Tükendi
Gelince Haber VerDüşen yaprak, yakasından hiç düşmeyen efkarının peşindeydi.
`bay` ile `bayan` arasındaki pis ilişki, `can` ile `canan` arsına sızmıştı. Ortalıkta toplu bir yıkım vardı, yıkımın tam ortasında tombul bir kış.
Hiç üşenmedim, hiç üşümedim ve kapkara bir gölgeyi koynuma aldım. Işığın dengesini bozdum.
Tanrı açık kalp ameliyatına alınmıştı ve acil B rh pozitif huzur gerekiyordu. Fısıltının hengâmesi ay ışığını engelliyordu. Ortam iki şeye çok müsaitti; sınanmak ve sınırlanmak.
Eş anlamlı kelimler gibi eş alevli yangınlar vardı, yağmurlar vardı. Toprak kangren olmuştu, kan ağlıyordu.
Gece bitmek tükenmek bilmeyen bir ağustos kadar uzundu.
Bu arada, Eylül`ün ağustosla hiçbir ilgisi yok. Eylül, saçlarının kalbimdeki şiir uzunluğu.
Canımın içinden geçen pencere, mecburi bir istikametti.
Bölünen zaman, gökyüzünün önünden geçti. Herkesin iç dünyası, dış dünyasının altında kalabilir. Buna elbette bir diyeceğim yok. Karanlığın önündeki beyazlar limitsizdir, ve unutkan.