Özlem Günyol ve Mustafa Kunt

Özlem Günyol ve Mustafa Kunt Kısa Özet

Dirimart Yayınları Özlem Günyol Mustafa Kunt sanatçı ikilisinin on beş yılını kapsayan bir sanatçı kitabıyla okurların karşısına çıkıyor. 20 Şubat–24 Mart 2019 tarihleri arasında Dirimart Dolapdere’de düzenlenen Ses-li Harfler | Ses-siz Harfler sergisiyle eşzamanlı yayımlanan ve sanatçılara dair en kapsamlı yayın olma özelliğini taşıyan kitap, on beş yıllık arayışlarına farklı perspektiflerden yorumlar getirirken bu arayışların günümüzdeki izdüşümlerini mercek altına almayı deniyor.
Özlem Günyol ve Mustafa Kunt, 2001’den bu yana Frankfurt’ta yaşıyor. Öğrencilik yıllarından kısa bir süre sonra birlikte üretmeye evrilmiş sanatsal disiplinlerine adanmış bir hayat sürüyorlar. Karşımıza sık sık çıkardıkları yap-bozların her biri bu adanmışlık fikrini oluşturan merak, sabır ve özenin göstergesi. Sanatçıların 2003’ten bugüne ortaya koydukları külliyat bu kapsamlı yayınının doğmasını gerektirdi. Jörg Heiser, Banu Karaca ve Erden Kosova’nın yazıları ve Günyol ve Kunt’un da kulak misafiri olup zaman zaman lafa karıştıkları Jakob Sturm ile Felix Ruhöfer arasındaki konuşma, sanatçıların bugüne kadarki üretimlerine farklı yönlerden bakmamızı, adeta bir biyografi okurcasına, onlarla hatırı sayılır bir yakınlık kurmamızı sağlıyor. Okur, kitabın *Yapıtlar* kısmında sanatçıların 2003’ten günümüze ikili olarak üretimlerinden çok kapsamlı bir seçkiyle buluşacak.
Günyol ve Kunt’un yapıtlarının malzemelerini coğrafi ve mimari ölçümler, siyasal semboller, dil, kalıntı ve buluntular oluşturur. Sanatçılar, büyük bir hassasiyet ve gayretle şeyleri parçalarına ayırıp, fizikselliklerinden ve bağlamlarından kopararak yeniden düzenledikleri bir estetiğin arayışındadırlar. Bu aktarımlar ve dönüşümler sadece malzemede değil içerdikleri anlamlarda da, bazen çok radikal biçimlerde gerçekleşir. Avrupa, sermaye, göç, anayasa, eşitlik, aidiyet/dışlanma gibi kavramlar, dönüştürülerek farklı bir estetik deneyimle hissedilir hale gelir. Bu meseleler onların üsluplarıyla karşımıza yeni yapılarıyla çıktıklarında barındırdıkları imkânları görüyoruz, bize cesaret ve umut veriyorlar.