Tükendi
Gelince Haber VerAynı kabusu 33 yıl görüp her defasında yataktan kan ter içinde fırladınız mı hiç?
Ya defalarca, nereden çıktığını anlamadığınız arabaların size çarpmasına şahit oldunuz mu?
Yüzücü ve dalgıç olmanıza rağmen denizde öldünüz mü peki?
Ya da *gerçek teslimiyet* ile yüz yüze geldiniz mi?
Yüzlerce kiloyu taşıyabilecek aşil tendonunuza 65 kiloyu kaldırtamayıp aylarca kalçanızdan ayak parmağınızın ucuna kadar alçıda kaldınız mı hiç?
Yürümeyi yeniden öğrenmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz peki?
Size çarpan araç kaçarken saatlerce sürünerek ilerlediğiniz yolda bayılıp saatler sonra bir hastane sedyesinde dünyaya yeniden geldiniz mi hiç?
Hastanede gözlerinizi açıp 72 saat kim olduğunuzu bilmeden hafızanızı ipuçları ile bulmaya çalıştınız mı ya da?
Yeniden görüp yeniden dokunarak hayata sil baştan başladınız mı hiç?
Ya da tüm bildiklerinizi unutup boşluğu yaşadınız mı?
Peki ya korkuyu öldürdünüz mü hiç?
*Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden bilebilirsin hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?*
– Şems-i Tebrizi
Hayata gerçek anlamda sıfırdan devam edebiliyorsam
Gerçek aşkın kokusunu duyarak naçizane yaşayabiliyorsam
Kendi’mi tanıma macerasında kaçıp saklanmıyorsam
Sevginin ve bağlılığın hakikatini birazcık farklı görebiliyorsam
Hayat yolunda, *Yaşama hizmet et* sloganı ile yürüyebiliyorsam
Yurdumu dört bucak gezip her bir varlıkta hayata dokunabiliyorsam
*Öğretmek haddime değil, sadece kendimden Biz’e Biz’i hatırlatıcıyım. Gelin beraber hatırlayalım. Hatırlamanın en iyi yolu anlatmaktır* deyip bu YOL’da ilerleyebiliyorsam
Yalvarmayı bırakıp şükretmemi sağlayanın bana kolaylaştırıcılığı iledir.
Şükürler olsun.
Anlamak gerek ki:
*İnsan insan ile değil, sadece ve sadece kendisiyle sınanıyor.*
Bu bir başlangıç, bu bir milat.
Kendi hakikatini hatırlamak için ilk adım’ı atacak tüm bağ’larıma, bu sayfalardaki her bir kelimenin her bir harfin her bir noktası hazır.
Peki Bağ’ım, sen hazır mısın?
Bu varoluş birlikte bir varoluştur. Tek başına değiliz. Hiçbir zaman da olmadık.
– Mehmet Resul Ayun
Bir Seyr Yolcusu