...Ardından soluk soluğa Attis‘e döndü, Nyks ve Trojan ikisine hayretle bakarken devam etti:"Attis! O bunu İlyada‘ya asla söylemedi. Sanki Nyks‘ten nefret ediyormuş gibi davranıyor. Oysa Nyks‘i seviyor ve adeta onunla oyun oynuyor. Nyks‘le savaşıyor! Onun oğlu olduğunu asla söylemedi ona, bunlar hep bir oyun, Tanrım!"Attis‘in aklı Weinstein‘ın konuşmalarına gitmişti."Kendi oğullarıyla bile yatar," diyordu Weistein, Attis‘in beyninde yankılanırken sesi... Bunu unutmaya çalıştı ama Nyks‘in yüzüne baktığı her saniye düşüncelerini geri getirdi. Prokne yeniden haykırdı;"Bu kadarı olmaz! İlyada ne kadar büyük bir yalanın içerisinde! Ve farkında değil lanet olsun!"Kız delirmiş gibiydi, Attis onu sarstı, kendine getirmeye çalıştı. "Yeter Prokne, o bizler gibi değil! Kaderi bu onun! Zeus‘un çizdiği! Kemirici bir açlık kutlu yeryüzünde kovalasın! Hatırla Platon‘un sözlerini! Ömrü bir ağıt gibi olsun diye adını İlyada koydu, Tanrıların övüldüğü destan diye değil. Yalan! Kitapta yazan efsane gerçeğin binde biri bile değil!"Birden duruldular. Trojan ve Nyx şaşkınlıkla ikisine bakıyordu. Trojan Nyx‘i kolundan çekti; "Bırak Nyx, neyi okumanı istiyorlarsa oku." Nyx derin bir nefes aldı ve arkasındaki koltuğa oturdu. "Pekala, tam kitap okumanın vakti, getirin çabuk."