun daha da uzaması için içimden ne kadar dua etsem de nafile; az sonra araba yanımdaydı ve içimdeki, ‘Bu eski araba benle bu ağır hüznümü taşıyabilecek mi acaba?’ sorusuyla arabaya bindim; hüznüm umrunda bile değildi, taşıdı.